Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Karşı Çıkmak Boşuna mı?

29 Ocak 2016 Cuma

Gelişmeler hızlıdır; hızın hızı, ivmesi ülkeyi belirsiz bir sona sürüklüyor. Peki, bu son nasıl bir şey? İktidarın beklentisini atılan adımlardan, uygulamalardan, planlardan anlayabiliriz. Başkanlık’ta ısrarlı Cumhurbaşkanı nasıl bir başkanlık istediğini söylemiyle, eylemiyle açık, net bir şekilde ortaya koydu. Henüz meşruiyet ve yasallık kazanmamış işlerin “gerektiğinde mevzuat bir kenara bırakılarak yapılabileceğini” anlattı bize. Uygulanacağından, direktifi alanların tereddüt etmeyeceklerinden emin olabiliriz. Başka belirtiler, uygulamalar, alan açma yöntemleri de gündemdedir.

***

Örneğin önceki adımlara ek olarak, TV kanallarına bir “aile görevlisi” marifetiyle çekidüzen verilmesi, bitmez tükenmez fetvalarla iki adım ileri bir adım geri taktiğiyle mahalle baskısına destek vererek “tebliğ” edilmesi bu kapsamdadır. Daha önemli gelişme ya da rejimi yerine oturtma eylemi, bilim alanında otoriter rejimin kendini sert bir şekilde göstermesiyle olacaktır, olmaktadır. Bu konunun ve diğer adımların yerleşik hale gelebilmesi ise hukuk alanında atılacak, atılmakta olan adımlarla gerçekleşecektir.

***

İşlemeyen, işlemediği için de kolay eleştirilebilen “temsili demokrasi” ya da “parlamenter sistem” bu saldırı karşısında hemen hemen silahsızdır. Teorik ve pratik olarak gerçek itirazın soldan gelmesi bu nedenle hem kaçınılmaz hem gereklidir. Bu itirazın nasıl yapılabileceğini şimdilik çok ciddiye alınmasalar da sosyalistler yazıyor, çiziyor. Hayatın pratiği içinde durumun ne kadar vahim olduğu, sosyalistlerin yanıtının ne kadar hayati olduğu görülecektir.

***

Ama biz şimdi yakın tarihe bakarak yakın gelecek için işe yarayabilecek dersler çıkarabiliriz. Çok da uzaklara değil İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanmak yeter. Can ve Erdem’i “müebbet üstü müebbetle” cezalandırmak isteyen savcının yazılardan delil uyduran, yayımlanmış haberden casusluk çıkaran iddianamesi o yıllara kadar gitmeyi bile gereksizleştiriyor ama biz yine de gidelim. Tarihin tekrarının ağır sonuçları olabilir çünkü.

***

Almanya’da 3. Reich döneminin uygulamaları konusunda yazılmış çok kitap var. Bugünlerde yeni bir baskısı Say Yayınları arasında çıkan, ilk baskısı 1977’de Yale Üniversitesi tarafından yapılan “Nazi Döneminde Bilim” adlı eser, doğrusu günümüz dünyasını anlamak için birebirdir. Türkiye’de ilk baskısı da 1985 yılında Evren dönemi henüz hızını tam yitirmemişken çıkmıştı. Kitabı özetlemek gerekmiyor, okunmasında ama büyük yarar var. AKP’nin projesi ile 3. Reich arasında paralellik kurmak yanlış bulunabilir belki, ama ben yazarın 3. Reich’a direnişin zayıflığı konusundaki tezine dikkat çekmek istiyorum yalnızca.

***

Gidişi kaygıyla izleyen Almanların yaklaşan fırtınaya itirazlarının “yararcı” bakış açısı nedeniyle işe yaramadığını gösteriyor yazar. Kitapta sergilenen tutumlar, bilim dünyasında bir iki örnek dışında durumu fark edenlerin çoğunluğunun “pekâlâ diyelim ki karşı çıktım, ne işe yarar ki” diye düşündüklerini gösteriyor. Büyük yıkıma boyun eğmenin acı sonuçlarını gördüklerinde iş işten geçmişti. “Bizim durumumuza benziyor mu” sorusunun yanıtı, saklı, gizli olmayanı görebilmekte, sınıfsal, toplumsal sorumluluğu sezebilmektedir.
Mesele de bu zaten.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları