Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kirli Gömlek

07 Eylül 2014 Pazar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ulusal ve uluslararası düzeyde her eylemini şovlaştırma konusunda uzman ve ısrarlı medyanın zorlama çabalarını bir kenara bırakırsanız, günün konusu CHP’dir. Daha da önemlisi kurultay nedeniyle bir kere daha sosyal demokrasi ve CHP ilişkisini ele almak yerinde olacaktır.
Ama önce şu sosyal demokrasinin ne olduğunu alışılmış övgülerden arındırarak söylemekte, yani işe işin alfabesinden başlamakta yarar var.

***

Sosyal demokrasi, sosyalizmin yanlış kocaya kaçmış kızıdır. Kapitalizmi alt etmeyi, sömürüyü ortadan kaldıracak bir düzen kurmayı amaçlayan, bunun teori ve pratiğini geliştiren sosyalizmle ilişkisini keserek kapitalizmin reforme edilebileceğini, sömürünün bu yolla ortadan kaldırılabileceğini daha Marx’ın sağlığında hayal eden sosyal demokratlar, ana akımdan ayrılınca kendilerini hoyrat bir kocanın kollarında buldular.
Sosyalizmin uzun yıllar şöyle ya da böyle, beğenin ya da beğenmeyin varlığını pratik olarak göstermiş Sovyetler dağılana kadar işçilerin, yoksulların kimi hak ve taleplerini dillendirmeyi sürdüren sosyal demokratlar, o yıllar itibarıyla liberalizmin en arsızına neoliberalizme gönül verdiler; kapitalizmi savunmanın en itibarsız sokaklarına düştüler.

***

CHP’yi bu kaderden biraz farklı görmek Ecevit sonrası Blair masallarına kanmasaydı daha doğru olurdu. Konu uzundur ama kısaca Kurtuluş ve Kuruluş yıllarının Fırkası bir süre radikal bir devrimin siyasi partisi olmayı günahıyla sevabıyla sürdürdü. Atatürk’ün Batılılaşma çabası ve eyleminin emperyalistlerin sofrasına oturmaya, Batıcılığın NATO’culuğa dönüşmesiyle birlikte CHP’nin de “kime benzemeli” derdine düştüğü söylenebilir.
Git gelli yıllardır o yıllar.
Sosyalizmin ve ulusal kurtuluşçuluğun dünya çapında yükseliş yılları CHP’yi de etkiledi. TİP milletvekillerinin Meclis’te fırtınalar estirdiği yıllarda CHP de “ortanın solu”nu keşfetti. Niyeti sosyalistlerin önünü kesmek, kitlelerin “yoldan çıkmasını önlemekti” ama olsun...

***

CHP şimdi yine bir yol ayrımına gelmiş görünüyor.
Türkiye bugüne kadar başına gelmemiş bir saldırı ile, cumhuriyetin kazanımlarının yok edilmesi girişimiyle karşı karşıya. Sosyalist sol sokaktaki tarihsel kıpırdanışa rağmen henüz siyasal arenada hakkıyla yerini almış değil.
CHP’nin ne yapacağı, ne yönde ilerleyeceği bu nedenle büyük önem taşıyor. Hiç kimse onun hoyrat kocadan boşanmasını, reformculuktan vazgeçmesini, radikal bir devrimci olmasını beklemiyor ama en azından kimi eski kavramlardan vazgeçebilir, onlara yeni ve çağdaş anlamlar yükleyebilir. Bu gidişe dur denilmesine katkıda bulunabilir.

***

Bu kavramlardan en önemlisi naziler, faşistler tarafından kirletilmiş ve Türkiye’de de bu kirli kimliği ile sola, sosyalistlere, sosyal demokratlara düşmanlığı kanlı bir şekilde göstermiş milliyetçiliktir.
Bu kavram bir ulus yaratma çabasının ağır bastığı 20’li, 30’lu yıllarda devrimci bir anlam taşıyordu. Artık taşımıyor. İkinci Dünya Savaşı bu kirletilmiş kavramı tarihin çöplüğüne fırlatıp atmıştır. O yıllar nazilerin tüm dünyayı kasıp kavuran “milliyetçiliği-nasyonalistliği” ile “radikal yurtseverliğin” savaştığı yıllardır ve o savaşı yurtseverler kazandı.
CHP’liler de oklarının birinde yer alan bu kavramı yenilemeyi artık ciddi olarak düşünmelidirler. O kirli gömleği değiştirmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor.
Ve inanın o kadar kirletilmiştir ki ne kadar yıkasanız nafiledir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları