Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çandar’ın ‘Özeleştirisi’

17 Nisan 2016 Pazar

Geçen kırk yılın önemli gazetecilerinden olduğu için bu “özeleştiri”nin de ilgi çekmesi, üzerinde tartışılması doğaldır. Beğenenleri, beğenmeyenleri olması da öyle. Çünkü nihayet her ne kadar liberaller bir örgüt değillerse de birbirleriyle iyi anlaşan, ortak “doğrular” ve siyasetler geliştiren, siyasete önemli ölçüde yön vermiş bir gruptu; bu nedenle önde gelen bir liberalin “özeleştirisi” de önem kazanıyor.
Benim ilk aklıma gelense ortada bir özeleştirinin bulunmadığıdır.

***

Cengiz Çandar’ın söyledikleri, bugünkü sosyo politik duruma ilişkin, örneğin “faşizme doğru gidiliyor” gibi doğru saptamalarından yola çıkılarak “eh öyleyse geçmişteki yanlışlarını, siyasi tutumunu da eleştiriyordur herhalde” diye yorumlandı. Hazal Özvarış’ın usta işi söyleşisinin “işte nihayet Cengiz Çandar da özeleştiri yaptı” diye değerlendirilmesine yol açtı.

***

Ortada bir özeleştiri yoktur. Çandar geçmişteki siyasi tutumuyla ilgili ufak tefek rötuşlar dışında herhangi bir düzeltme gereksinimi duymuyor. Tam tersine o zamanki yaklaşımlarının haklılığının maddi temelleri olduğunu göstermeye, onları tahkim etmeye çalışıyor. Olumsuz sonuçlara yol açmasına karşın “yetmez ama evet” politikasının haklı, doğru olduğunu savunuyor. Ergenekon - Balyoz davalarında da, bu davaların genel siyasi hedefini tartışmak yerine hiçbir siyasi anlamı olmayan “kurular - yaşlar” retoriğine sığınarak liberallerin hep yaptığı gibi kendini kenara çekmeyi seçiyor.

***

Bu davaların önemi, yargılananlara yönelen haksızlıklar ya da gerçekten darbe girişimi olup olmadığı tartışmasından kaynaklanmaz. Davaların siyasi önemi sonuçları bakımından Türkiye’yi nereden nereye getirdiği meselesi ile ilgilidir. Bugün Türkiye’de bir faşizm tehlikesinden söz ediyorsanız, durumu “askeri vesayetin kırılması” ile açıklamanız zordur. Çünkü bu davalar böyle bir sonuç doğurmamıştır. Tam tersine safraların, davaların teknik uygulayıcılarının tasfiyesi ile birlikte sivil vesayet, militer bir destekle kendini güçlendirmiştir.

***

Çandar’ın siyasi hayatında kendisinin de anlattığı gibi keskin dönemeçler var. Hiç kimse de ona neden böyle yaptın deme hakkına sahip değil. “Proleter Devrimci Aydınlık” Maoculuğundan Filistin’de gerillalığa, oradan Talabani dostluğuna, Turgut Özal danışmanlığına, Erdoğan savunuculuğuna ve şimdi de “gidiş faşizme doğru” “öngörüsüne” ulaşmada özeleştiri aramak abestir. Anladığım kadarıyla bu söyleşiyi önemli bulanlar, ona özeleştiri anlamı yükleyenler “geçmişteki yanlışlar temizlendi işte, daha ne istiyorsunuz” demek, Çandar’a sahip çıkmak istiyorlar.

***

Ona sahip çıkmak istiyorsanız, böyle bir gerekçe aramanıza gerek yoktur. En iyisi insanları oldukları gibi görmektir. Ama Çandar’a bir eleştiri yöneltmek, onun burnu büyüklükten kurtulmasına yardımcı olmak da gerekiyor: 2002 yılından, hatta öncesinden başlayarak çok sayıda gazeteci, aydın, entelektüel gidişin nereye doğru olduğunu açıklıkla, gerçekçi, kanıtlara, verilere dayanan analizlerle, politik değerlendirmelerle göstermişlerdi. Çandar’ın onları görmediği, görmek istemediği anlaşılıyor.
“Neden görmedin” diyecek değiliz; görebilseydi, görebilselerdi hayatın kısa zamanda reddettiği ama o günlerde liberallere gerekli olan “tutarlılık” mümkün olmayacaktı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları