Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kökü Geçmiştedir

05 Eylül 2014 Cuma

“Tarihe nasıl bakmalı?” sorusu önemli bir sorudur. Yaşadığımız günleri anlamakta zorluk çekiyorsak, bu, içinde bulunduğumuz duruma tarih bilgisiyle bakamadığmız içindir. “Ne oldu da bugünlere geldik?” şaşkınlığının nedeni budur. Besbelli ki bugünlerin tohumları geçmiştedir ve biz, gelişeni, büyüyeni yine tarihin bilgisine başvurarak anlamak yerine, o günlerin dağdağasına kapılmış, yanlış bir bilgi ve bilinçle sürekli gerilemeye, boyun eğmeye kendimizi mahkûm etmişizdir.
Şimdi bir kere daha aynı hatayı yinelemekten kaçınmak gerekmez mi?
Yaşadığımız günlerin can yakan gerçeklerini anlamak için geriye doğru bir yürüyüşe çıkmak, gerilerden bugünlere doğru hem de bu günün gelişmiş teorisi ve pratiği ile bakmayı denemek iyi olacaktır.

***

Günün gerçekleri, genellikle analitik bir değerlendirmenin önünü kesen, bizi doğru bilgiden uzaklaştıran tuzaklarla doludur. En küçük bir olay bile pek çok farklı anlatımla, değişik hikâyelerle önümüze geliyorsa burada kabahati yalnızca kötü kullanılmış, kötüye kullanılmış iletişim teknolojilerinde aramak doğru olmayacaktır. Büyük olasılıkla hata bizim bakışımızdadır ve hikâyeyi geçmişten bu güne doğru bir soyutlamayla okuyamadığımızdan kaynaklanmaktadır.
IŞİD teröristlerinin vahşice öldürdüğü gazeteci için “o da pek masum değilmiş galiba” denilebildiğine göre, IŞİD’le ilgili nesnel araştırma kılığında güzellemeler Türkçeye neredeyse hiçbir süzgeçten geçirilmeden, yazanların niyetleriyle birlikte aktarılabildiğine göre durum pek parlak değil demektir.

***

Bu yalnızca okumakta zorlandığımız dış (dış mı kaldı ki artık) olaylarla da sınırlı değildir. Okumakta zorlandığımız ve galiba kolaya kaçarak, ajitatif hem de öncelikle kendimizi rahatlatmaya yarayan analizlerle yetinerek, görmemeyi seçtiğimiz gelişmeler için de aynı kaygıyı duymak gerekecektir.
Bugünlerin tohumları, filizleri dün atılmadı, daha öncelere ve kuşkusuz bin türlü yanlışın hatanın, yanlış önlemlerin ve ama en önemlisi aydınlanmanın, çabuk terk edilmiş Kurtuluş ve Kuruluş felsefesine güvensizliğin büyük payı var karşımıza çıkan güçlü gerçekte.
Kof güvenin, özgürlüğün tanımını yalnızca kendi küçük dünyasına göre yapanların, komünistlerle olumlu bir diyalog kurmak yerine onları içeri tıkmayı marifet sayanların, bir halka dilini konuşmayı, halkın varlığını kabaca reddederek yasaklayanların, her şeyi isyanlarla açıklama kolaycılığına kaçanların, laikliği korumak yerine anlamamayı, basitleştirmeyi, “işte din ile devlet birbirinden ayrı olacaktır ve hepsi budur” diyenlerin önümüze koyduğu acı yemektir sofradaki.

***

Bugünlerin açı gerçeklerinin uzak yakın tarihteki izlerini bulmak zorundayız. Hesaplaşma hem kaçınılmazdır hem de zorunlu ve gereklidir. Önü açık, laik, demokratik bir Türkiye isteyenler, sosyalistler bu hesaplaşmadan kaçınamazlar. Ve bunun öncelikli koşulu her geçen gün zorbalığını biraz daha artıracağının işaretlerini veren, artık hiçbir eleştiriye aldırmayacağını, otoriterliği üst düzeylerde sistemleştireceğini açıkça söyleyen iktidara karşı bir araya gelebilmektir.
Sosyalistler “hep denedik, olmadı, bir şey çıkmıyor bu arayışlardan” demekten vazgeçmelidirler. Şimdi koşullar o eski zamanlardan farklıdır ve yenilginin bir heyula gibi üstümüze çöktüğü o yılların yılgınlığının hepimizi etkilediği günlerde değiliz. Emperyalist kapitalist dünya çaresizdir, bunalımlarla, sıkıntılarla çılgınlaşıyor; bizim ülkemizde zorbalık devletleşirken kendi kuyusunu kazıyorsa biz de, “aferin sana köstebek iyi çalıştın” övgüsünü hak etmeliyiz.
Bugünden geriye doğru bakmalı, gerçeğin nasıl değiştirilebileceğinin anahtarı oradadır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları