Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dayanışmanın Önemi

02 Kasım 2015 Pazartesi

Medyaya saldırıda yeni bir aşamadayız artık. Bizim gazete yine tehdit altında. İstanbul Merkezi, Ankara ve İzmir temsilcilikleri IŞİD bombacılarının cebinde bulunan adresler nedeniyle ablukalı korumaya alındı. Yani yine tıpkı Charlie Hebdo yayını nedeniyle uğradığımız saldırılarda olduğu gibi. Ankara’da 105 canımızı alan IŞİD canilerinin cebinde Cumhuriyet gazetesinin adreslerinin çıkması aslında doğaldır. Ama saptamak, kayda geçirmek de gerekir. Son zamanlarda medyaya yönelen saldırıların nereye kadar gidebileceğini göstermesi bakımından da bir uç noktadır.
Geçen hafta bazı TV kanallarının ve gazetelerin de hukuk dışı bir şekilde ekranlarının karartıldığı, kapatıldığı, yayın politikalarının tam tersi yönde yayın yapacak şekilde ve polis zoruyla el değiştiğine de tanık olduğumuz bir hafta oldu. Yasallık görüntüsü bu işin kayyumlar eliyle yapılmasıdır. Ama herkes de biliyor ki atanan kayyumlar hem yetkileri bakımından çizginin dışına çıkmışlardır, hem de medya kuruluşlarına kayyum atanmasını gerektirecek bir durum ortada yoktur. Bu kapatma, el koyma kararlarının “Cemaat’le mücadele” kılıfı altında yapılması da yapılan hukuk dışı işe haklılık kazandırmıyor. Yapılan “işin” hem bu “mücadelenin” hukuk ve yasalar içinde yapılması gerektiği için hem de görüş ve düşünce açıklama hakkına sınır konulamayacağı için kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu arada hemen belirtelim; söz konusu gazete ve TV kanalları Gülen Cemaati ile yakınlığını inkâr etmeyen bir sermaye sahibine aittir. Söz konusu kişi 2002’den sonra hızla büyüyen, siyanürle altın arama faaliyetleri nedeniyle sivil toplum kuruluşları, çevreye önem veren aralarında Cumhuriyet’in de bulunduğu gazeteler tarafından sert şekilde eleştirilen bir işadamıdır. Ama bu durum gazete ve TV kanallarına el konulmasına sessiz kalmayı haklı kılmaz. Böyle bir gerekçenin arkasına sığınarak, kayyum atanmasını, gazetelere, TV kanallarına el konulmasını alkışlamak ya da kınamaktan kaçınmak doğru bir tutum değildir.
Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye bu türden hukuk ve yasadışılıklarla daha uzun süre uğraşacaktır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve onun temel bir ölçütü olan basın özgürlüğünün önündeki özellikle siyaset kanadından gelen engellerin temizlemesi zaman alacaktır. Bunun için de hem ulusal hem de uluslararası ölçekte dayanışmanın önemli olduğunun da altını çizelim. Geçen hafta bu açıdan önemli, anlamlı çıkışlara da tanıklık etti. Birincisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Konrad Adenauer Vakfı’nın düzenlediği Türkiye’de basın özgürlüğünü, medyanın karşılaştığı zorlukları ele alan iki günlük toplantıydı. İkincisi dünyanın önemli gazetecilik meslek örgütlerinin ve etkin gazetelerinin imzasıyla Cumhurbaşkanı’na gönderilen mektuptu. TGC ile KAV’ın düzenlediği toplantı medyanın durumunu açık bir şekilde gözler önüne serdi. Alman meslektaşlarımız durumun vahametini, dayanışmanın önemini anladıklarını vurgulayarak belirttiler. Uluslararası örgütlerin, etkin gazetelerin mektubu ise Cumhurbaşkanı’nın, “Onlar kendi ülkeleriyle ilgilensinler” yanıtıyla karşılaştı. Besbelli ki Türkiye’yi yönetenler küreselleşmeyi yalnızca sermayenin küreselleşmesi olarak anlıyorlar ya da böyle anlamak işlerine geliyor. Ama öyle değildir. Yüzyıllardır halklar arasında da, emekçiler arasında da uluslararası- enternasyonal bir dayanışma hep oldu olmayı da sürdürecektir. Küreselleşme denilen ve hiç de yeni olmayan durum bu dayanışmanın daha da artırılmasını gerektirmiştir. O nedenle de “onlar kendi işlerine baksınlar” yaklaşımı doğru ve etkili olabilecek bir tutum değildir.
Zor günlerdeyiz ve zor günler kolayca geçip gidecek değildir. Çaba göstermek, yılmadan yıkılmadan uğraşmak gerekecektir.

Söküğünü dikemeyen terzi mi olur
Sayın Cerrahoğlu, 24 Ekim 2015 tarihli köşenizi okumaya başlamışken ara verip yazıyorum. Çünkü yazının başından başlayarak yazım kurallarına aykırı sözcük bölünmesi var. Gerisini okuyunca göreceğim. Böyle bir hata yapmayacak kadar dil bilgisi kurallarını bildiğinizden eminim. Ama yayımlandıktan sonra köşenizi okuduğunuzdan kuşkuluyum. Sadece sizin değil tüm Cumhuriyet köşe yazarlarının, yöneticiler de dahil gazete basıldıktan sonra gazeteyi okuduklarını sanmıyorum. Eğer aksi olsaydı gerekli önlemler alınır, bu tür ve daha birçok yazım hatası bunca zamandır yapılmazdı. Bizde yanlış bir hoşgörü içeren bir atasözü vardır: terzi kendi söküğünü dikemez diye. Bence kendi söküğünü dikemeyenden terzi olamaz! Kendini düzeltemeyen kurum ve kuruluşlar da ülke için geçerli çözümler üretemezler.
Saygılarımla... Dr. Tekin Özertem
Sevgili Okur Temsilcisi... Sana Tekin Özertem isimli okurumuzun bugünkü yazıma ilişkin tepkisini gönderdim. Okur, gazete baskısındaki yazıdaki hatalı “imlaya” haklı olarak dikkat çekiyor. Satır sonundaki kelimeler, öylesine rastgele, tamamen yanlış yerlerden bölünmüş. Sanıyorum yazıyı sıkıştırmak için böyle yapmışlar. İnternet baskısında bir sorun yok. Elinin altında bugünkü gazete varsa ve de ilk satırlara göz atarsan, ne demek istediğimi anlayacaksın. Her halükârda bilgin olsun istedim. Sevgiler...
Nilgün Cerrahoğlu

Neden yer vermediniz?
Merhabalar... Sayın Güray Öz, Okur Temsilcisi köşesinden okurlara şöyle seslenmektedir: “Okurlarımızın eleştiri, öneri ve dileklerini aşağıdaki iletişim bilgilerini kullanarak bize iletmelerinden mutluluk duyacağız.” 12.10.2015 tarihinde “Turuva Atı” başlıklı bir ileti göndermiştim. İki haftadır okur köşesinde çıkmadı. Anladım ki benim iletimden pek mutluluk duyulmamış. Değerlendirmemi görmüş olmanız bile benim için yeterlidir. Saygılarımla, iyi çalışmalar... Nusret Pınarbaşı
Okur Temsilcisi’nin notu: Okurlarımızdan gelen eleştiri öneri ve dilekleri büyük bir mutlulukla alıyorum. Gerekli servislere iletiyorum. Genel ve sık yinelenen hatalarla ilgili kimi iletileri ise bu sütunlarda diğer okurlara duyuruyorum.
Okurumuz da hak verecektir, gelen tüm iletilerin yayımlanması mümkün değil. Hepsini yayımlamaya kalksaydım Yazıişleri’nin bana iki tam sayfadan daha fazla yer ayırması gerekirdi.

Balkabağı ve Hıristiyanlık
27 Ekim Salı günkü gazetenizin 6. sayfasındaki “Duvar Yazıları” köşesinde, “Hilafet Sarayı’nda Hıristiyan simgesi balkabağının işi ne?” başlıklı yazınız dikkatimi çekti. Balkabağı, Amerika kökenli olmasına rağmen Hıristiyanlığı temsil etmez, zira balkabağının yetiştiği yerde önce Kızılderililer vardı... Cadılar Bayramı/Halloween denilen bayramın da ben Anadolu kökenli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda bir de yazı yazdım: http://www.ayfertuzcuunsal. com/2014/11/ karakancoloz-ve-halloween. html Yazıyı okursanız, İzmir taraflarında cadının kabakla işbirliğini de görürsünüz. Bir geleneğin, âdetin veya ritüelin milliyeti, dini olabilir mi? Hele, bizim gibi medeniyetler beşiği Anadolu insanları için kültür öğeleri din olarak ayrıştırılabilir mi? Saygılarımla... Bu arada; çok güzel bir gazete çıkarıyorsunuz, keyifle okuyorum, ellerinize sağlık. Ayfer Tuzcu Ünsal

Yalnız okumak değil dinlemek de isteriz
Merhaba, Cumhuriyet gazetemizin internet sitesindeki ‘Tüm Yazarlar’ sayfası ile ilgili 3 önerim var: a) Yazarlarımızın o sayfada ad ve soyadı alfabetik sırasına göre sıralanması, b) Gazete eklerindeki köşe yazarlarının da bu sayfaya eklenmesi, c) Köşe yazarlarının yazılarını ve belki tüm haberleri bir uygulama ile dinleyerek okuma olanağının yaratılması; bu göremeyen okurlar ve/veya araba kullanırken okuyamadığı için dinlemek isteyen okurlar için uygun, yararlı olabilir. Saygılarımla... Bora Sarı

Tıklama sayısı artsın diye mi?
Sitenizde bir habere girdiğimde haberin tümünü okumak istiyorum ama sizin kimi haberlerinizde birçok sayfayı daha tıklamam gerekiyor. Doğrusu bunu yapan başka haber siteleri de var ama hepsi okuyucu için sıkıcı ve yorucu. Bu nedenle de o sitelerden yavaş yavaş uzaklaşıyorum. Cumhuriyet gazetesini hem desteklemek hem de güvendiğim için takip etmek istiyorum ama özellikle acelem de olduğu zaman bu yönlendirmeler çekilmez oluyor. Teşekkürler... Behiç Ergin

Pazar yazılarınız harika
Her sabah kapımı açtığımda bana gülümser Cumhuriyet. Özellikle pazar yazılarını çok seviyorum. Dünyanın dört bir tarafından oranın gündelik yaşamı ile ilgili yazıları bir yazarın gözünden okumak çok ilginç. Yazarın fotoğrafını da eklerseniz iyi olur. Kimin yazdığını da görelim, öyle değil mi. İyi çalışmalar dileklerimle...
Mustafa Uzunlu  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları