Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Otur, Sıfır Aldın Devlet Dersinden

17 Ocak 2016 Pazar

İtiraz edeni, “hayır” diyeni sevmiyorlar. Ayağa kalkıp şiir söyleyeni sevmiyorlar. “Evet”i, “peki efendim”i, “emriniz olur”u, “çok haklısınız”ı seviyorlar. “Çocuklar ölmesin” dediğinizde “hangi çocuk?” diye soruyorlar sanki. Biliyorlar aslında, daha minicikken, susmayı, oturmayı, hizaya girmeyi öğrettiğimiz; konuşunca, hizaya girmeyince şaşkınlık içinde “dersini alamamış bu” diye kızdığımız, üniversite kapısında sürekli arama, taramadan geçirdiğimiz insan o işte. “Devlet dersinde” kanına girdiğimiz o.

***

Sonra çarpıla çarpıla büyüyorlar; taşlar, kayalar, çalılar arasında boylanıyorlar, yüzlerinde isyan ışımaya başlıyor. Sınavlardaki sorular da hep devlet dersindendir. İskenderiyeli ozanın yazdığı gibi oluyor her şey. “Kimileri için bir gün sırası gelir/ o büyük Evet’i ya da büyük Hayır’ı demenin.” Baş kalkar gökyüzüne doğru, kimi zaman da bir karanlık çöker, gözdeki ışığı söndürür. Öfke yavaşça bastırır, ikbal ya da korkunun egemenliğine doğru savrulur devlet dersinde delikanlı.

***

“Kim ki Evet’i yanında hazır/ hemen belli eder kendini ve der demez/ geçer yoluna saygınlığın, kendi inancının.” On aldın devlet dersinden işte, hep oralarda, o “saygın” adamların yanında olacaksın artık. Şiiri, şarkıyı da unut gitsin. Hayat böyle bir şeydir; mutluluk satın alınabiliyor uzun zamandan beri. Sıkıntılar siyah bir tülle örtülebiliyor, unutulabiliyor hafakanla kararan geceler...
Hafızası beşerin, ne demişlerdi, nisyan mı? Evet nisyan...

***

Peki, ya “hayır” diyen? Ozanın dediği gibidir: “Hayır diyen pişmanlık duymaz bundan. Bir daha sorulacak olsa/ -Hayır diyecektir yine. Ve işte bu Hayır-/ bu haklı Hayır- ezip geçer onu hayatı boyunca.” Kolay mı dersi kırmak, hayatı bildiğin gibi yaşamak. “Bir gemi yok, bir yol yok sana/ değil mi ki hayatına kıydın burada.” Onunla yaşayacak, onunla yaşlanacaksın, yüzündeki çizgilere işlenmiş gururla, yavaşça bükülecek bedenin. “Eğilmedim, ‘evet’ demedim, hep kırdım devlet dersini” dersin ya sen; sorulara ne yanıt vermiştin de öfkesi kızgın yüzüne yapışan bu kadar köpürmüştü öyle.

***

Çocuklarla ilgiliydi bütün sorular; “ölmesinler” dediğin çocuklarla. “Barış olsa, olmaz mı ki?” diye soruya soruyla yanıt verdiğin zamanların hikâyeleri bunlar. Bu hikâyelerin yükünü ömrünce taşıyacaksın. Çocukların da sorduğunda sana “Ne demiştin, ne yanıt vermiştin” diye; söyleyeceğin yine tek bir kelimedir, tek bir yanıtın vardı zaten senin: “Hayır” demiştin ve bu haklı “hayır” senden kalandır, devlet dersinde hep çaksın istediğin hayırlı evladına.

***

Arada bir sıkıldığını da biliyorum; “Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim./ bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet” dediğini. Boşunadır; yaşlı ozanın dediği gibi; “Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın”. Yaşlan işte artık burada, çünkü denedin; pörsümüş Avrupa kentlerinde kararan ruhunun çektiklerini de unutmadın daha. Burada, kendi kentinde ezip geçecek seni bildiğin gibi yaşadığın hayat, ne mutlu sana...
Yükün ağır senin...

Bu yazıdaki dizeler Kavafis’ten, çeviriler Alova ve Pirhasan’dandır. Can Yayınları, “Bu kenttir gidip gideceğin yer”. “Devlet Dersi” ise Ece Ayhan’dan hepimize armağandır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları