Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gazeteler Ölüyor mu?
Bu soruya ne yazık ki “Evet, bazı gazeteler ölüyor” diye yanıt vermek zorundayız. Karşı ve Sol kapandı, Radikal ölmediğini, basılı gazete olarak çıkmaktan vazgeçtiğini, internet sitesi olarak yayınını sürdürdüğünü iddia etse de artık onu elimize alıp okuyamıyoruz. Bu da aslında eski ama bir türlü sonlanmayan tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Yazılı basın ölüyor da onun yerini internet üzerinden yayın yapan “gazeteler” mi alıyor?
Önce ölen, kapanan ya da hadi umutlu yazalım, yayınına ara veren gazetelerin neden kapandığı konusuna açıklık getirmeye çalışalım. Pek çok neden sayılabilir ama en başta gelen ekonomik nedendir. Geliri giderinden az olan gazete yaşayamaz. Bir süre çalışanların özverisiyle yayınını sürdürse bile bu durumun sürekli hale gelmesi olanaklı değildir. İkinci ve önemli ama ilk nedenden bağımsız düşünülemeyecek bir neden de okurun taleplerine yanıt verememek, tirajı koruyamamak, dolayısıyla gelir gider dengesini kuramamaktır. Bu duruma düşen gazetelerin yaşaması zordur, imkânsızdır.
Kısacası gazeteler sanal dünya ile rekabet edemedikleri için kapanmıyorlar. Gelecek o dünyada olduğu için kepenk kapatmıyor, o nedenle o tarafa geçmiyorlar. Aslına bakarsanız henüz bir “o taraf” da en azından Türkiye’de yoktur. Bu yargımızı kuşkusuz gazete öncelikle haberdir mantığıyla kuruyoruz. Yoksa yorum sitelerine, “blog” sitelerine bir diyeceğimiz yoktur. Türkiye’deki internet gazeteleri şimdilik bağımsız çalışabilen, kendi muhabir ağlarını kurmuş, kendi haberlerini yapabilen gazeteler değildirler. Yalnızca internetin hızından yararlanarak gazetelerden aldıkları haber ve yorumlarla öne geçerek gazetecilik yapıyorlar.
Bu konudaki ciddi çabaları yabana atmayalım ama gerçekten kendi ayakları üzerinde durdukları, reklam ve izlenme gelirleriyle çalışanların ücretlerini ödeyebildikleri, habere kaynak ayırabildikleri zaman gerçek bir rekabetten söz edebileceğiz ama henüz erkendir.
Okurlardan kısa kısa
TV sayfası düzelme yolunda
Gazetemiz Cumhuriyet’te Televizyon sayfasının eski etkinliğiyle yine işlerlik kazanmasından ötürü duyduğum hoşnutluğu dile getirmeyi bir ödev sayıyor ve Cumhuriyet’e çok teşekkür ediyorum. Zira biliyorum ki marifet iltifata tâbidir ve harcanan hiçbir emek takdir edilmeksizin geçiştirilmemelidir. Bu arada, Cumhuriyet’in öncülüğünü yaptığı TV sayfası, Okur Köşesi’nin alışılan “İzleyici Gözüyle” adıyla (ve mümkünse Sevgili Kâmil Masaracı’nın güzel çizgileriyle desteklenerek) canlandırılması dileğimi de yinelemek isterim. Saygılar, selamlar. Aziz Naci Doğan
Bayzar Teyze’nin tanıklığı
24 Haziran 2014 Salı günü 3. sayfadaki “Bayzar Teyze Artık Yok” başlıklı haberde inanılmaz bir hata vardı. 88 yaşında hayata veda eden Diyarbakırlı Ermeni vatandaşımız için, “1915 olaylarına tanıklık ettiği” yazılmıştı. Kanımca bu haberle ilgili olarak başka okuyuculardan da ileti almışsınızdır. Muhabirlerinizin yazılarını gözden geçiren editörlerin çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Saygılarımla. Tarık Emre
Ekonomik terimleri bilmeden olur mu?
Geçenlerde bir özel katılım bankasından -deyimimi mazur görün-yalanlama yedi gazete. Keşke haberleştiren arkadaş swift iletisi nedir, swift iletilerinin çeşitleri nelerdir, bankalar hangi durumlarda swift iletisi aracılığıyla işlem yaparlar gibi bilgileri öğrenip de yazsaydı haberi... Dış Haberler sayfasında “Maliki’ye yeni hükümet çağrısı” başlıklı haberin sonunda “... Rauf Abdul Rahman’ın IŞİD militanlarınca yakalanıp idam edildiği....” şeklinde bir tümce yer alıyor. Gazetemiz bu güruhun idam etme yetkisini tanıyor mu ki öldürme yerine “idam” sözcüğü kullanılmış? Saygılar. M. Aydın Akça
İki Önemli Hata
Uzun zamandır gazetemizdeki yazım hatalarının daha özenli kontrol edilmesi konusunda bir ileti yazmaya bir türlü fırsat bulamadım. Mutlaka iyi bir editörlük ve yazım denetleyicilerinin olduğuna inandığım, ancak bu iyi niyetin olmasının yanında istemeyerek de olsa gözden kaçan veya alışkanlık haline gelen bazı Türkçe yanlışlarının ve anlatım-açıklama ifadelerinin düzeltilmesi konusunda (eğer kabul edilirse) daha bir özenlik gösterilmesini rica ederim.
İlk eleştirim; parantez içine yazılanlar bir önceki tümcenin açıklaması olduğu ve henüz tümce bitmediği için büyük harfle başlamaz. İkinci eleştirim ise çok sık kullanılan ve yapılan bir yanlış olan Kılıçdaroğlu’dan ifadesi üzerinedir. Doğrusu Kılıçdaroğlu’dan olması gereken ifade her zaman Kılıçdaroğlu’ndan yazılmaktadır. Tıpkı 24 Haziran 2014 günlü gazetemizin dördüncü sayfasında adı geçen ve doğru yazılan Tanrıkulu’dan olduğu gibi (burada Tanrıkulu’ndan yazılmamıştır). Bu eleştirimi kuvvetlendirmek adına sık kullanılan başka bir yanlış sözcük örneği daha vermek isterim: Her zaman Kırklareli’nden kullanılmaktadır. Oysa aynı kural gereği bu sözcük de Kırklareli’den olmalıdır. Tıpkı İstanbul’undan olmayacağı gibi ve her zaman İstanbul’dan kullanıldığı gibi. En derin saygılarımla. Dr. Ertan Kılcıgil
Yazar da Düzeltme Servisi de...
22 Haziran... Spor Sayfası’nda Adnan Dinçer’in yorumundan bir cümle: “Gana ve Almanya bu futbollarıyla finale kadar gidebilecek mücadeleye hazır görünmelerine karşın Gana’nın Portekiz’i yenerek hak ettiği 2. tura çıkması kupaya renk getirir.” Yazar “karşın”ın anlamını biliyor mu? Öyle görünmüyor. Aynı yazarın ertesi günkü yazısından: “Çok ‘şişirilen’ Belçika’yla sadece koşan Rusya’nın mekanik ve golü unutan, beceriksiz oyuncularla 83. dakikada Rusya kalesinin direğinden dönen top maçın sanki nazar boncuğuydu.” Yanlış anlatım... Direkten dönen top maçın nazar boncuğuymuş. Bununla, şişirilen Belçika ile Rusya’nın özellikleri sayılan oyuncularından söz edilen cümlenin ilk bölümü arasında kopukluk var. Aynı yazıdan başka bir cümle: “Sonuçta, 2. takımın son karşılaşmalarda ortaya çıkacak olması ve bunu da Belçika’nın tayin edeceği düşünülürse grubun tek fantezisi olarak hatırlanabilir.” Öznesiz bir cümle. Kim ya da ne fantezi olarak hatırlanabilir? Önceki cümleden de belli olmuyor. Yazarın Türkçeyi “iyi” kullanmasını beklemek belki fazla olabilir. Ama yalnız yazarın değil herkesin anadilini “doğru” kullanması beklenir. Bunun mazereti olamaz. Çare nedir? Hem yazar dikkatli olmalı hem de düzeltmen... Ne yazık ki ikisinin de olmadığı açık. Emre Yazman
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!