Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Dayanışma Büyüyor
Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına itirazlar 7. ve 8. sulh ceza hâkimlikleri tarafından reddedildi. Tutuklulukların devamını haklı gösterecek gerekçeler kaçma şüphesi ve / ya da delillerin karartılması olabilirdi. Her ikisinin de söz konusu olmamasına karşın tutuklulukta ısrar edilmesi Türkiye’de de dünyada da geniş tepkiyle karşılanıyor. Cumhuriyet’te, az sayıda gazetede, TV kanalında görüyor, okuyorsunuz. Medyanın kendini hükümete sadakatle bağlamış kesimi ise gözlerini kapatmış ya da haksızlığa destek olma yolunu seçmiş durumdadır. O kadar ki Başbakan’ın “tutuksuz yargılanmalıydılar” sözü bile bu kesim için haber değeri taşımıyor. Zaten bu kesim için haber değeri olan gelişmeler bir anlam ifade etmiyor çünkü onlar için haberin, haberciliğin bir değeri yok. Ama gerçekleri görmemekte ısrar etseniz de şu gökyüzü altında olup bitenler yitip gitmiyor. Görmek isteyenlere ulaşabiliyoruz, sosyal medya kimi sakıncalar içerse de gerçeklerin hızla, yaygın bir şekilde geniş kesimlere ulaşmasını sağlıyor. Gerçekleri yazan gazetelerin haberleri sosyal medyada yankılanıyor, haber gerçekleri arayan, halkın haber alma hakkını ciddiye alanlara, savunanlara ulaşıyor.
Can ve Erdem, haberi savundukları için şimdilik Silivri Tutukevi’ndeler; ama Silivri yakın tarihimizin ibretlik bir tutukevidir; orada geçmişte hukuksuz bir şekilde tutulanlar sonunda serbest kaldılar. Onları tutuklayan savcıların, hâkimlerin kimileri ise tutuklama nedeni olacak kaçma şüphesini gerçeğe çevirerek ortadan yok oldular. Can ve Erdem başları dik bir şekilde haberi her koşulda savunan gerçek gazeteciler olarak oradan çıkacaklar. Buna inanıyoruz ve bunun için dayanışmayı daha da yükselteceğiz.
Yanlışlarda ısrarın anlamı olabilir mi?
Okur Temsilcisi’nin görevi yapılan hatalara dikkat çekmek, okurlardan bu yönde gelen uyarıları yazıişleri yöneticilerine, internet sitesi sorumlularına iletmek. Ama kuşkusuz okurların da Okur Temsilcisi’nin de dileği, bu uyarıların dikkate alınması makul haklı bir gerekçe yoksa uygulanmasıdır. Ama pek de öyle olmuyor. Son günlerde Cemaat yanlısı şirketlere ve medya şirketlerine el konulması ile gündeme gelen “kayyım” konusu bunlardan birisi ve yanlışta ısrarın tipik örneği olarak önümüzde duruyor. Değerli arkadaşlar, haberlerde yazılarda örneğin en son “Duvar Yazıları” köşesinde kullandığınız “kayyum” sözcüğü yanlıştır. Türk Dil Kurumu sözlüklerinde kayyım ve kayyum aynı anlamda birleştirilmişse de 12 Eylül öncesi sözlüklerde ve imla kılavuzlarında kayyım tercih edilmiştir. Farklı anlamların aynı sözcükte birleştirilmesi dili zenginleştirmez yoksullaştırır. Kayyum Allah’ın sıfatlarından birisidir. Kayyım ise hukuki bir terimdir; bir şirkete usulsüzlüğü saptanan ya da soruşturulan yöneticiler yerine atanan kişilere verilen addır. Neden yanlışta ısrar edildiğini ben de okurlar da anlamakta zorlanıyoruz.
Bir ikinci örnek, sanırım haber ajanslarının haberlerini irdelemeden aktarmaktan kaynaklanıyor, Suriye’deki çatışmaları anlatırken, “Rejim güçleri bilmem ne tepesini ele geçirdi” türünden anlatımların kullanılmasıdır. Bildiğim kadarıyla Suriye hâlâ ülke topraklarını cihatçıların ağır bastığı isyancılara karşı koruyan egemen bir devlettir ve orada “rejim güçlerinden” söz etmek haberi bir parça manipüle etmek anlamına gelir. Belki farklı bir görüşü savunan bir yazar, bir yorumcu bu türden ifadeleri kullanabilir ama habercilerin, haberlerin devletleri ortadan kaldırabileceğini sanmıyorum. Bir okurumuzdan gelen bugün okuyacağınız ileti de benzer bir duruma dikkat çekiyor. Umuyorum arkadaşlarımız yanlışlarda ısrar etmeyecek ya da bizi doğru bildiğimizin “yanlış” olduğu konusunda ikna edeceklerdir.
Mülteci mi, kaçak mı?
Gazetenizi ilgi ve beğeniyle takip eden bir okur ve aynı zamanda iletişim alanında çalışmakta olan bir akademisyen olarak, internet sitenizde 2 Aralık tarihli yayımlanmış bir haberdeki ifade dikkatimi çekti. “Parayı görünce düğmeye basıldı” başlıklı bu haberde, Avrupa’ya geçmek isteyen mültecilerin maruz kaldığı olumsuz müdahaleler aktarılıyor. Haberin dili genel olarak mültecilerin deneyimlerine eleştirel ve empatik yaklaşabilecek bir üslupla kurgulanmışken, bir noktada mültecileri tarif ederken “kaçak” ifadesinin kullanılmasının sorunlu olduğunu düşünüyorum. “Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi sahillerinde 250 kişilik jandarma ekibinin eşzamanlı gerçekleştirdiği operasyonda 1500’e yakın kaçak yakalandı” şeklinde bir cümle, mültecileri kriminalize eden bir anlam oluştururken, okurların da olaya mağdur olan mültecilerin açısından bakmasını engelliyor. Bahsettiğim haberin linki şu şekilde: http://www.cumhuriyet. com.tr/haber/turkiye/439281parayı_gorünce_ dugmeye_basildi.html
Yine benzer haberlerde “kaçaklar” veya “kaçak göçmenler” gibi ifadelerin kullanımının, savaşın ve militarizmin olumsuz sonuçlarından kaynaklanan bir insanlık trajedisine maruz kalan bireylerin travmalarını normalleştiren ve onları kriminalize eden bir söylem inşa ettiğini düşünüyor ve bu ifadelerden kaçınılması gerektiği yönündeki kanımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Saygılarımla...
Dr. Alparslan Nas Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Aboneye haksızlık olmuyor mu?
Gazetenizin mali sıkıntıda olduğuna dair bir haberi dün okuduğumda tereddüt etmeden abone oldum. Her hafta sonu 2 gün basılı gazetenizi zaten almaktayım.
Daha önce de, benzer durumda abone olmuş ve 2 sene aboneliğimi devam ettirmiştim. Bu kez abone olduğumda, önceki abonelik döneminde olmayan yeni bir şart ile karşılaştım: “Abonelik sürenizde kullanmak üzere, aşağıda seçeceğiniz adet kadar PDF sayfa/kupüre ek ücret ödeyerek sahip olabilirsiniz.” Daha önceki abonelik süresinde böyle bir sınırlama yoktu ve benim gibi sıradan okuyucular bazı haber veya makaleleri saklamak veya paylaşmak üzere sayfaları bedel ödemeden pdf olarak indirebilmekteydiler. Bu ek zorlama tedbiri belki ilave bir gelir kaynağı olarak düşündünüz. Bu düşüncenizin doğru olmadığını, sadık okuyucularınızı gazetenizden soğutmadan başka bir şeye hizmet etmeyeceğini ifade etmek isterim. Önerim şudur: Lütfen tüm abonelerinize sayfa indirme imkânını bedelsiz olarak tanıyın, ve bunu kampanyanızın bir parçası yapın. Etkisinin ne kadar olacağını bilemem, ama olumlu olacağını tahmin ediyorum. Saygılarımla...H. Bayram Durmuş
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!