Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçekleri Görmek ve Göstermek

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Zaman gerçeklerin üstünü örtmeye yeter mi? Zulmeden zulme uğradığında geçmiş silinir mi? Zulümde zamanaşımı işler mi? Dün hukuku bir yana bırakan, kanunları hiçe sayanların bugün hukuk ve kanuna uygunluk istemesi karşısında ne yapmalıyız? İntikam peşinde mi koşalım yoksa dünün daha teslim edilmemiş hakkını savunmaya devam mı edelim? Zamanın törpüsüne takılan gerçeği unutmak doğru olur mu?
Aslında konu fazla karışık değildir.
Yalnızca zamanaşımı kavramını terk etmek ve bugün olanın dünü unutturmasına izin vermemek gerekiyor. Çünkü genellikle geçmişte birlikte iş görenlerin daha sonra kavgaya tutuşması neredeyse kural gibidir. Bu da genellikle gerçeğin üstünün örtülmesine, kimi gerçeklerin kolayca unutulmasına yol açar.
Bugün yaşadığımız da aslında neredeyse bir karikatür olarak budur. Çok uzak değil yakın geçmişte usul, hukuk, kanun tanımayanlar, uydurma kanıtlarla insanların hayatının kararmasına yol açanlar, yaptıklarının, ettiklerinin etkisi hâlâ silinmemiş olanlar şimdi benzer bir uygulamayla karşı karşıyalar. Ortak onları terk etmiş, terk etmekle kalmamış sorgulamaya, soruşturmaya, üstelik sorgulananların yakın geçmişten çok iyi bildikleri yöntemleri kullanarak bu işi yapmaya başlamıştır.
Gerçeğin unutulmasına izin vermemesi gereken ve bugünkü duruma ışık tutmak durumunda olan medya ne yapacak?
Ne yapacağımız bellidir. Geçmişi unutmayacak, unutturmayacağız ve bugünkü hukuksuzluklara da karşı çıkacağız. Gerçek neyse onu yazmaya, çizmeye, söylemeye, göstermeye çabalayacağız.
Düne göre işimiz biraz daha zordur.
Çünkü hukuksuzluğu dile getirdiğinizde karşınıza çıkan devlet yetkilisi hukuksuzluğu açıkça savunabiliyor ve suç işlemeyi meşru kılacak sözleri rahatlıkla söyleyebiliyor. “Diyelim ki ben yaptım, ne olacak yani” mantığı egemen olabiliyor.
Yine de gerçeğin peşinden koşmak, dünü bugüne kurban etmemek, bugünün gerçeğini, örneğin yolsuzluk dosyalarını unutmamak, unutturmamak gerekiyor.

Republique Meydanı var mı?
21 Temmuz tarihli Cumhuriyet’in 5. sayfasında “Haber Merkezi” kaynaklı bir habere göre, HDP adayı (metinde HDP’nin cumhurbaşkanı diye yazılmış) Selahattin Demirtaş, İngiltere’nin başkenti Londra’da Republique Meydanı’nda “gurbetçilere seslenmiş.” Uzun yıllar Londra’da yaşadım, Republique Meydanı’ndan hiç geçmedim, meydanı hiç görmedim, bu meydandan söz eden kimseye de rastlamadım. Herhalde, ben Türkiye’ye döndükten sonra açılmış bir meydan olmalı. Saygılarımla. Dr. Orhan Kurmuş

Yazarlar neden yanıt vermez?
Size göndermiş olduğum notları Okur köşesinde aynen yayımladığınız için teşekkür ederim. Bu arada, sizinle ilgisi olmayan ancak sizden başka dert yanacak kimse bulamadığım için size yöneltmek zorunda kaldığım bir sitemimi iletiyorum: Cumhuriyet yazarlarının okurlardan gelen e-postalara cevap vermemek gibi bir âdetleri var galiba. Kamil Masaracı hariç hiçbirinden (Ali Sirmen, Işıl Özgentürk, Nilgün Cerrahoğlu, Bedri Baykam) bir geri dönüş olmadı. Yani insan birkaç kelime ile en azından okuduğunu belirten nötr bir cevap veremez mi? Saygılarımla. Tuncer Örüklü

Öngörü öngören
Sayın Ömür Akyüz, Orhan Bursalı’nın yazısında kullandığı “öngörü” ile Orhan Erinç’in yazısında kullandığı “öngören” sözcüklerinin “hangisi doğru?” diyerek yanlış kullanıldıklarını vurgulamaya çalışıyor. Sözcüklerin her ikisi de doğru olarak kullanılmıştır. “Öngörmek”, “ön”adıyla “görmek” eyleminden oluşan bileşik bir eylemdir. Bursalı, bu eylemin gövdesine “-i(ü)” yapım ekini getirerek eylemden ad türetmiştir.(gez-i, koş-u, yaz-ı vb.) Sayın Erinç ise aynı eyleme “-en” ekini getirerek sıfat (sıfateylem) türetmiştir: öngör-en.(gez-en, koş-an, yaz-an vb.) Bu sözcükler ad ve sıfat olarak doğru kullanılmışlardır. Cümlelerde sözcüğün yanlış kullanılmasından doğan bir dil yanlışlığı yoktur. Saygılar. Hasan Çatak

İzin istemi
Okur Temsilciliği köşesi okurlardan kısa bir süre izin istiyor. Köşeyi yenileyebilmek, okurlarımızdan gelen yüzlerce ileti ve mektubun genel bir değerlendirmesini yapabilmek için bir süreliğine köşemizi kapatıyoruz. Cumhuriyet gazetesi yeni bir atılımın eşiğinde ve Okur Temsilciliği de bu yeni döneme kendini hazırlama göreviyle karşı karşıya.

Bilal’in Oğlu?
22.07.2014 tarihli gazetemizin “Babacığım benim de gemiciğim oldu” haberindeki ikinci cümle, “Burak Erdoğan’dan sonra TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan’ın oğlunun ortağı olduğu şirket 35 milyon dolara tanker aldı” şeklindedir. Haberdeki ifadeye göre Bilal Erdoğan’ın oğlu var ve haberdeki gibi gemicik şirketine ortak mı oldu? Yoksa, haberdeki “oğlunun” kelimesi mi fazla. Saygılarımla. Ali Durmaz

Görseller neden yok?
İnternet üzerinden gazete okumanın her geçen gün arttığını biliyoruz. Köşe yazarlarının görsellerinin yazılarıyla beraber neden konulmadığını anlayamıyorum. Özellikle Özgen Acar’ın yazılarında görseller yazının önemli oranda tamamlayıcısı. Dilerim bu eksiklik giderilir. Gazetemiz internet üzerinden de kendine yakışır bir şekilde yayımlanır. Saygılarımla... Kezban Gökçeoğlu

Kaya Canpolat’ın yazısı
21 Temmuz... Müşür Kaya Canpolat’ın güzel yazısında bir tümce sanırım düşmüş. Avukat Sahir Kurutluoğlu’nun sözünü ettiği mizahi Kırşehir sözü neydi? Bu olmayınca yazının desteği yitip gitmiş. Daha özenli olmak gerekmez mi? Prof. Dr. Emrullah Güney  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları