Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçeğin Çığlığına Çare Bulunmaz

08 Mayıs 2016 Pazar

Aceleleri var; o nedenle bir haftaya pek çok iş sığdırdılar. Minicik, mini minicik bir pürüz vardı, küçük bir fiskeyle kaldırıverdiler yolun üzerinden. Minikti ama Avrupa’yı başa bela etme ihtimali vardı. Büyük planı bozabilirdi belki. Büyük plan ne? Olmazı olur, Türkiye’yi eski Osmanlı coğrafyasının şahı, padişahı yapmak, Halife’yi diriltmek, ona bir “ruy-i zemin” yaratmak... Peki bunu için ne gerek? Derin, çok derin, çok koyu bir sessizlik, konuşana, ısrar edene, “halk her şeyi bilsin, hakkıdır” diyene Silivri zindanı gerek.

***

O küçük pürüz kendiliğinden çözüldü. İtirazı itiraz değildi; “stratejik derinliklerde” kaybolmuşun itirazı mı olurmuş? Devrisi gün Avrupa’ya “Sen yoluna ben yoluma” denildiğinde sessizlik isteyenler bir adım daha attılar. Gazeteleri, TV kanallarını her türü önlemi kullanarak; satın alarak, havuzda boğarak, korkutarak, telefon başında emir bekleyenlere emanet ederek susturanlar, hâlâ direnenlerle mi baş edemeyecek?

***

Benim polisim, esnafım işini bilir nakaratı ile açılan yolda elbette beline tabancasını takan birileri de çıkacak; çekip vurmaya gidecektir sessizliği bozanı. Hep öyle yapıldığından güvenli, garantili susturma yöntemidir. Ama bu gazeteci, aydın tayfasının aklı bir karış havada olduğundan, yani korkup sinmediğinden karısı, kızı, oğlu, yoldaşı, arkadaşı hep birlikte “bağırmaya”, “kurşun eritmeye çağırmaya” başlayıveriyorlar. Senin her işi kotarmak için gereksindiğin sessizlik ortasından büyük bir çığlıkla bölünüveriyor.

***

O zaman ne yapacaksın? Adliye kapısı önünde patlayan silaha başka çareler ekleyeceksin. Susmayanı susturmak, dışarda ölmeyeni içerde ne yapıp edip, akıl almaz manevralar, tutmayan “hukukbozan” projelerden hiç değilse biriyle içeri tıkmak gerekecektir. Can’ı, Erdem’i, arkadaşlarını bir vakit susturmak şarttır. Sonra, işte ondan sonra o “büyük projeyi” yürütebilmek için gerekli derin sûkunet, o derin karanlık sağlanabilecektir.

***

ABD’ye, Avrupa’ya da planları büyük, hayalleri geniş, sessizlikten başka bir şeye ihtiyacı kalmamış devletle, o derin sessizliğin devletiyle iş yapmak zorunda oldukları, onun işine burunlarını sokmamaları gerektiği anlatılabilir bir ihtimal. Ayak sürüyen “stratejik ortak” cenahına “sen yoluna ben yoluma” denilebilir belki. Ama ah, işte casuslar, vatan hainleri, “halk her şeyi bilmeli” diye tutturan gazeteci makulesi, ülkenin ihtiyacı olan derin sessizliği bozan “ihtiyaç fazlası” aydın takımı, bir türlü sokaktan çekilmeyi kabul etmeyen Gezici tayfası...

***

Susmuyorlar. Dışarda patlayan silahtan, içerde yedikleri mahkûmiyetten korkmuyor, çıkıp kapı önünde yine bildiklerini okuyorlar. Silahın patlaması, duruşma salonunun ağır havası, uğultusu da sindiremiyor onları. Bunca gayrete, bunca masrafa, havuza, her şeye “lebbeyk” diyenlere, ağlak patronlara, boyuna vites değiştirenlere rağmen hâlâ susmadılar. Büyük birader derin düşüncelerdedir şimdi; derin bir sessizlik içinde “istihareye” yatmıştır.
Karanlıkta duyduğu ses büyük olasılıkla şöyle diyordur ona:
“Susturamazsan durum kötü. O derin sessizlik olmadan yürümez hayalini kurduğun işler. Karanlığın kardeşi, sa-kın unutma, sessizliktir. Yoksa bilesin, en koyu karanlıkta bile görünecektir, ne yapsan çare yok, ne yapsan görünür açların gözbebekleri.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları