Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çatırdayan İşbirliği

29 Kasım 2013 Cuma

İşler karışınca gerçekler daha bir görünür hale gelir. Çünkü işleri karıştıranların elleri ayakları çarşafa dolanmaya başlar. Son zamanlarda ortaya çıkan ve her yoldan yaygınlaştırıldığı anlaşılan fişleme, izleme, gözleme derin devlet işlerinin epeyce uzun bir süredir yapıldığını hepimiz biliyor ama kanıtlamakta zorlanıyorduk. Artık zorlanmıyoruz; dinleyenler, izleyenler, gözleyenler kendileri itiraf ediyor, hatta birbirlerini ihbar ediyorlar. Bizim İlhan Taşcı’nın dünkü Cumhuriyet’te yayımlanan “İstihbarat - yargıç işbirliği çatırdadı” haberi bu durumu pek ayrıntılı bir biçimde anlatıyordu. Özeti, 12 Eylül referandumu ile hayat bulmuş HSYK’nin, kimin dinlendiğini, dinleneceğini sormadan “dinleyebilirsiniz” izni veren yargıçları korumaya alması ve fakat dinlemekte ısrarlı istihbaratçıları “işte suçlu bunlardır” diye savcılıklara ihbar etmesidir. Bu özetin bir de arka fonu vardır ki, son günlerde pek heyecanlı bir şekilde izlediğimiz “dershane” kavgalarının dershaneden öte bir anlam taşıdığını anlatır bize.

***

Şimdi bu kavgadan, “erkimiz, börkümüz zarara girer mi” kaygısıyla telaşa kapılan, ziyadesiyle mustarip olan kalem erbabı, kavgayı tahlil eden, “taraf” olmayan, “ah vah” etmeyen solculara, halktan kişilere, Gezicilere, zamanın pek üçkâğıtçı ruhunun hışmına uğramış olanlara, “Ne oldu, neden birdenbire Gülenci kesildiniz” gibisinden takaza etmeye niyetleniyorlar. Aslı astarı yoktur. Solcular, Geziciler bu durumu evvel eski bildiklerinden hiç ama hiç şaşırmadılar. Şaşıranlar, “Ne oldu, eyvah, ihale üstümüze mi kalır, bavulu ne yapacağız şimdi” telaşında olanlardır. Öyle ya, ne olacak şimdi elbirliği ile doldurulup özel yetkili savcılıklara teslim edilen bavullar?
Bir şey olmaz.
Zaten mesleği bavulculuk üzerine kurulu olanların şimdi bavulu başka malzeme ile doldurmaya ve ilgili yerlere iletmeye çabaladıklarını, kimilerinin de bel altı hazırlıklarını piyasaya sürmeye niyetlendiklerini ibretle seyretmekteyiz. İbretle ama üzüntüyle değil. Üzüldüğümüz tek konu memleketin kimlere kaldığı, daha ne kadar onların elinde sürüneceği konusudur. Bir de “bu durumun fırsat yaratacağı” yanlış kanısıyla yanlış işlere niyetlenenlerin, yanlış hesaplar peşine düşenlerin olabileceği derdindeyiz; o tedirgin ediyor bizi. Bunun dışında bir kaygımız yoktur. Geçmişte elbirliği, işbirliği ile laik cumhuriyeti, din devletine çevirme büyük planını maharetle yürütenler, şimdi şu ünlü “müsteşarı mahkemeye çekme” hikâyesi ve “dershane” meselesi ile gizlenemez hale gelen erki paylaşma kavgasında kıran kırana birbirine girmişse, neden kaygılanalım, neden tedirgin olalım ki, olmuyoruz.

***

Ama dehşetengiz bir “şiddet ve celalle” birbirine saldıranların bu arada işlerini ihmal etmedikleri; fişlemeyi, izlemeyi, gözlemeyi sürdürdükleri de ortada; asıl hasımlarını unutmuyorlar. Kavgaları geçicidir, eğer erkten düşmezlerse Gezicidir, Alevidir, solcudur, komünisttir, Kemalisttir diye deftere yazmayı ve derin kulakların, keskin gözlerin hedefi yapmayı sürdüreceklerdir. Bavulcuların demokrat pozuna bürünmeleri de kimseyi yanıltmasın, tek adamın hışmına uğrama korkusuyla cephe genişletme telaşıdır onları böyle söyleten.
Bizse çatırdayan işbirliklerinin gerçeklerin ortaya çıkmasına vesile olmasından pek hoşnuduz. Devamını diliyoruz. Halk artık gerçekleri bilsin, öğrensin istiyoruz. Hafızamız körelmesin, nisyan ile malûl olmasın da diyoruz bu arada. Ataların dediği gibi bunların “kırk yıllık Kani” olduklarını unutup el veren olursa, kollarını kollamalarını salık veriyoruz onlara da.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları