Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Korkut Boratav’ın Anlattıkları

11 Nisan 2014 Cuma

İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin her yıl düzenlediği İktisat Haftası’nda önemli, geride iz bırakan konuşmalar, sunumlar yapılır. İFMC daha sonra bu konuşmaları, tebliğleri topluca aylık dergisinde yayımlar. Bu hafta yapılan toplantılardaki konuşmaları, sunumları da umarım kısa sürede dergide göreceğiz.
Pek karışık günlerden geçiyoruz. Siyasetin kırk tilkilik zamanlarında, belki de Türkiye tarihinde bir dönemeç sayılabilecek, alacakaranlığın sabaha mı gecenin zulmetine doğru mu evrildiğini tam çıkaramadığımız, tam seçemediğimiz günlerindeyiz. Ben alacakaranlıktan hep umut dolu sabah beklerim. Gerçekçiliğin de, kaba determinist tuzaklara düşmeden “somut durumun tahliline” sıkı sıkı bağlı, öfkenin ve heyecanın da tahlilin en doğal, en insani uzantısı olduğunu öğrenmiştim bir zamanlar. Somut durumun tahlili karmaşık iştir ve en iyisi de, o işi iyi yapanlardan, erbabından duymak, dinlemektir.
İFMC’nin İktisat Haftası’nda işte böyle bir sunumu yılların hocası Korkut Boratav yaptı. Boratav’ın konuşmasının tamamını daha sonra okuruz ama bir özeti bile bize yol gösterecektir. İşte size Boratav’ın çok önemli ve “Demokrasi bölüşümün dolaysız yansımasıdır” diye başladığı sunumundan satırbaşları:

***

“2014 yılında Türkiye’nin temel sorunlarının başında, emeğin gündemini burjuvazinin gündeminden ayrıştırmak yer alıyor; AKP’li ‘karanlık yıllar’ aşılacaksa, bunun önkoşulu, bu farklı gündemin Türkiye’nin halk sınıflarına taşınabilmesi olacaktır. (...) AKP iktidarının iktisat politikaları, sermayenin dünya çapında uyguladığı neoliberal modele büyük ölçüde uyum gösterdi. On bir yıllık tek parti yönetimi, emek lehine öğeler içeren popülist sapmalara son verdi. Temel bölüşüm ilişkileri sermayenin lehine dönüştü. (...)
Neoliberal programların emeksermaye ilişkilerinin ötesine giden bir boyutu da siyasi iktidarlarla iş çevreleri arasındaki bağlantıları ‘tarafsız’ kılmayı hedeflemesidir. AKP iktidarı bunu sistematik olarak ihlal etti, üst-kurulları yetkisizleştirdi, siyasi iktidara bağladı. (...) Sermayenin genel çıkarlarının ödünsüz gözetilmesi, Türkiye burjuvazisinin geleneksel öğelerini AKP iktidarı ile bir süre barışık kılmıştı. Bu dönem son buluyor. Yeni arayışlar gündeme gelecektir. (...)
Ancak burjuvazinin ‘muhalif’ öğeleri için dahi, bu sınıf-içi çekişmede öncelik, Türkiye’nin demokratikleşmesi değil. Zira kapsamlı bir demokratikleşme, 2000’den bu yana emekçi sınıfların karşı karşıya kaldığı kayıpların telafisini içermek zorundadır. Sermayenin herhangi bir katmanı bunu algılamıyor. (...) Bu nedenle, 2014 başında Türkiye’nin temel sorunlarının başında, emeğin gündemini, burjuvazinin gündeminden ayrıştırmak yer alıyor.”

***

Bu analizin siyasetteki anlamını, neler olup bittiğini ve bundan sonra bizleri nelerin beklediğini, nasıl keskin bir dönemeçte olduğumuzu merak ediyor, dönemeci sağlıkla dönebilmek istiyorsanız ve halk sınıflarının çıkarlarının memleketin çıkarlarıyla bağdaştığı bir çıkış yolu ise derdiniz, emeğin gündemini burjuvazinin gündeminden ayrıştırmaya özen göstereceksiniz. O zaman siyaset sahnesinde “kurtuluş” gibi gelen ve öyle olmadıkları bir iki gün içinde ortaya çıkıveren “çözümler”i de serinkanlı bir şekilde gözden geçirebilirsiniz.
Alacakaranlık sabaha da çıkabilir gecenin zulmetine de. Bu geçiş, bu bekleyiş evet, uzun sürer ama öylesine beklemek ve geceye teslim olmak da var; somut durumun tahlilinden yola çıkarak eylemli bir çabayla sabaha doğru yürümenin erdeminden nasiplenmek, en önemlisi pek parlak, ışığı bir adım ötede gösteren sahte ikilemlere, “başka çare yok abi” masallarına kapılmamak da.
Seçim sizin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları