Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gazetecinin Soru Sorma Hakkı ve Görevi
Gazeteciler için soru sormak yalnızca bir hak değil, ondan da önce bir görevdir. Halkın haber alma hakkının karşılanabilmesi gazetecilerin bu görevlerini layıkıyla yerine getirebilmelerine bağlıdır. Devletin sorumluları ise kendilerine soru sorulmasından pek hoşlanmıyor, değişik yöntemlerle sorulardan kaçmanın yolunu buluyorlar. Başbakan Erdoğan’a soru sormak neredeyse cesaret isteyen bir iş haline geldi. Azarlanmayı göze almadan soru sormak neredeyse imkânsızlaştı. Yandaş medyanın sorumlu noktalarında yer alanlar ise Başbakan’ın sorulmasına izin verdiği, sorulmasını istediği soruları sormakla yetinmeyi tercih ediyorlar. Özellikle yolsuzluklarla, baskılarla ilgili sorular daha ilk cümlelerde kesiliyor ya da sessizlikle geçiştiriliyor.
Peki gazeteciler soru soramazlar, sorularına doğru yanıtlar alamazlarsa mesleklerini nasıl yerine getirecekler? Evet, soru sormak, yanıt istemek bizim görevimiz. Görevimizi yerine getirmemiz engelleniyorsa, soru sorma hakkı için etkin bir mücadeleye girişmek ve nerede görevimiz engelleniyorsa orada, kim görevimizi engelliyorsa ona karşı hep birlikte, evet hep birlikte ve örgütlü olarak harekete geçmeliyiz. Yanıt alamadığımız soruları “iştebu sorulara yanıt verilmiyor,yanıt vermeyenler işte şuyetkililer, şu görevliler, şusorumlu kişilerdir” diye ilan etmek, açıklamak da bir hak ve görevdir.
Genel bir değerlendirme
Okur Temsilciliği ya da uluslararası adlandırmayla Ombudsmanlık, gazete, TV kanalı, radyo ya da internet sitesi ile okur arasında bir arabuluculuk, hakemlik anlamı taşımıyor. Gelen eleştiriler ve yönetimin, editörlerin, düzeltme servislerinin yanıtları ile ilgili olarak temsilcinin elinde genel gazetecilik ilkelerinden başka bir anahtar yoktur ve iyi ki de yoktur. Kuşkusuz bu ilkeler de temsilcinin kendi subjektif görüşleri değil, yazılı, sınanmış ve uygulamada kendini kanıtlamış ilkelerdir.
Bizim gibi gazeteciliğin büyük zorluklarla karşılaştığı ülkelerde genel ilkelerin uygulanıp uygulanmadığını okur desteğiyle sürdürmenin yanı sıra, muhalefet görevinin gazeteciliği belirleme zorunluluğu nedeniyle ek birtakım zorluklar daha var. Okur Temsilcileri aynı zamanda bu görevin yeterince yerine getirilip getirilmediğini de okur desteğiyle denetlemek durumundalar. Bu nedenle gazeteciliğin özellikle iktidarları ve kuşkusuz muhalefetleri de eleştirme görev ve sorumluluğu, öncelikle muhalif olmayı, hataya, yanlışa, örneğin yolsuzluğa odaklanmayı gerekli kılıyor. Kendilerini gerçekte nesnel olmayan bir “nesnellik” anlayışına kaptırmış, “gazeteciliği” iktidarlarla iyi ilişkiler temeline oturtmuş gazetelerde okur temsilciliği ya da benzer bir kurumsallaşmaya bu nedenle yer verilmiyor. Verilse de bu “gazeteyi savunma kurumu” olmaktan öteye geçmiyor.
Bu nedenlerle okurlar, okur temsilcisine destek olmak, görevin gerektiği gibi yerine getirilmesine katkıda bulunmak istiyorlarsa ilkelerin uygulanışı ile ilgili görüşlerini ileterek, temel ilkelere aykırı haber, makale ya da genel söyleyelim tutum varsa onu eleştirmek gibi bir yolu denemelidirler. Bu arada ilkeler yalnız gazeteler için değil okurlar için de yol gösterici olmalıdır. Kuşkusuz gazetedeki teknik aksaklıklar, hatalar, dil yanlışları önemlidir. Ama en az onlar kadar, hatta daha fazla haberin, yazının, analizin genel olarak ilkeler karşısındaki durumu önemlidir.
Okurlar, “eleştiriyoruz dane oluyor” umutsuzluğuna kapılmamalıdırlar. Teknik aksaklıkların giderilmesi zaman ister ama ilkeler konusunda eleştiriler daha hızla etkisini gösterecektir.
Eski bir Cumhuriyet yazarından öneriler
Cumhuriyet tirajını artırmak için daha çok çaba harcamalı. Okurların görüşüne başvurmak için internet sitesinde ya da gazetede kapsamlı bir anket yapılabilir. Okurların değişik konularda görüşlerini açıklayabilecekleri bir okur köşesi de yararlı olacaktır. Köşe yazılarının dışında kısa fıkra tarzı yazılara da alan açılsa iyi olacaktır. Gazetede neden küçük ilanlara yer verilmediğini de anlayamıyorum. Siyah zemin üzerine beyaz harflerle yapılan düzenlemelerin de okuma güçlüğü yarattığını bilmenizi isterim, ayrıca bu türden mizanpaj, yazı ya da haberde cümlelerin altının çizilmesini de imkânsızlaştırıyor. Ek olarak haberlerde tekrarlara da dikkatinizi çekmek istiyorum. Son bir öneri; yeni ders yılı öncesi bir dizi ile sorunları dile getirebilirseniz yararlı olacaktır. Turgut Arığ
Köşe yazıları
Köşe yazılarının uzunluğu kısalığı konusunda Onur Aydemir’in görüşüne katılıyorum. Cumhuriyet bir okuldur. Bizi aydınlatıyor, bilgi ve kültür sahibi yapıyor. Ayrıntıları bilmeyince eksik kalıyor. İsmail Gökdemir.
Bunlar küçük hatalar mı?
06 Haziran 2014 Cumhuriyet, sayfa 8; Televizyon sayfası: 1- “Küçük kasabada dönen dolaplar” başlığı altında Kızıl Nehirler adlı bir film konu oluyor. Ancak bu filmin hangi kanal ve hangi saatte oynadığına dair en ufak bir bilgi yok. 2- Gene aynı sayfada Kuzey Yamacı adlı filmin kısa tanıtımı var. Film tv2’de oynuyor ama saati belli değil, üstelik tv2, programları verilen kanallar arasında yok.
İlter K. Akbuğ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!