Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçeğin Parladığı Zamanlar

29 Aralık 2013 Pazar

Gerçeği görmenin zor olduğu zamanlar vardır. Ne olduğunu, nelerin olup bittiğini bilirsiniz de bir türlü karmaşık olguların, çözümü güç bulmacaların, sizi gerçeğin etrafında döndürüp duran, çıkış kapısına ulaşmanızı aşılması güç ya da sanal duvarlarla önleyen labirentlerin içinden çıkamazsınız. Bu kez öyle değil.
Bu kez en hafif
bir ifadeyle Ziya Paşa’yı da anarak “hanelerinde bin türlü teseyyüp bulunan” çevrelere, birbirlerinin foyalarını saçıp dökmek için yanıp tutuşanlara teşekkür borçluyuz. Her şey ayan beyan ortadadır.

***

Evet, kaotik bir ortam var gibi görünüyor. Krize “devlet krizi” adını verenler işin büyüklüğü konusunda bir fikir veriyorlar. Bunalıma girenin sistemin kendisi olduğu, her ne kadar üstü örtülse de devlet ile sistem arasındaki ayniyet, paralel devlet söylemiyle birlikte düşünüldüğünde, yaşadığımız aşamanın kendini açık eden karakteri ortaya çıkıveriyor. Devleti, sistemi el birliği ile yürütmeye ve rejime yeni bir şekil vermeye niyetlenenlerin paylaşım kavgası “hayırlara vesile” oluyor.

***

Kriz büyüktür. Büyüklüğünün baş edilmezliğinin en önemli kanıtı yürütmenin başındakilerin artık her türlü ihtiyatı elden bırakmış, dillerinin kemiğini iyice çözmüş olmasından da bellidir.
AKP yönetiminin yönetmelikleri iki üç günde yargıdan dönüyor.
Yargının sözünü
dinleyen, yolsuzluk yaptıkları iddia edilenleri yakalayan polis, hallaç pamuğu gibi atılırken yürütmeye sıkıca bağlı polis hem “hırsız var” diye bağıran meydanları dağıtıyor, hem de yolsuzlukları soruşturan savcıların emirlerini yasanın açık hükmüne rağmen dinlemeyebiliyor. Yargının bir kesiminin Cemaatin emrinde olduğu çarşaf çarşaf yazılabiliyor artık. Yargıdaki Cemaat örgütlenmesi iddiasını kaleme aldığı için şimdi hapiste tutulan eski polisin sözleri taze haber gibi manşete çekiliyor. İsterseniz siz yıllardır bu gerçeklere dikkat çekmiş olun, isterseniz 12 Eylül referandumunda “ölüleri bile oy vermeye” çağıranla, iktidar partisinin şimdi çürümüş olan işbirliğini, nice insanı hapiste çürütmeye yeminli ortaklığını yazmış olun, size kulak asmayanlar şimdi sizin söylediklerinizi birbirlerine karşı sizin bile şaştığınız şiddette ateşleyiveriyorlar.
Öyledir, ortaklık bitince işte o karmaşık karartılmış gerçek artık gözle görünür hale geliverir. Bir de bakarsınız Başbakan’ın başdanışmanı, eski ortağını, “Denizi”, “Havayı” hep birlikte tarumar ettikleri gerçeğinin “hep birlikte” kısmını es geçerek “milli orduyu dağıtmakla” suçlamış.

***

Bunca zamandır susarak içerdekilere destek olduğunu söyleyen TSK de bu gerçeklerin gözle görünür olmasından cesaretle, hükümet danışmanının sözlerinden aldığı cesaretle “kumpas kuruldu” demişse, aydınları, gazetecileri hapse atan ortaklık da cinayetleri çözmek yerine “vesayeti bitiriyoruz” ayağıyla topluca muhalefeti halletme işinde tökezlemiş demektir. TSK açıklama yapma, bildiri hazırlama “geleneğine” bu kez hükümetten izinli geri dönüyorsa, bu da işte bu tökezlemenin bir başka sonucudur, başka ne olsun.
Panik havası en çabuk siyaset erbabını, gücün verdiği sahte güvenle yolda yolsuzlukta zamanı hızlıca değerlendirenleri sarar. O zaman da çareyi, baskıyı zorbalığı artırmakta bulurlar. Yandaşlarına meydanları açarken, “hırsız var, hırsızı yakalayın” diye bağıranlara kapatır, onları biber gazıyla, akreple, TOMA’yla karşılarlar. Ama bu arada dilleri de çözülür; artık ne dediklerini bilemezler, ağızlarından çıkanı kulakları duymaz, siyasetin ince dili, çok anlamlı şifreleri öfkenin tuzu içinde eriyiverir.
İyi de olur bana sorarsanız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları