Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gelirse Kolay Gitmez

11 Kasım 2015 Çarşamba

Almanya’da Nazi egemenliğinin ömrü görece kısa sürdü. Bunun nedeni çılgınca bir savaşa girişmesi, tüm Avrupa’yı, Kuzey Afrika’yı, Rusya’yı “hayat alanı” haline getirmek istemesiydi. Değerli gazeteci Ayşenur Arslan Birgün’de yazdı; gelirler, ama öyle kolay gitmezler; Franko örnektir, Salazar örnektir. Belki bu Batılı örneklere bir başka kültürde, İslam dünyasının pek çoğunda hâlâ sürüp giden diktatörlükleri de eklemek gerekir. Bu örneklere karşı Latin Amerika’nın sık sık devrilen diktatörleri belki gösterilebilir ama orada da bu darbeci kültürün kökten yenilgiye uğratıldığını söylemek pek mümkün görünmüyor.

*** 

Öyleyse henüz vakit varken, kimi gerçeklerin altını çizmekte yarar var. Birincisi “temsili demokrasinin” demokrasiyle bir ilgisinin bulunmadığını, parlamenter sistemin, adıyla ilgisiz olduğunu bilmektir. Seçim sistemi, baraj, siyasal partiler yasası, medya düzeni gibi kapitalizmin kendini koruma yöntemleriyle yurttaşların meclislerde temsili engellenebiliyor. Parlamentoya girmeyi başaran partiler ise verili “demokrasi” sınırları içinde hareket etmeyi asıl sayıyor, sistemle, rejimle mücadeleye girişmeyi akıllarına bile getirmiyorlar.

***

Bu durum Ayşenur Arslan’ın yazdığı gibi “faşizmin normalleşmesinin” kapılarını açıyor. Son 6-7 ay inişli çıkışlı, kimi zaman kitlelere “umut veren” kimi zaman ise derin bir karamsarlığa sürükleyen aylar oldu. Bu tablonun içinde haziran seçimleri öncesi stratejisini değiştiren iktidar partisinin “çözüm süreci” adı verilen masayı çatışmaların yeniden başlaması pahasına devirmesi, bunun PKK tarafından yasal HDP’nin durumunu hiç dikkate almadan kabul edilmesi de var; haziranda oluşan parlamentonun tümüyle emrivakilerle iptal edilmesi de var.

***

Başka şeyler de var. Seçim sonrasında stratejisini bir kere daha gözden geçiren iktidar partisi bu kez hem Diyarbakır, Suruç ve Ankara kıyımlarından, terörden, siyasal rant devşirmeyi başardı hem de muhalefet partilerini etkisizleştirdi. Aslında seçim sonuçlarının meşru kabul edilmesi sistem içindeki, rejime muhalefetleri arızalı partiler açısından da kabul edilebilir bir durum değildi ama bu partiler verileri iktidar tarafından sürekli değiştirilen “demokrasiye” uyum sağlamayı kendileri için esas sayıyorlar.

***

Uyum sağlamayan yalnızca sistemi kökten reddeden Sol’dur. Zaten son iki üç yılda politikaları etkileyen hareketlilik de Sol’dan, Gezi hareketinden, sürekliliğe rağmen yeni bir kuluçka dönemi yaşayan sosyalist, komünist partilerden gelmiştir. Bundan sonrası için de yine umut böyle bir hareketlilikte, bir ölçüde de sistem içi muhalefet partilerinin sarsılmasındadır. Bu partilerin kadrolarında da hiç kuşku yok Sol’la yol arkadaşlığı yapabilecek kişiler var, ama asıl olarak bu partilerin tabanı hem uygulanan sistem içi politikalara boyun eğilmesinden hoşnut değildir hem de geniş bir muhalefet cephesinin oluşması olasılığı bu çevrelerde karşılık bulacaktır.

***

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; Sol, siyasal hareketliliğin hiçbir gündem maddesini “bu benim alanıma girmiyor” diye es geçemez. Herhalde Sol bunu aşmıştır ve herkes bilir ki hata yapmaktan ya da “kirlenmekten” korkarak politik mücadelenin dışına düşmek Sol’u “temiz” tutmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları