Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İktidarın Medyası...

14 Şubat 2014 Cuma

Tartışıyorlar. “İktidarın da bir medyası olmasın mı?” Bu kadar tuhaf bir tartışma görmedim ben doğrusunu isterseniz bugüne kadar. Yok mu iktidarın medyası? Kaç gazete, kaç TV kanalı, kaç radyo, kaç internet sitesi olursa iktidar “tamam artık benim de medyam var” diyecek?
Bu tuhaf tartışmanın çıkış nedeni, şu günlerde yandaşlığın zirvesinde harikalar yaratan “sahipsiz” kalmış bir gazete ile bir TV kanalının bir şekilde iktidara yakın kişilerce sahiplenilmesi operasyonudur. Havuz oluşturulup para toplanacak, gazetenin yeni sahiplerine verilecek, onlar da işi yürütecekler. Havuza para koyacak olanlar “Peki bizim kârımız ne olacak bu işte?” deyince iş karışıyor ve deyim yerindeyse en azından kamu önünde izaha muhtaç bir durum ortaya çıkıyor. Büyük paralar vermeyi kabul edenlerden biri “Tamam” diyor, “verdim, verdim ama bir sorun bakalım nasıl verdim?” Nasıl vermiş? Borç olarak vermiş; karşılığında da o gazeteye ortak falan olmamış, bir başka yerden hisse vermişler ona.
Diğerinden hiç söz etmeyelim. Ondan söz etmek artık edep ve ahlak sınırlarını zorlamakla mümkün.

***

İşte “Ne yani, iktidarın medyası olmasın mı?” diyenle “Olsun ama böyle mi olsun?” diyenler arasındaki tartışmanın “esbab-ı mucibesi” budur. Bu “münazara”nın medya açısından, gazeteciler açısından şaşkınlık yaratıcı bir münazara olduğunu söyleyelim de şu son günlerde birbirini izleyen itiraflara kendimizi fazla kaptırmadan, medyanın en temel tanımını unutmuş olan bu arkadaşlara neyi anlatabiliriz bir bakalım.
Gazetecilikte iktidarın, muhalefetin, şunun bunun medyası olmak var mı arkadaşlar? Birbirinden farklı dünya görüşlerine sahip olabilir gazeteciler ama okura gerçeği ulaştırmak, yolsuzlukları, adaletsizlikleri, nerede varsa ortaya çıkarmak, anlatmak, halkın haber alma hakkını önemsemek, ona göre davranmak değil mi gazetecilik.

***

Eğer bir ülkede başbakana soru sormak bir kahramanlık haline gelmişse, başbakanla yayın grubu başkanları, genel yayın müdürleri arasında direkt hatlar kurulmuş, gazeteciler bu hat üzerinden hizaya çekilmiş, işinden atılmışsa, iktidar yanlısı olmayı sürdürsün diye bir gazeteye, bir TV kanalına para aktarmak için havuzlar kurulmuşsa orada “İktidarın da medyası olmasın mı?” sorusu abes değil midir?
Yok besbelli ki başka bir dünya bu dünya. Orada gerçeğin peşine düşmek birinci mesele değil, orada yandaşlık esas ve birini, ikisini, üçünü, beşini değil medyanın tümünü ele geçirmek, ele geçirilemeyenleri hizaya sokmak, haber kaynaklarını kurutmak, internetlerine sansür uygulamak üzerine kurulu bu dünyada hesaplar. Sonra da boyunlarını bükerek “Şu zavallı iktidarın da bir medyası olmasın mı?” diye soruyorlar.

***

İşte görüyorsunuz olamıyor. İkisi yan yana gelemiyor. İktidarın medyası olunca gerçek uçup gidiyor, medya medya olmaktan çıkıyor. Başbakan’ın emrine amade tuhaf bir şey oluyor. Bu arkadaşların anlamak istemedikleri gerçek, medyanın, basının, gazeteciliğin neden hep muhalefet etmek zorunda olduğudur. Oysa çok basit, yalın bir yanıtı var bu sorunun: İktidarların denetlenmesi öncelik taşır da ondan. Ama bu muhalefet partilerinin ya da muhalif durumda olan kişi, kurum ve benzerlerinin eleştiriden muaf olduğu anlamına mı geliyor? Gazeteci işini iyi yapmak istiyorsa, habere öncelik verecek, halkın haber alma hakkına öncelik tanıyacak, sonra da babası gelse tanımayacak. Gazeteci bu, gazetecilik böyle bir şey.
Ama yok arkadaşların derdi başka. Onlar boyunlarını bükmüş, “mazlum ve mağdur”, soruyorlar; “iktidarın da bir medyası olmasın mı?” Olsun olsun da o zaman medya medya olmuyor, olamıyor ki cancağızlarım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları