Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Dört Otuz Beş Treni’

04 Haziran 2014 Çarşamba

Hedefe kilitlendi Türkiye. Tam olarak tanımlayamadığımız bir makam için seçim yapacağız. Cumhurbaşkanı seçeceğiz de aslında “başkan” gibi olacakmış. Hükümetin toplantılarına başkanlık edecek, yürütmeye karışacak, oradan oraya koşacak, terleyecekmiş. Ama aynı zamanda yapılan işlerden alınan kararlardan da sorumlu olmayacak, kendisine hesap sorulamayacakmış. Üstelik bu durum yalnız ve yalnızca eğer Tayyip Erdoğan seçilirse böyle olacakmış. Olur a, muhalefete yakın bir kişi Cumhurbaşkanı seçilirse, o yalnızca Çankaya’da oturacak, yasalara “tamamdır” mührü vuracak, beğenmez gibi yaptıklarını, eh artık o zamana kadar herhalde millileşir, Anayasa Mahkemesi’ne havale edileceğine güvenerek gönül rahatlığı ile onaylayacakmış.
Gördüğünüz gibi “kişiye özel” bir seçim bekliyor bizi.
O güzel filmdeki Siti Ana gibi soralım biz de; “Sebep?”
Nedeni, hızlı bir ivmeyle tırmandığımız otoriter düzenin son virajını almak için elinden geleni yapan muktedirlerin doymak bilmez iştahları, bir türlü bitmek bilmeyen hevesleridir.

***

Ama artık zayıflamaları gerekiyor. Sıkı bir rejime girmeleri şarttır.
Hayat “sandık her şeydir” diyenlere sandığın her şey olmadığını öğretiyor. Hayat pek karışık, pek karmaşık bir iş ve örneğin Haziran Direnişi denilen, sandığa hiç benzemeyen “hadise” birdenbire hayatın da politikanın da renklerini değiştiriverdi. Artık hiçbir şey bir yıl önceki nisan ayında olduğu gibi değil. Bir dalga yükseldi, politikanın bulanık sularında birikmiş ne kadar pislik varsa alıp kıyıya yığıverdi.
Kimileri de sanıyor ki, şimdi şu “kişiye özel Cumhurbaşkanlığını” halledersek yeniden eski mutlu günlere dönebilirler. Çok üzgünüz arkadaşlar o tren gitti. Şimdi, ilk gençliğimde çok severdim, pek romantikti, umutsuz bir aşkı anlatırdı, Turhan Oğuzbaş’ındır; “Ne geleni var ne gideni Allah belanı versin dört otuz beş treni” durumlarındayız artık.
Bekleyeni, bekleneni olmayan tren geçip gidecek birazdan.

***

Öyle olacak; çünkü yolsuzlukların üstünü örtmekten başka bir işle meşgul olmayanlar Haziran Direnişi’yle açık havada görülmeye başlanan insanlık dersinden çaktılar. “Nihilist devrimci” Bukowski’nin “Pis Moruğun Notları”nda “gücü elinde bulunduranlar güçlerini korumak istiyor, altın çekmecelerini kaybetmelerine neden olacak her şeyin ne kadar yanlış olduğunu haykırıyorlar; ben apolitik biriyim ama bu gericiliğin fırlattığı falsolu toplar karşısında kafam bozulup oyuna girersem şaşmayın” dediği gibi oyuna girenler çoğaldı.
“Dört otuz beş treni” o istasyonda durmuyor, durmayacak. Muktedir ve üç beş arkadaşı peronda boşuna bekliyor. Trene son dakikada usta bir kovboy gibi atlasalar bile dertlerine çare olmayacaktır.
Onların gitmek istediği yere gitmiyor o tren; rota değişti.

***

Kişiye özel olmaz bu işler.
“Olur” derseniz darbe peşindesiniz demektir.
Yolsuzluk fezlekelerini Meclis’te okutmamak için gösterdiğiniz çabayı hayranlıkla izledik. Şimdi de Soruşturma Komisyonu’nu kurdurmamak için bulduğunuz zekâ dolu oyunları izliyoruz. Ama dedik ya; siz bu davayı Haziran günlerinden sonra başlayan çözülme aylarında yitirdiniz. Epeyce bir zamandır sizden ürken ve sizi ürküten ortağınızla da işler iyi gitmedi. Çaresi yok artık; ne ülkeyi bir hapishaneye çevirmekteki mahareti ile büyük hizmet etmiş ortağınız, ne de her seçimde biraz daha eriyen sandık yardımcı olabilir size.
Otorite meraklıları hep kişiye özel işlerin peşine düşer ve hep yenilirler.
Kesin bilgidir...
Ve çoktan yaydı Hazirancılar bu bilgiyi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları