Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sol Cephe’ye Cumhuriyet’te yer yok mu?

03 Şubat 2014 Pazartesi

Bu hafta giriş yazısı yerine bir okurumuzun eleştirisine yer vereceğim. Orhan Kurmuş iletisinde önemli bir iki hataya ve temel bir konuya değiniyor. Aktarıyorum:
“Okuma yazmayı öğrendiğimden bu yana, yani 62 yıldır, gazetenizin okuyucusuyum. Bu kadar kıdemli bir okuyucu olmamın, bana, gazetenizi, sert de olsa eleştirme hakkı verdiğine inanıyorum. Birinci eleştirim, artık dayanılmaz boyuta varan yazım ve anlatım sorunlarıyla ilgili. Sadece bugünkü gazetenizden vereceğim iki örnek, umarım durumun vahametini size de iletmeme yardımcı olacaktır.
1. Sarraf ve Erdoğan hakkındaki haberde, hem de iki kez, “aynı karedeki fotoğrafta” deniliyor. Buradan benim anladığım, ortada bir fotoğraf olduğu, bu fotoğrafta çeşitli sayıda kareler bulunduğu, bu karelerin birinde de Sarraf ve Erdoğan’ın birlikte göründüğü. Güray Bey, bu nasıl bir Türkçe? 2. Habercinin adıyla yayımlanan bir haberinizde, aynen, ‘inkilap devrimleri’ deniliyor. Atatürk/Cumhuriyet inkılapları/devrimlerinin kastedildiği belli. Ama haberi yazan kişi Türkçeden nasibini almamış anlaşılan.
İkinci eleştirim daha önemli bir konuda. Geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı’ndan bu yana Türkiye’nin dört bir tarafında ‘Sol Cephe’ diye bir hareket başladı. Bu hareketin içinde her kesimden insan var. Hatta, bazı CHP’li milletvekilleri de var. Bu oluşum, dört temel ilkeden hareket ediyor: Gericiliğe karşı, aydınlanma; Emperyalizme karşı, yurtseverlik; Sömürüye karşı, eşitlik; AKP faşizmine karşı, özgürlük. Bu sloganlarda ifadesini bulan irade ve eylem birliğinin gazetenizin ilkelerine aykırı olduğunu hiç sanmıyorum. Daha da ileri giderek, gazetenizin, bugünkü verili koşullarda, bu ilkeleri savunmasının en başta gelen görev olması gerektiğine inanıyorum. Ne var ki, bugüne dek gazetenizde Sol Cephe’nin oluşumu, düzenlediği toplantılar, yerel seçimlerle ilgili görüşleri konusunda bir tane bile habere rastlamadım. Sanki Sol Cephe konusunda gazeteniz bilinçli ve kararlı bir sansür uyguluyormuş gibime geliyor. ‘Sol Cephe’nin haber değeri yok’ derseniz, bana susmak düşer ama yayımladığınız başka haberlere bakınca neyin haber değeri taşıyıp taşımadığı konusundaki anlayışınızı belki okuyucularınızın ilerici, demokrat, aydınlanmacı ve yurtsever eleştirisine açmanız gerekir.

TBMM’nin mimarı kim?
“27 Ocak Pazartesi günü 2. sayfada çıkan ‘Holokost, Alman Mülteciler ve Cumhuriyet Hükümeti’ başlıklı yazıda doğru olmayan bazı bilgiler vardı. Şöyle ki; yazıda, fotoğrafı da verilen TBMM binasının mimarı olarak Bruno Taut’tan söz ediliyor. O binanın mimarı Taut değil, Clemens Holzmeister’dir. Taut’un Ankara’daki en önemli yapısı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi binasıdır. Son mimari işi ise Atatürk’ün cenaze törenindeki saygı geçişi için Ankara’da eski Meclis önünde kurulan katafalkın tasarımı ve yapımı olmuştur. Clemens Holzmeister’e gelince… Kendisi Alman değil Avusturyalıdır.” Doğan Hasol

Okurlardan kısa kısa
Yazıları neden paylaşamıyoruz?
Gazetemizin 20 0cak 2O14 tarihli Okur Temsilcisi köşenize yazılmış Nazmi Alacadağlı imzalı şikâyet mektubuna satırı satırına katılmakla birlikte aynı şikâyet konusunda belirtildiği üzere son internet uygulamanız nedeniyle maalesef mektubu kopyala yapıştır yapamadığımdan sizden bulup okumanızı rica etmek durumunda kalıyorum, lütfen kusuruma bakmayın. Beğeniyle okuduğum ama artık maalesef yakınlarımla paylaşamadığım yazılarınızın ve çalışmalarınızın devamını diler saygılar sunarım... Zeynep Candan

Arkadaşıma gönder’e ne oldu?
Bir ara gazetemizin hepsi birbirinden değerli yazarlarının günlük yazılarının altında bir “Arkadaşıma gönder” ibaresi vardı. Bu ibareye tıklamak suretiyle beğendiğimiz yazıları herhangi bir arkadaşımıza yahut yakınımıza gönderebiliyorduk. Ama nedense bu son zamanlarda kaldırıldı. Nedenini acaba açıklayabilir misiniz? Saygılarımla. Metin Akyar

Serbest Kürsü
Cumhuriyet okurları eğitimsiz toplumlarda demokrasinin gelişemeyeceğini çok iyi bilirler. Hangi eğitim; içeriği ne olmalıdır? Kültür nasıl bir kavramdır? Özgürlük denince ne anlıyoruz? Gerçek nedir? Ortak paydamızı bulmalıyız, paylaşmalıyız. Eğer gazetemizin yönetimi Serbest Kürsü şeklinde bir bölümü biz okurlarına ayırırsa, ki bunu çok istiyoruz, bunun önemli bir adım olacağını düşünüyoruz. İlgiyi, iletişimi, katılımı, tartışmayı, kaynaşmayı hatta bütünleşmeyi artıracağına inanıyoruz. Serbest Kürsü’de yukarıdaki soruların ve eylemlerin açılımlarında buluşmanın umudunu taşıyorum. Halim Çolakoğlu

Tape değil kayıt
Malum kasetler çok meşhur oldu. Ama nedense “tape” daha meşhur oldu. Kimi haberlerinizde kullanılan tape nedir? Neden Türkçesi kullanılmıyor? Kayıt, ses kaydı gibi. İyi çalışmalar. Emre Özer

İngiltere-Büyük Britanya-Birleşik Krallık
SSCB dağılmadan önce bu ülkeye yanlış olarak yaygın biçimde Rusya derdik. Her Sovyet yurttaşı da Rustu bize göre. Oysa bir ülkeden on beş ülke çıktı. Bu bizim özensizliğimizin bir göstergesi. İngiltere ve İngiliz konusu da aynen böyle. Ortada üç kavram var: İngiltere, Büyük Britanya, Birleşik Krallık. Her biri farklı şeyler ve buna karşın biz yukarıda değindiğim özensizliğimizin de etkisiyle yaygın olarak hepsine birden “İngiltere”; İskoç, Galli ve Kuzey İrlandalıya da “İngiliz” deme toptancılığını benimsemişiz. Siz de bunu galatımeşhur olmuş diyerek bence mazur göstermeye çalışıyorsunuz. İngiltere ülkenin sadece bir bölümüdür. Büyük Britanya demek bile ülkenin bütününü anlatmaya yetmez. Çünkü bu ad, ülkenin Britanya Adası’nda bulunan bölümlerini kapsar: İngiltere, İskoçya ve Galler. Bir de komşu adada bulunan Kuzey İrlanda vardır ki o da aynı ülkenin parçasıdır. Ülkenin tam adı “Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı”dır. Buna kendileri kısaca “United Kingdom” der. Biz “Birleşik Krallık” deriz, daha doğrusu dememiz gerekir. Bütün dünya da bunu kendi dilinin sözcükleriyle söyler. Bütün bu kavramları bir tek İngiltere sözcüğünün sınırları içine hapsetmek, verilmek istenen anlamı veremememize yol açar. Bu da bizim açımızdan az buz kayıp değildir. Cumhuriyet gibi bir gazeteye yakışan, “doğru”nun izinden ayrılmamak olmalıdır. Saygılarımla. Emre Yazman
Okur temsilcisinin notu: Nasreddin Hoca’nın dediği gibi, bu davada herkes haklı. Siz de haklısınız. Birleşik Krallık demeliyiz. Ama medyada siz hiç İngiltere Kraliçesi yerine Birleşik Krallık Kraliçesi diye yazıldığını, söylendiğini gördünüz, duydunuz mu? Wikipedia’nın Almancasında bu konu şu şekilde yer alıyor: “Gelegentlich wird England synekdochisch für das Vereinigte Königreich Großbritannien und Nordirland oder für die gesamte Insel Großbritannien gebraucht.”: “İngiltere, genellikle Büyük Britanya Birleşik Krallığı ve Kuzey İrlanda ya da Büyük Britanya Adaları ile eşanlamlı olarak kullanılır.”

Yazım hatalarına dikkat edelim
27 Ocak 2014 günlü gazetemizde Değerli Öğretmenimiz Sayın Erol Manisalı’nın Bıçak Sırtı adlı köşesinde birbirinden güzel sözler listesi yayımlandı. Gerçekten ilgiyle okudum. Hatta birçoğunu da not aldım. Ancak sözlerin sahiplerinin adlarında yanlışlık var gibi geldi. Emin olmak için Meydan Larousse Ansiklopedisi ve internetten araştırdım. Acaba yanlış mı biliyorum diye. Eğer farklı kişilerden söz edilmiyorsa, doğru bildiğimi gördüm. Hiç kuşku yok ki yazım yanlışı söz konusu. Değerli öğretmenimizin doğrusunu bildiğinden elbette kuşku duymam. Biraz daha özenli olunmalı diye düşünüyorum.
İsimler şunlar: Giordino Bruna yazılmış, Giordano Bruno olmalı, Bernard Show yazılmış, George Bernard Shaw olmalı, Oscar Wild yazılmış, Oscar Wilde olmalı. Umarım yanılmıyorumdur. Saygılarımla. Mustafa Kemal Erken  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları