Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Burjuvalar ve Edebiyatçılar

06 Mart 2016 Pazar

Vicdan sahibi isyankâr bir yazar olarak bildiğim, muhafazakâr dünyayı iyi tanıyan Levent Gültekin’in Diken sitesinde yayımlanan, zenginlere öfkesini, hayal kırıklığını dile getirdiği yazısını severek, gülerek okudum. Gülerek okudum çünkü tek tek zenginler konumuz dışı ama onların sınıfına kızmak anlamsızdır. O sınıfla savaşmak gerekir.

***

Levent Bey zenginlerin bir sınıf olduğu nu, sınıfsal içgüdülerinin ne kadar sağlam olduğunu bilmiyor olabilir mi? Kârları azaldığında, işçiler harekete geçtiğinde sıkıyönetimleri nasıl çağırdıklarını, beğenmedikleri siyasetçileri çarşaf çarşaf ilanlarla ve tabii o ilanların arkasındaki yöntemlerle nasıl yıktıklarını unutmuştur belki de. Zenginlerin demokrat olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Tek ve değişmez ilkeleri sistemi her ne şekilde olursa olsun korumaktır. Kim koruyor kolluyorsa onlarla iş görür burjuva sınıfı.

***

Haklarını yemeyelim; resim biriktirir, edebiyatla sanatla ilgilenir, vakıflar kurar, vergiden düşerler. Durum sıkıştığında da “demokrasiyi” sizden bizden iyi savunur, “geçiş dönemi” taleplerini dile getirmeyi ihmal etmezler. “Bu memleketin insanı değil misiniz siz” diye soruyor Levent Bey; hayır onların memleketi başkadır. Gülerek okudum Levent Bey’in yazısını. Bir yazı ancak bu kadar iyi niyetli olabilir. Cehenneme giden yoldaki taşlar gibi.

***

Kızılmaması gereken bir kesim daha var. Herkes konuşabilir, yanılabilir, hata yapabilir, yanlış ata oynayabilir, doğruları saklayabilir, işine geldiği gibi söylenebilir. Ama edebiyatçıları, sanatçıları ayıracaksınız. Onların yanlışlarını sorgulamak doğru olmaz. Sanat erbabını, edebiyatçıları ahkâm kesenlerden, bizlerden ayırıyorum, iltimas geçiyorum onlara; yanlış yapma, aklına estiği, bildiği gibi konuşma hakları var onların.

***

Siyaset bilimciyi, akademisyeni, uzmanı, gazeteciyi siyasetçinin ta kendisini affedemeyiz. Onlar da bizi affetmez zaten. Yanılabiliriz; teoriler yolu tıkayabilir, veriler yoldan çıkarabilir ama o affetmeyen tartışmanın içinde kendimizi düzeltme şansımız var bizim. Edebiyatçının, şairin, sanatçının yoktur. Ne diyeceğini bilemez o. Şaşkın olur; romanlarının, hikâyelerinin kahramanları gibidir, şiirlerindeki delibozuk, başına buyruk sözcükler ona da bulaşır.

***

Siyasetin hayatla sınanan pratiği onlara göre değildir. Hayal dünyasının kahramanlarıdır onlar. Yüksekten bakabilirler. Bir ruh yüküyle oraya buraya imza atarlar, akıp giden acılı hayatın dışında kalmak istemezler. Baskıya zulme karşı çıkmak, doğruda durmak isterler. Çoğu zaman doğrunun durduğu yer pek karmaşık gelir. Onlar da yüzlerine gözlerine bulaştırırlar. Ama iyilikle yaparlar bunu.

***

Rahat bırakın onları, bırakın yanılsınlar! Dayanamayıp kendileri yazacaklardır zaten. Ölmeye Yatmak’tan söz etmiş, Fikrimin İnce Gülü’nü yazmış, “Evet, demiştim, şimdi pişmanım, beni Osman kandırdı” diyene kızılır mı?
Edebiyatçı kategorisine girmez ama bir de Yalçın Küçük’e kızılmaz.
“Neden kızılmaz?” diye sormayın, nedeni yoktur.

                              
NOT: Zaman gazetesine kayyum atanması üzerine söylenecek çok şey var. O çok şey yarını bekleyecek. Ama şimdiden şu kadarını söyleyelim: Darbenin nereye yöneldiğine, görünür gerekçesine değil, nereden geldiğine ve gerçek amacına odaklanmak daha doğru olmaz mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları