Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Devlet Dersinden Sıfır Aldılar

13 Nisan 2014 Pazar

Devlet katında kavga sürüyor. Halk şimdilik bu kavganın dışındadır; seçimlerle birlikte onun artık dışarda olduğu varsayılıyor. Herhangi bir siyasi özneye bir şekilde dahil olarak da olsa kavganın seyircisi konumunun dışına çıkması istenmiyor. Bu durum halkı sürekli bir şantajın mağduru haline getiriyor.
Karşı karşıya olduğumuz şantaj, “Hizmet mi istiyorsun, peki, al sana hizmet ama benim zorbalığıma, memleketi, devleti istediğim gibi yönetmeme ses çıkarmayacaksın, itiraz etmeyeceksin” şeklindedir. Üstelik hizmetin nasıl bir hizmet olduğunu tartışmak ya da “Öyle değil de şöyle bir hizmet istiyorum, örneğin çevreyi talan etmeyen, ağacı ormanı kesmeyen, kaynakları kurutmayan türünden olsun” deme hakkımız da yok.
Geniş kitlelerin sorgusuz sualsiz taraftarlığının azıcık sarsılsa da sürüyor olmasının iktidarda “evet, artık devlet tümüyle bana aittir ve ben istediğimi yapabilecek, devleti istediğim gibi yönetebilecek güce sahibim” düşüncesini güçlendirdiği ortada. Peki, ama iktidar gerçekten her şeye hâkim olabilmiş midir?
Öyle olmadığı anlaşılıyor.

***

Uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı, birlikte iş kotardığı ortağı sahneyi terk etmemekte direniyor. Aynı zamanda bir siyasi güç tarafından bu şekilde ele geçirilmiş olmayı, varoluşu uzun yıllara dayalı bir teori ve pratik tarafından biçimlenmiş devlet de kabullenemiyor. Buna kapitalist sistemin siyasete itirazı da denebilir. Bu itirazın içeride ve dışarıda kendine müttefik aradığı ve bunu saklamadan, gizlemeden yaptığı da bellidir. Sistem bu şekilde bir sahiplenmeyi kendi kurallarına uygun bulmadığını göstermekte kararlı. İktidardaki parti bu itirazı eski ortağının marifeti sanıyor ve fena halde yanılıyor. Şaşkındır, öfkelidir; bu nedenle her türden itirazı Cemaat’e bağlamaktan başka bir fikir geliştiremiyor.
Şaşkınlıklarının temel nedeni devlet konusunda bilgi sahibi olmamaları ve öğrenmeye istek duymamalarıdır.

***

Anayasa Mahkemesi’nin son kararları bu kapsamda değerlendirilebilir. Sistem kendisini beceriksiz bir yöneticiden mümkünse kurtarmak, kurtaramıyorsa bu başı bulutlara değmiş, ayakları yerden kesilmiş yöneticiyi her türlü yöntemi kullanarak eğitmek istiyor. Eğitecektir.
Bu arada halkın işe karışması ise hiç iyi olmayacaktır; bu nedenle de itirazların başka türlü anlaşılmasının önüne geçebilmek için devlet aklı, her yolu deneyecektir. Ama halkın bu olup bitenleri başka türlü anlamasının önünde teorik olarak da pratik hiçbir engel yoktur.
Öyle yapmalı, bu olupbiteni başka türlü anlamalıyız biz.

***

Gezi’de nasıl anlamışsak öyle anlamalıyız. Anayasa Mahkemesi Başkanı bir Twitter hesabı olmadığını, yani bir Twitter’cı olmadığını söyleyebilir, biz ise yasağın kalkmasını düşünce özgürlüğünün küçük bir zaferi diye anlamakta özgürüz. Anayasa Mahkemesi’nin yürütmenin, yani devleti ele geçirdiğini düşünen iktidar partisinin yargıya tasallutunu bir şekilde frenleyen kararını da biz başka türlü anlayabilir, yorumlayabiliriz. Sistem iktidar partisine “kuralları yazılı demokrasiye uymak zorundasın” dediğinde, “Evet, ama o yalnızca kurallardan ibaret değil, bir de işin sınıflar ve kültür boyutu var; yasaması, yürütmesi, yargısıyla devlet olarak siz o işin çok uzaklarındasınız” deme hakkını kendimizde bulabiliriz.
İktidar partisi bu gidişle devlet dersinden sıfır alacak. Belki de bütünleme sınavları için kendisine bir “dershane” arayacak. Biz ise Gezi Parkı’nda devlet kitabının yeniden yazılması için neler yapılması gerektiğini, olmadı müfredattan çıkartılması konusunu tartışıyor olacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları