Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gazeteciliğin Düşmanları

25 Ocak 2016 Pazartesi

Türkiye’de öldürülen gazetecilerin listesi uzundur. Neden? Gerçekler halktan gizlenmek istenir de ondan. Ocak ayının payına Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Hrant Dink düştü. Bu ayı onları anarak, onların gazeteciliklerini anlatarak geçiriyoruz. Gerçekleri yazmanın bedellerinin çeşitliliği şaşırtıyor. Tutuklu arkadaşlarımızın, öldürülmüş arkadaşlarımızın bize söylediği özetle şudur: Halkın haber alma hakkı gazeteciliğin temel ilkesidir. Halkın hakkı gazetecinin de görevidir. Peki, gazetecinin bu görevini yerine getirmesinin karşısına dikilen yalnızca cinayet şebekeleri mi?
Kuşkusuz hayır. Halkın gerçekleri öğrenebilmesi için gazeteci yoğun ve çok yönlü bir çaba göstermek zorundadır. Okumadan, araştırmadan, kanıtlamadan, saklı, gizli olanın peşine düşmeden gazetecilik yapılmaz. Gazeteciliğin aslını, esasını, ruhunu da bu çabaların toplamı oluşturur. Araştırmacı gazetecilik dünyanın hemen bütün ülkelerinde gazeteciliğin tanımıdır. Bu türün yani gazeteciliğin aslının, esasının düşmanları yalnızca silaha sarılan tetikçiler, onlara emredenler; gerçekler gizli kalsın diye zindana atanlar, baskı altına almak isteyenler değildir; gazeteciliğin mantığını değiştirme çabası da gazeteciliğin hasımları arasında yer alır. “Şimdi sit-com zamanıdır, Uğur Mumcu gazeteciliğinin modası geçti” diye arada bir piyasada boy gösterirler. Bulvar gazeteciliğini gazeteciliğin aslı olarak tanıtma çabasına girişirler. Postmodernizmin çarpıklığının gazeteciliği de belirlemesi için bin dereden su getirirler. En ciddi konular onlar için bir eğlenceye vesile olacak işlerdir. Bu nedenle araştırmacı gazeteciliğin de düşmanıdırlar. Bu yüzden arada bir piyasaya çıkıp haberin ölümünü, magazinin krallığını ilan ederler. Ama ölmüyor işte; Mumcu’yu bombalasanız, Göktepe’yi öldürseniz, Dink’i katletseniz de ölmüyor. Onların izini sürenler gazeteciliği hakkıyla yapmakta direnenler çıkıyor. Hapsetseniz de, zindana tıksanız da “gazetecilik gizli kalanı ortaya çıkarmaktır, halkın haber alma hakkını savunmaktır” diyenler, siz ne kadar “Bitti bu işler, artık Bild tarzı o gerçeğin yerini aldı” deseniz de vazgeçmiyorlar.
Sık sık ileri sürdükleri kanıt, dünyanın değiştiği, yeniliklerin gazeteciliği de belirlemesi gerektiğidir. Öyle oluyor zaten; yenilikler gazeteciliği de zenginleştiriyor, kolektif bir çabaya dönüştürüyor, dayanışmayı işe çeviriyor. Arkadaşım Hakan Kara dün Cumhuriyet’teki köşesinde Wikipedia örneğini verdi.
Bu internet ansiklopedisinin gelişimini, kolektif bir çabayla nasıl büyüdüğünü, büyük bir işlev kazandığını anlattı. Yenilik budur. Araştırmacı gazeteciliği besleyip büyüten gelişmelere örnektir. Magazini gazeteciliğin esası sayanlara sıkı bir yanıttır.
Ocak ayı bizim için yaslı bir aydır. Ama aynı zamanda gazeteciliği bin bir dereden su getirerek öldürmek isteyenlerle mücadele etmek için iyi bir fırsattır.
“Dandy”ler değil, Mumcu’lar, Dink’ler, Göktepe’ler, onların izinden gidenler kazanacak...

Instagram
Merhaba, öncelikle Cumhuriyet gazetesinin internet sitesi ve Twitter’daki hareketliliğinin çok aktif ve başarılı olduğunu söylemek istiyorum.
Video ve fotoğraf kısmı internet gazeteciliği yapan pek çok medya kuruluşlarından daha başarılı, daha gerçekçi. TV haberlerinde verilmeyen, sansürlenen birçok habere Cumhuriyet sayesinde ulaşabiliyorum. Başarılı yayınlarınız için çok teşekkür ederim.
Hukuk fakültesi öğrencisiyim ve zorlu sınav dönemleri, koşuşturmalar falan derken gündemi kaçırabiliyorum. Birçok üniversite öğrencisi gündemden habersizdir. Twitter, Facebook kullanarak bazı şeylerden üstünkörü haberdar olabiliyorlar. Twitter’da çok aktif olan Cumhuriyet, instagram uygulamasında da aktif olsa çok güzel olabilir. Video ve görsel destekli instagram sayesinde hem haberleri takip edebilir hem de gerçekleri sizin sayenizde öğrenebiliriz. İlginiz için şimdiden teşekkürlerimi sunarım. İyi günler. Ege Sağlam

Hatalar, hatalar...
16 Ocak, son sayfa... “Üç milyar Avro çizmeye takıldı” başlıklı haber... İtalya Ekonomi Bakanı demiş ki: “3 milyarlık yardımın, ülke bütçelerinden katkı sağlanmadan Avrupa bütçesinden karşılanmasının uygun olup olmadığının açığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz.” Söylenenler her ne kadar tırnak içinde verilmişse de, sözlerin Türkçe söylenmediği açık.
Büyük olasılıkla çeviri hatası söz konusu. Türkçede bir şey açığa değil, açıklığa kavuşturulur. Hemen yanı başında başka bir haberin fotoğraf altı: “Didim’den Yunanistan’a geçerken alabora olan kurtarılan miniklerin yaşadığı dehşet yüzlerine böyle yansıdı.” Olan ile kurtarılan arasında “tekneden” olmalı. Bunlar dilin yanlış kullanımına iki örnek...
Ayrıca, olur olmaz yerde kullanılan “yaşamak” çılgınlığına/modasına kapılmadan, “yaşadıkları” yerine “düştükleri” denmiş olsa iyi Türkçe de olacak. Bu da dilin kötü kullanımına bir örnek... Birkaç yıl öncesine dek Türkçenin basındaki kalesi konumunda olan Cumhuriyet’e ne oldu? Bu türden hatalar niçin önlenemiyor? Daha da önemli bir soru: Önlenmesi için bir çaba gösteriliyor mu? Saygılar. Emre Yazman

Yorum yazamaz olduk
Cumhuriyet’in okuru olarak sizden ricam, lütfen haberlere yorum yazma olanağını tekrar gözden geçirin. Aylardır yazılan yorumlar yer almıyor, zaten daha önce de sabah yazılan yorum akşam belki yer buluyordu. Okurlara fikir alışverişi sağlayan pek fazla site kalmadı, olanlar da yandaş medya da ve orada mükemmel işliyor. Buralarda yorumlar en geç 10 dakika sonra yer buluyor; okurlar birbirlerinin yorumlarını dahi cevaplayabiliyorlar. Ben Cumhuriyet’in olanaklarını, personelini bilemediğim için, sadece isteğimi belirtiyorum. Bu zorlu dönemde sizlere, Can Dündar ve Erdem Gül’e sabır ve kuvvet diliyorum. Okurlarınızın sizleri desteklediğini, her zaman destekleyeceğini bilmenizi isterim.
Saygılarımla... Alev Kubat

Sıradan magazine geniş yer
Okur köşesine, haber başlıkları ve içerikleri hakkında, birkaç ileti göndermiştim. Bir yenisine hazırlanırken, 18 Ocak günü Okur Temsilcisi’nin yazısından; düşüncelerimi birçok okurun, özellikle Okur Temsilcisi’nin de paylaşmakta olduğunu görmekten mutlu olmuş, bundan böyle, bu konuda özen gösterileceği umuduna kapılmıştım.
20 Ocak günkü 3. sayfayı baştan başa kaplayan (Özgür Mumcu yazısı dışında) iki haberi görünce yeniden yazmaktan kendimi alamadım. Birinci haber olan taciz olayının, o boyutta bir başlıkla ve en ince ayrıntıları ile verilmesi; ikinci haberin, çok uzun olarak ve çarpıcı bir resim koyarak verilmesinden ne amaçlandığını anlamakta zorluk çekiyorum. Gazetenin sayfa sayısını azaltmak için yazarların kısa yazmaları istenirken sıradan haberlere bu kadar geniş bir yer ayrılması çelişki değil midir. Haberlerin uzunluğu nedeniyle değindiğim köşe yazılarındaki uzunluk konusunda, yönetimle aynı görüşteyim. Her birini zevkle okuduğumuz köşe yazılarının daha kısa olması, sanırım tüm okuyucuların ortak dileğidir. Cumhuriyet gazetesi eskiden gazete reyonlarında parlak yüzüyle hemen göze çarpardı. Şimdi diğer okurların da değinmiş olduğu gibi, iç sayfalardaki haberlerden alıntılar ve resimler arasında “Cumhuriyet” yazısı kayboluyor. Yine eskiden, ikinci sayfayı açtığımız zaman, değerli bilim ve düşünce adamlarının makaleleri ile karşılaşırken, bugün magazin haberleriyle yüz yüze geliyoruz. Eleştirdiğim değişiklikler, gazetemizin satışını arttırdıysa, bunları, bağrıma taş basarak kabulleneceğim. Saygılarımla... Ali Niyazi Öz

Pazar yazıları keşke aksamasa
Cumhuriyet’te eskiden yıllarca yer alan, Stockholm’den, Brüksel’den, Toronto’dan, Cakarta’dan, Malmö’den öteki dünya kentlerinden gelen Pazar Yazıları’nı göremez olduk. Nedeni nedir? Saygılar. R. Tomur Bayer  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları