Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Dönen Dönsün...
Her seçim sonrasında kazananlar kaybedenler hesabı yapılır; “Neden” diye sorulur, “Neden kaybettik?” Bu sorunun halka, halkın ve ülkenin dertlerini, çözüm yollarını anlatmak gibi bir derdi olan sol için fazla bir anlamı yoktur. Çünkü sol kazanmadığı bir şeyi kaybedemez. Teorisini pratikle tamamlayamadığı için bir şey yitirmiş değildir. Yitirmek için önce kazanmak gerekir. Yitirilmiş değil, başarılamamış işlerdir söz konusu olan.
***
Seçimlerde ortaya çıkan sonucu önemsizleştirmek için böyle “tuhaf” teselliler mi gerekiyor? Öyle bir şey söylemiyorum. “Kaybettik, yıkıldık, mahvolduk” türünden sızlanmaların anlamsızlığını vurgulamak istiyorum yalnızca. Kuşkusuz Türkiye’de koşullar 1 Kasım öncesine göre değişmiştir. Sol, demokratik muhalefet, gençlik hareketi şimdi daha ağır koşullarda mücadele edecektir. 7 Haziran’da güçlü bir şekilde Meclis’e giren CHP ve HDP durumu iyi kavrayamadıkları için Meclis’i çalıştıramamış, “fiili başkanlığın” sürmesine göz yumulmuş, bir anlamda meydan boşaltılmıştır.
***
Hayır, yalnızca 7 Haziran öncesine dönülmedi; durum daha ağırdır. 7 Haziran öncesindeki vekil üstünlüğünü yeniden elde eden iktidar partisi şimdi kendini daha güçlü hissetmektedir. Ne ekonomik, ne iç ve dış politik sorunlar, koşullar onun güçlü olduğunu gösteriyor ama var olduğuna inandığı güç, onu çılgınca işler yapmaya, hukuku daha kolay çiğnemeye, yasaları kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamaya yöneltecektir. Seçim öncesi olup bitenler bu partinin insan hayatı dahil hiçbir konuyu kendine dert etmediğini gösterdi. Daha açık yazabiliriz artık; ufukta İslamcı bir faşizm denemesi var.
***
Bu durumun, her açıdan önem taşıyan, bize “neden kaybettik” diye ağlamamak gerektiğini hatırlatan bir gerekçesi var. Bu, iktidarın kimyasını bozan, 7 Haziran’da telaşla, panikle iktidarını yanlış politikalarla korumaya çabalamasına yol açan Gezi Direnişi ya da isterseniz isyanıdır. İktidar partisi bu isyanı önemsedi; yenilgiye uğratmak için elinden geleni yaptı. Bu korkusunun 7 Haziran’dan sonra daha da pekiştiğini; solun, Hazirancıların ise seçim sonuçlarını gereğinden fazla rahatlatıcı bulduklarını söylemeli.
İktidar partisi 8 Haziran’dan itibaren stratejisini kökten değiştirdi.
***
Değiştirdi ve bu strateji değişikliğinin bedelinin ağır sonuçlarına, katliamlara, yüzlerce cinayete yol açmasına hiç aldırmadı. Katı, şoven bir milliyetçi güç olarak ortaya çıktı. Bunun doğal sonucu milliyetçi oyların sözden eyleme kayması oldu. Bu strateji artık yalnızca seçimleri kazanmak için değil, bundan sonra sürdürmek için de iktidar partisinin kalıcı programıdır. Bu stratejinin HDP’yi güç durumda bırakmayı bir politika olarak benimsemiş PKK tarafından da, nesnel ya da öznel ne derseniz, desteklendiğini söylemezsek analizimiz topallayacaktır.
***
Artık “seçimi kaybettik, yine yenildik” sızlanmalarını, teslim olanların, döne döne başı dönenlerin, kaçıp gidenlerin hikâyelerini bir yana bırakmak gerekiyor. Kaybedilen bir şey yoktur; yalnızca koşullar ağırlaşmıştır ve neyse ki önümüzde bizi bir kere daha kendi dar kalıplarına hapsedecek, anlamsız tartışmalara sürükleyecek bir seçim yoktur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti