Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir Gergedan Hikâyesi

30 Mart 2014 Pazar

Kırık, kırgın bir kalple yokuşu çıkan yaşlı bir gergedan hayal edin. Zor olduğunu biliyorum ama yine de deneyin hayal etmeyi. Ya da derin bir sessizliğin kum tanelerini esir aldığı bir çöl düşünün. Hiç ses olmasın. Hiç kimse konuşmasın. Hiçliğin bile sesi çıkmasın o rüzgârın, fırtınanın terk ettiği çölde. Yüzünde yaşadığı bütün yılların, bütün zamanların izi olan bir derviş, usulca size hayatın sırrını anlatırken, siz gittikçe kararan gökyüzünün üstünüzü bir yorgan gibi örttüğünü, dervişin sırrının aynı zamanda dünyanın sırrı olduğunu fark edin.
Hikâye böyle bir çölü, böyle bir dervişi ve onu dinleyen derisi gittikçe kalınlaşan genç adamın, genç bir gergedanın hayallerini anlatır.
Şöyleydi:

***

Çölde, yüksekçe bir tepede, mutsuzluğun gölgesinin mor bir hayal gibi her yeri sardığı gecenin ayazında, yıldızların cam gibi parladığı o soğuk gecede, sırların yazılı olduğu sayfaları yavaş yavaş çeviren derviş sözünü bitirdi. Onu sessizce dinleyen genç adam, genç gergedan içinde delice esen bir rüzgârla, ürpertiler içinde karanlığa karıştı.
Derisi zamanla kalınlaşacaktı ve geride bıraktığı bütün acılar gibi zamanla unutacaktı kendine acı veren ne varsa ve her gün biraz daha kalınlaşacaktı derisi.
Yeni bir hayal usul usul içinde büyüyecekti.
Zaten dervişin söylediği de buydu.

***

Kırışık yüzüyle gecenin içinde esrik bir yeniyetme gibi gülümseyen, o kadar yaşın altında gözlerindeki gençliği, o parıltıyı, ışığı nasıl yitirmediği bir mucizeye benzeyen derviş, genç gergedana şunları söylemişti:
“Yeni bir gül senin derdin besbelli. Kuruttuğun bütün güller gibi sana ölüm getiren bir gül. Arada bir umudunu yitiriyorsun. Yenildiğin her kavgada umudun da tükeniyor gibi geliyor sana. Ama iyidir bu, iyidir hayat, iyidir seni kendin olmaya doğru uçuran her şey. İyidir sakladığın bütün sevdaları sana bir bir gösteren sırrı aynanın.”

***

Sonra bütün gece tekrarlayarak dolaştı genç gergedan çölde, kum tepelerinin arasında, dervişin her kelimesinde bir hikmet bulduğu sözlerini. “İyidir bu, iyidir hayal, iyidir beni kendim olmaya doğru uçuran her şey, iyidir sakladığım bütün sevdaları bir bir yazan, yazanı belli olmayan kitap. İyidir yaşadığımız bütün zamanlar, iyidir beni yavaş yavaş öldüren her şey. Kuruttuğum bütün güller gibi kuruyan yeni güller de iyidir. Hepsini acıyla sevdim, hepsini derin bir aşkla, hepsinin yüzümde izleri... Cehennemin dibine gitsin, cehennemde yansın umutsuz başlayan her şey. Hayaldir gerçeğin aynasında kendini gösteren kırmızı güller. Geçip giden zaman içinde bilmezsiniz ne kadar gerçektiler.”

***

Nasıl büyük bir böbürlenmeyle, nasıl büyük bir gururla dolmuştu ki içi, sabahı zor etti. Dönmek, ruhunu, bedenini hep kemirmiş, tüketmiş olan kavgaya yeniden dönmek için sabırsızlanıyordu. “Bir kitap yetmez bana” diye haykırdığını herkes duydu. “Bir kitap yetmez bana, bir kelime kadar derin içimin kuyusu. Gümüşü ve altını, siyahı ve kırmızıyı, menekşeyi ve gülü hiçbir kitap anlatamaz tek başına; gölgemi ve beni kim yazacak beyaz kâğıtlara” diye yazdı geride bıraktığı veda kâğıdına. Derin ırmakların diplerine inecek, çöllerin tozunu savuracak, uçuşan sözlerin cehenneminde ne hikmetler var diye bakacaktı.
Yeniden başlayacaktı her şey.
Sonra uçağa binip evine döndü. Her şeye yeniden başladı.
Şehirde de her şey yeniden başlamıştı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları