Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kaputt ya da Kurban
Alman dilinin lanetli kelimelerinden birisi “kaputt”tur. “Paramparça olmuş”, “mahvolmuş” diye çevrilebilir Türkçeye. İtalyan yazar Curzio Malaparte’nin olağanüstü eserinin de adıdır. Yıllar önce gençlik yıllarımda okumuş ve çarpılmıştım. Şimdi Can Yayınları’ndan çıkan yeni çevirisiyle yeniden masamın üzerinde. Sayfaları arasında geziniyor, ansızın donan Ladoga Gölü’nde birer heykele dönüşen Sovyet topçu atlarının, okuryazar oldukları için kurşuna dizilen Rus köylülerinin, işgal altındaki Polonya’nın, cam gözlü Alman subayının, daha pek çok acı dolu, hüzünlü, insanı öfkelendiren, derin kederlere sürükleyen ve çaresizliklerin sonunda büyük yıkımlarla sona erdiğini anlatan hikâyelerini okuyorum.
Malaparte “kaputt” kelimesini şöyle anlatıyor romandaki derin hikâyelerden birinde: “Kaputt sözcüğünün kökenini bilir misiniz. İbranice ‘kopparoth’ sözcüğünden gelmedir. Anlamı ‘kurban’dır.” Romanı Türkçeye çeviren Neyyire Gül Işık da Kaputt’un Avrupa’nın kurban halklarının öykülerini anlattığını söylüyor bu nedenle.
***
“Kaputt” ya da “kopparoth - kurban” olmamak için ne yapmalı? Savaşın acımasız tarrakaları güneyden kuzeyden duyulmaya, iç savaşların can yakan alevlerinin üstümüze üstümüze geldiği zamanlardayız. Şimdilik bir filmi seyreder gibi seyrettiğimiz savaş hikâyeleri aslında bizden çok uzak değil. Üstelik izlediğimiz savaşların geçtiği ülkeler tıpkı Malaparte’nin anlattığı gibi; mahvolmuş ülkelere dönüşüyorlar. Savaşlarını bitirdiklerinde geriye pek bir şey kalmayacağı şimdiden belli. Bu belki kaçınılmaz bir şekilde sistemlerinin aptal kaderiyle savaşa zorlanmış ülkeler için zorunlu bir son olabilir. Hatta belki bir kere girildiyse başka çare de olmayacak; savaş makineleriyle birlikte tıpkı Almanya gibi “kaputt” olmak o ülkeler için kaçınılmaz bir kadere dönüşecektir.
Peki, ama hep böyle olmak zorunda mı? Ülkeler kendi “katharsis”lerini; arınmalarını demokratikleşmeyi cehenneme çevirerek, kendi içlerinde ya da birbirleriyle savaşarak mı gerçekleştirmek zorundalar.
***
Korkumuz böyle başlıyor bizim de işte. Dışardaki savaşları izlerken içerde de müthiş bir hazırlığın, savaş hali kurallarına benzeyen kuralların yasalaştırılmaya başlandığını, övüldüğünü ve ölçünün iyice kaçtığını görüyor, iliklerimizde hissediyoruz. İstihbarat örgütüne olağanüstü yetkiler tanımaya hazırlanan, bunun için dehşetengiz taslaklar yazan hükümetin şaka yapmadığını artık biliyoruz. Önce yargıyı tümüyle kendine bağladı, internet yasasıyla demokrasinin temel bir kuralını ortadan kaldırdı. İstihbarat örgütüne tanınan olağanüstü yetkiler ise halkın, bireylerin özel hayatının gizliliğini; demokrasinin bu altın kuralını yok edecek. Gazeteler bütün medya organları artık haber kaynaklarını, yazdıklarını, çizdiklerini MİT’le paylaşmaya zorlanacaklar.
Neresinden baksanız bizi savaş koşullarına alıştırmaya çalışan, varlığını her ne pahasına olursa olsun korumaya yeminli bir iktidarla karşı karşıyayız.
***
İkinci Dünya Savaşı’nda Alman halkının alın yazısının “kopparoth”a; kurbana dönüşmek, “kaputt” olmak olduğunu yazan Malaparte’nin anlattıklarının bizim ülkemiz için de geçerli olabileceğini düşünmenin zamanı geldi galiba.
Belki de ortada bir savaş olmadığını söyleyerek bizi rahatlatmak isteyenler olacaktır. Öyle olmasını umuyorum ben de. Ama insanların artık özgürce konuşamadıkları, bütün kişisel sırlarını devletle paylaşmak zorunda kalacakları bir düzen kuruluyor. Dibe vuruyoruz yavaş yavaş. Devlet gözlerini üzerimize dikip kameraları, dinleme cihazları ile yetinmemeye başladığında, sonunda “kaputt” ya da “kopparoth” olan Almanların kaderine benzer bir kaderin ilk yıllarına, işte sonunda biz de adım attık diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Belirtiler korkutuyor ve biliyoruz; hep böyle oluyor çünkü.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Yıkılması gerekiyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!