Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir Başka Açıdan Weimar

01 Kasım 2015 Pazar

Oktar Türel’in çok farklı, olağanüstü çalışmasından (Uzun XIX Yüzyılda Orta Avrupa Yordam Kitap) aktarıyorum: “Kapitalist birikim ve özellikle 1990’lı yıllar ve sonrasındaki demokratikleşme, kentin kültür ve sanat hayatına da canlılık kazandırdı. Bu tablonun tamamlayıcı öğesi, İstanbul’da uzun süredir yaşamakta olan gazeteci yazar Claire Berlinski’nin deyimiyle İstanbul’un giderek bir ‘Weimar Kenti’ne dönüşmüş olmasıdır.” (s. 79)

*** 

Weimar’ı duyduğunuzda hemen çağrışımlar sökün eder, tehlikeli metaforların alacakaranlığında üşümeye başlarız. Çünkü Weimar denilince Weimar Cumhuriyeti ve kaçınılmaz olarak sonraki karanlık dönemin işaretleri, korkuları, aymazlıkları, teslimiyeti akla gelir. Yine Oktar Hoca’dan aktaralım: “Weimar kentinde yaşayanlar her türlü sürprize açık, kırılgan bir toplumsal ortamın kalıcı olamayacağını, ekonomik ve siyasal hayatın er geç krize sürükleneceği algısına sahipti...”
(s. 79)

*** 

Burada duruyoruz ve üşümemeye çalışıyoruz. Sırtımıza kalın bir şeyler giymeliyiz. Peki, kimi aydınlardaki “derin ve içten” olduğunu düşünmek istediğim “kendine gelişin” sürekliliği de derdimiz olmalı mı? Aynı çalışmada liberallerle ilgili genel değerlendirmenin çıkış noktası şöyleydi: “XX. ve XIX yüzyılların liberalleri iktidarda kalabilmek veya iktidarı paylaşabilmek için (XIX yüzyıl liberallerinin esin kaynağı olan) Aydınlanma geleneğinden uzaklaşmaya ve sermaye tahakkümünün ortak paydasında, gerici ve tutucu akımlarla uzlaşıya açık bir tutum sergilemişlerdir.” (s. 75)

*** 

Bunun kapitalizmin ideolojik formu olarak liberalizmin sık sık nüksedecek bir karakteri olduğu ortadadır. Biz de de böyle oldu. Kendi yakın tarihimizden aktaralım. Aktaralım ki, durumu kişilerden bağımsızlaştırabilelim; işin sınıfsal karakterine bakabilelim. Yine Oktar Hoca’dan: “19502002 döneminde iktidarın asli öğesi olan liberal akım 2002’den sonra (yakın geçmişteki açık ya da örtülü ortağı) siyasal İslamcı hareket çevresinde marjinalleşmiştir.” (s. 75)

*** 

Şimdilerde kendilerini liberal olarak tanımlayan kimi aydınların siyasetin karmaşası içinde tutum değiştirmelerine özellikle soldan kimi itirazlar, öfkeli açıklamalar geliyor. Bu açıklamaların temelinde bir tür intikamcılık demeyelim ama geçmişin hesabını sorma, liberal aydınları olup bitenlerden kimi zaman ideolojik ama bazen de pratik olarak sorumlu tutma eğilimi yatıyor. Haklıdırlar aslında ama İslamcı siyasetle bağlarını koparan aydınları eleştirirken sınıfsal bakış açısını yitirmeye yol açabilecek bir kapıyı da aralıyor bu yaklaşım. Nihayet tek tek aydınlardan söz ediyoruz, liberalizmin karakter değiştirmesinden, kapitalizmin ideolojik ve siyasi formu olmaktan vazgeçmesinden değil.

*** 

Sorun başka bir yerde ve biz ancak orada üşümekten kurtulabiliriz. Bizim derdimiz, liberal aydınların geçmişte, belki gelecekte de İslamcılarla hem de “özgürlük” yanılsaması içinde kurdukları ya yeniden kurma ihtimali içeren açık işbirliği değildir. Bizim sorunumuz, derdimiz; “kitlesel eylemlerin açığa çıkardığı enerjiden siyasal mücadelede nasıl yararlanabileceğimizdir.” Bu herkes için, politik tutumlarını değiştirdiklerini söyleyen liberaller için de bir tür turnusol kâğıdıdır.
Ama sol için ondan ötedir, yaşamsaldır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları