Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ölüm Kimin Umurunda

16 Mayıs 2014 Cuma

Kâr varsa, yüksekse, ölüm kimin umurunda. Kural budur, böyle yazar vahşi kapitalizmin defterinde. Şimdi daha konuşulmuyor, konu ile ilgili çevreye duyarlı yakın arkadaşlarım bulup çıkardılar, madencilik sektöründe kârlılık oranı yüzde 2.1’dir. Kısacası madencilik sektörü finans, perakende ve enerjiden sonra geliyor.
Ama eksik söylemeyelim, buna vahşi kapitalizmde özel sektör cüretini de ekleyeceksiniz. Maden sahipleri kendileri söylüyorlar daha önce ne kadarmış yüzlerce ölümle sonuçlanan kıyımın gerçekleştiği Soma maden ocağında; sonra özel sektör nasıl katlamış üretimi, kârı?
Soma Madenleri’nin sahibi Alp Gürkan, Hürriyet yazarı Vahap Munyar’a anlatıyor: “Türkiye Kömür İşletmeleri, Soma işletmelerinde kömürün tonunu 130-140 dolara mal ediyordu... Buranın işletmesini bize devrettiler ve ton maliyetini 24 dolara indirdik…” Soruyor Munyar: “Bunun sihirli formülü nedir?” Yanıt pek çok gerçeğin yalın ifadesidir? “Özel sektörün çalışma tarzının devreye girmesi...” Yani maliyetleri düşürmenin “sihirli” formüllerinin bulunması. Nereden bulacaksınız? Vahşi kapitalizmin deposunda bol bol bulunur bu yöntemler, oradan çekip çıkaracaksınız.

***

Kapitalizmin vahşisi yalnızca kâr oranlarının katlanmasıyla ölçülmez; ölümlerle, ölümlere aldırmazlıkla, itiraz edeni kapı önüne koymakla, işsizlerin kapı önünde beklediğini söylemekle, ölümlere isyan edeni gaza boğmak, tekmelemekle de ölçülür. Kapitalizmin böylesi, siyaset alanında kendine sağlam koruyucular ister. İstediğini alır. Rüşvetin, talanın, patrona dokunulmasın diye önüne yatmanın aşinası siyasetçiler ister. Böyle sistemlerde siyasetçi ile patron arasında sıkı ilişki gerekir, sıkı koruma gerekir, kolda Patek saat gerekir.
Peki, maden işçisine ne gerekir?
Çiğdem Toker Soma’da yerin altından çıkarılan işçileri anlattı dün Cumhuriyet’teki yazısında; yüreğiniz elveriyorsa bulun bir kere daha okuyun. Oğullarını bekleyenlerin umutlarını, umutsuzluklarını, ölü bedenleri tanımak için sordukları “Kolunda saat var mı, plastik mi” sorusunu Patek saatle karşılaştırmayın, hayatla karşılaştırın.
Mehveş Evin de Soma’dan Milliyet’e yazdı; ölen maden işçilerinin sayısının 400’ü bulduğunu söyleyen madenci yakınlarının gerçeklerin gizlenmesine çok kızdıklarını belirtti. Yöntemin icabındandır, alıştıra alıştıra söylersin. Bunu, sanki hayatın bedeli olurmuş gibi, “tazmin edeceğiz, borçlarını sileceğiz” mavalları izler, izleyecektir. Böyledir vahşisi sömürü düzeninin.

***

Şimdi bir de diyorlar ki, “Aman, siyaset malzemesi yapmayalım, ulusça birlik içinde olma zamanıdır”. Olması gereken tam tersidir. Eğer varsa siyaset sahnesinde bu kıyımın hesabını sorabilecek birileri, hiç zaman yitirmeden harekete geçmelidir. Çünkü bunun hesabı sorulacaksa onlara büyük görev düşer; sormazlarsa da bu ağır sorumluluğun altında ezilip giderler. Şu “ulusça birlik olma” martavalına da hiç kimse kanmamalıdır; kanmamalıdır çünkü bu, vahşetin üstüne örtülen, çok denenmiş, her zaman yararı görülmüş kalın bir örtüdür. Gerçeklerin böyle bir örtüyle üstünün kapatılmasına izin verilmemeli; insanlar “gerçeğin peşine düşenler bu tarafa, sorumlular karşıya” diyebilmelidir.
Birlik olalım, ama “Ne için” sorusuna da açık net bir yanıtımız olsun. Hesap sormak için birlik olalım. Sorumluların çekip gitmesi için birlik olalım. Birlik olalım evet, sendikaları iğdiş eden yasalara, durumdan pek memnun olan sendika ağalarına karşı birlik olalım. Birlik olalım evet; utanmadan “Bu işi Geziciler yapmıştır” diyebilen yüzsüzlere karşı birlik olalım.
Karşıda hayatın değerini bilmeyen bir cephe var, bilelim.
Bilelim de öyle birlik olalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları