Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gülmek Gülümsemek

03 Ağustos 2014 Pazar

Yüzünde daima ağlamaya hazır bir hüzün barındıran ve her fırsatta ağlayabildiğini gösteren siyasetçinin, “kadınların gülmesini, hele hele kahkaha atmasını iffetli bulmayan” sözleri üzerinde çok konuşuldu. Çokça da güldük nedense ve konu eskidi! Eskimeyen, kadının özgürlüğüne, çok zor kazanılmış haklarına siyasetin saldırısıdır. O devam ediyor; muhafazakâr ideoloji ve pratik her gün bir parça daha zemin kazanmak, kadına ait olan özgürlük alanını her gün biraz daha daraltmak için yoğun çaba harcıyor.

***

Kuşkusuz Cumhuriyetle, Kurtuluşun ve Kuruluşun devrimci atağı sırasında kazanılmış hakların bir bir geri alınması kolay olmuyor. Kadınların ve bu hakkı insan hakkı olarak gören erkeklerin bu alanda geriletilmesi kolay değildir. Peki iktidarda olanların toplumdaki muhafazakâr, geleneksel, parlamaya hazır tutucu alışkanlıklara sırtlarını dayayarak başarı kazanmaları, nihayet kadını eve kapanmaya zorlamaları imkânsız mı? Ufukta silahlı “birtakım tuhaf adamlar” görüyor musunuz?

***

Bu arada amaçlarından hiç şaşmayan muhafazakârlarımızın kadınları önce kapatma ve nihayet eve kapatma, erkeğin iki adım arkasından yürütme konusunda ünlü demokratlarımızı cephelerine kazanma başarısını da alkışlamak durumundayız. Özgürlük masalıyla kadınların esaretine doğru giden yolda ilerici demokrat aydınlarımız desteklerini hiç ikirciklenmeden muhafazakârlara sunmuşlardır.
Öyle ya kadın isterse kapanmasın, özgürce tesettüre girmesin mi?
“Demokrat aydın” bu konuda hiç kuşkuya kapılmadan, “kuşku gerçeğin anasıdır” bilge öğüdüne kulak asmadan, zamanın ruhunun kışkırtıcı çağrısına uyarak, kadınların “özgürleşmesinin” muhafazakâr kanadın alkışları arasında en büyük hizmetkârı oldu. Hâlâ da öyledirler. Gerçi şimdi “kadın kahkaha atmaz, cazibekâr olmaz, evde gerektir, erkeğin tarlasıdır” gibisinden sözleri duyunca hafif bir ürperti geçiriyorlar ama ruhlarında derin izler bırakmış erkek egemen toplumun dayanılmaz hafifliği ile konunun üstünden geçip gidiveriyorlar.

***

Bazen ilk adım çok önemsiz görünebilir. Oysa ayakların daha ilk adımda çizdiği açıya dikkat etmek büyük önem taşır bu ilk adımda. Çünkü sonra düz gitmediğinizi, açının gittikçe büyüdüğünü ve özgürlük derken esaretin kucağına düşüverdiğinizi hayret ve korkuyla fark edersiniz. Demokrat aydının “peki, ne yapsaydık yani, örtünmek isteyen kadınların, tesettüre girmiş kızların okuma haklarının karşısına mı çıksaydık?” dediklerini duyar gibiyim.
Yok, haşa, olur mu efendim. Ama keşke çabalarınızı kadınların özgürlüğü konusunda kafa yormaya, kadınların ve aynı zamanda kendi özgürlüklerini de savunan erkeklerin uzun, çok uzun, yüz yıllık çabalarını öğrenmeye ve keşke öğretmeye ayırsaydınız. Biliyoruz siz halisane duygularla, aynı zamanda zamanın siyasetinin eylemine katılmanın kuşkusuz pek yararlı sonuçlarını da bilinçaltınızda yaşayarak yaptınız bu “iyiliği” kadınlara.

***

Şimdi de şaşırıyorsunuz, sürekli ağlamaklı, hüzünlü bir yüzle gezinen ve her fırsatta ağlayan siyasetçinin sözlerine. Şaşırmayın. O hak bellediği yolda, toplumu değiştirme yolunda gittikçe büyüyen bir kalabalıkla ve ustalıkla ilerliyor. Size de ihtiyacı kalmadı artık. O ilk adımda, nereye doğru gittiği ilk bakışta pek anlaşılmayan ve özgürlük gibi görünen o ilk adımda lazımdınız siz.
Artık gülmenin, kahkaha atmanın kadınlarda hoş görülmediği o kötücül noktaya geldik. Keşke daha o ilk adımda değerini bilseydiniz insanın mutluluğunun pek harika bir ifadesi olan gülmenin, gerçek özgürlüğün. “Gülmek hayatın şarabıdır... Şöyle en hasından bir gülümseyiş, katıla katıla gülmek ya da kahkahayı patlatmak.. hayatın yaşamaya değer olduğunun şen şakrak ilanıdır” dediğini hatırlasaydınız keşke İrlandalı yazar Sean O’Casey’in.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları