Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şu Biden’ın Ettiği

27 Ocak 2016 Çarşamba

Politik mücadelenin, her düzeyde, her düzlemde farklı çelişkileri dikkate alan, onları gören, onlara göre değişen ya da değiştiren bir karakteri olduğu; bu karakterin hiçbir kesinlik taşımadığı söylenebilir. Çelişkileri kavrama çabasının haklı bir öfkeye gereksinim duyduğunu, öfke olmaksızın mücadele azminin eksik kalacağını söyleyelim de hem işe yaramaz bir determinizmden, her şeyi çözüveren mekanik kurgulardan kurtaralım, hem de umutsuzluğun sarmalına düşmekten kurtulalım.

***

Bunları ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın bizi, solu, solda bazı kesimleri öfkelendiren ziyareti nedeniyle yazıyorum. Bu Biden STK temsilcileriyle, temsil kabiliyeti olsun olmasın, ki nasıl olsun, gazetecilerle, hapisteki arkadaşımız Can’ın eşi ve oğluyla görüştü. Akademisyenlerin bildirisinin içeriğini değil, neydi o Voltaire meseli; “katılmıyorum ama canımı veririm” miydi, ama yayımlanma hakkını savundu. Nifak tohumlarını saçıp gitti!

***

Hiçbir etkisi yoktur, olmayacaktır. Her düzeyde, düzlemde çelişkilerimiz durdukları yerde durmaktadır, duracaktır; çünkü o çelişkilerin tahlili, zaman-mekân içinde çözüm yolları bizim yaptığımıza, ettiğimize bağlıdır. Bu arada hasımlarımızın, hısımlarımızın yaptıkları ettikleri de sonucun ne olacağı konusunda umutlarımızı yok etmese de, belirleyici olmayı sürdürüyor olabilecektir. Ne diyorum ben arkadaş, şaşırdım da yolu mu yitirdim.

***

Esasa gelelim: Öfkelenmek iyidir. Daha iyisi; öfkenin yanına çelişkilerin zenginliğini, hasımların canını sıkan ya da onları sevindiren, olanaklarını zenginleştiren ya da daraltan, bize alan açan ya da yolumuzu tıkayanları görüp göstermek, mümkünse fikir birliği içinde üstüne üstüne gitmektir. Ama daha baştan bilelim ki, hasımlarımız arasındaki çelişkiler esasa değgin değildir, arızidir, geçicidir, o çelişkilerin içinden bize sonuç bakımından ekmek çıkmaz.

***

İşte bu Biden meselesinde söylenenlere söylenmeyenlere bakıp, ki onlar da çok önemlidir, bir bardak suda fırtına koparmanın âlemi yoktur. Durumu anlama bakımından, “Osmanlı torunları nerede bu emperyalistlerle anlaşamıyorlar, ne istiyorlar da alamıyorlar, alıp veremedikleri nedir” gibi sorular işe yarar. Emperyalist politikacı, söz dinlemeyen, “dinlemem işte” diye diklenen müttefikini hizalamak için bizim hakkımızı hukukumuzu koruyormuş gibi yapabilir; yapsın, bize bir zararı yoktur. Zararı eğer biz umudumuzu ona bağlar, “işte tamam şimdi ayvayı yediler” havasına girersek olacaktır.

***

Böyle bir havaya girmeyeceğimiz de baştan bellidir. Bellidir, çünkü biz her zaman tahlillerimizin içine öfkemizi yerleştirmeyi bilen insanlar, şerbetli solcularız, öyle değil mi? Öyledir, öyleyiz. Bize gerekli olan hiçbir şeyi es geçmemek, öfkeyi analizlerimize katık etmek, ne demiş öfkesinin içi boş MHP’nin pardon Vatan Partisi’nin ağzı bozuk yardımcı başkanı, “emperyaliste çakmaktır!”

***

Bu arada benim okurlardan gelen “durum bu kadar mı umutsuz” sorusuna “o kadar da değil dünya hâlâ dönüyor, işte kanıtları” derdindeki yazıma Metin Çulhaoğlu’nun İleri Haber’deki analizini ekleyeyim de somut durumun çok katmanlı somut tahliline yeniden dikkat çekmiş olalım. Düzlemler ve düzlemler arasındaki ilişkilerin doğru kavranması bizi, hiç kuşku yok, gereksiz öfkelerden de koruyacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları