Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Germeyin İsterseniz...

16 Nisan 2014 Çarşamba

Yerel seçimlerden sonra siyasi gerginliğin azalmayacağını, tam tersine yeni bir ivme kazanacağını söyleyenler haklı çıktılar. Bu görüşün temel gerekçesi, iktidar partisinin bundan sonraki hedeflerine ulaşmak için başka yol bulamayacağı, ancak gerginliği tırmandırarak Başbakan Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasının, AKP’nin de yeniden stabil; iç çatışma yaşamayan, siyasi ve ekonomik istikrarı koruyabilecek bir parti olarak iktidarını sürdürmesinin sağlanabileceği varsayımıdır.
Pek işe yaramaz ama başka çareleri de yoktur.
Bu da bir çare değil işin aslına bakarsanız. Çünkü bu stratejinin aksayan yanları çoktur ve pek çok parametreyi hesaba katmamaktadır.

***

Başbakan ve çevresinin gerginlik stratejisinin partinin tümü tarafından onaylandığını söylemek gerçeği tam yansıtmaz. AKP’den ayrılanlar yalnızca Cemaate mensubiyetlerine dair iddialar nedeniyle değil, ortaya çıkan kimi hukuk dışı işlerin geçmişte ortağı olmanın suçundan, günahından, mahcubiyetinden de kaçıyorlar. Gerginlik arttıkça suç ortaklığının bedeli de yükselir ve tarih korkutucudur. Doğal olarak korkuyorlar.
Siyasetin yakın gelecekte önemli bir öznesi olmaya hazırlanan Cumhurbaşkanı’nın ise kendince “temiz bir sayfanın sahibi” olarak devreye girmeyi beklediği, bu günlerde sıkça konuşuluyor. Bu arada Anayasa Mahkemesi ile serbest stilde güreşe tutuşmaları da gösteriyor ki, Başbakan ve yakın çevresi korku duvarını çoktan aşmıştır.

***

Stratejinin aksayan yanları, hesaba katılmayan parametreleri arasında Türkiye’nin stratejik ortaklıkları ya da her ne derseniz, ama en doğrusu bağımlılık ilişkilerini de saymak gerekir. İçeride gerginlikten medet umanlar, dışarıda “Ne oluyoruz ortak” sorusunu yüksek sesle soranların arttığını görmekten pek hoşlanmıyor ve bu türden haberleri “milli” bulmuyorlar, ama gerçeğin zaten milliyeti olamıyor. O zaman ne yapsın, yakın çevresinden Avrupa işlerinden sorumlu bakanın dediği gibi “kendini güvende hissetmiyor”, geriliyor ister istemez.
Gerginlikler içinde gerçekler daha çok çıkar hesapları içinde kendine yol arar. Avrupa gidişi beğenmiyor ve AB yetkililerinin 3 aylık bir rezervden söz ettiklerini duyuyoruz. Kabaca siyaset üretip “Eh zaten biz de AB ile ilişkilerden hoşnut değiliz” diyenlerin zaman zaman kolayca efelenebildikleri sermaye çevrelerine bir kez daha dönüp bakmaları gerekecektir.

***

Bu arada Pulitzer ödüllü Seymour Hersh’ün iddiaları Türkiye’de susturulmuş, pıstırılmış ya da evvel eski yandaş medya sayesinde ciddi bir şekilde tartışılmadan tıpkı şu çok belgeli yolsuzluk iddiaları gibi unutulmaya terk edilmiş görünüyor. Ama bu yıl da Pulitzer ödülünü Batı’nın hâlâ işini yapmakta direnen gazetecileri, Amerikan istihbarat örgütü NSA’nın yasadışı dinlemelerini ortaya çıkaran eski CIA elemanı Snowden haberleri ile aldılar. The Guardian ve Washington Post gazeteleri ödüle layık görüldü.
NSA dinlemeleri ile ilgili Türkiye’de pek dile getirilmeyen ayrıntı, NSA’nın pek çok ülkede siyasileri dinlediği ama bir ülkeyi tümüyle dinlemeye aldığı yolundaydı. “Hangi ülkeymiş bu ülke” sorusunun yanıtını bilmiyoruz. Biz bilmiyoruz ama dinleyenler biliyorlar. Kuşkusuz bilgiye, belgeye ama aynı zamanda mantığa önem verenler de iz sürebilir isterlerse. İktidarla ideolojik anlamda sorunu olmayan bir gazeteci olarak Fehmi Koru, “Dışişleri Bakanlığı dinlemelerinin içeriden değil dışarıdan olduğunu” söylerken belki de böyle bir mantığın izini sürmüştür.
Kısacası Erdoğan ve çevresi tarafından işe yarayacağı umulan gerginlik politikaları ile dışarının sorunları gerginlikle çözme politikaları pek de uygun düşmeyebilir. İçerde de dışarıda da böyledir bu işler...
Gerersin gerersin, sonunda ip kopuverir bir yerinden.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları