Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bilim Okuldan Kovulurken

31 Ağustos 2014 Pazar

Yalanların en iyi söylenebileceği, etkisini uzun süre koruyabileceği alan kavramlar alanıdır. Bu alanda en çok işe yarayan, her ne kadar suç zamana yüklense de insan hafızasının unutma, unutabilme yetenekleridir. Gerçek, insanın genellikle kendine yonttuğu, kendisi için bir güzellemeye çevirdiği hafıza oyunlarının içinde yeni bir “gerçeğe” dönüşüverir. Kavramlarla oynadığınızda, onları zenginleştirmek yerine, içlerini boşaltıp kendinizce doldurduğunuzda işinize yarayacak elverişli yeni bir “dizgeye”, yeni bir “paradigmaya” da kavuşmuş olursunuz.

***

Öte yandan kavramlar da güçlerini var olan dünyanın somut halinin soyutlanması olarak gerçeklerden aldıkları için, iktidar sahiplerine, statüko koruyucularına direnirler. Onları sahneden silip atmak o kadar da kolay değildir. Kavramlarla oynayan, onların içini boşaltanlar ya da yeni kavramlar icat edenler değiştirdikleri açının yolu saptırdığını ve insanoğlunu gerçekliğe giden yoldan ayırdığını söyleyenlere işte bu nedenle çok kızarlar.
Kendi çıkarlarına uymayan, hizmet etmeyen kavramları el çabukluğu ile devre dışı bırakma çabalarında hızlı hareket etmelerinin nedeni de budur. Bu nedenle yangından mal kaçırır gibi hareket ederler. Seçim, arkasından hızla kongre, arkasından hızla hükümet, arada boşluk bırakmama koşturması, kendi içlerinde bile olsa muhalefet kırıntılarının hızla tasfiyesi bundandır.

***

Çünkü yapmak istedikleri, geriye doğru mümkün olduğunca hızla ilerlemektir. Böylelikle olası bir direnişin örgütlenmesine kapıları kapattıklarını düşünürler. Yeni Cumhurbaşkanı’nın Atatürk sonrasını silerek kendisini “ikinci” ilan etmesinin nedeni de budur. Ama bunu yapabilmek için Kurtuluş ve Kuruluş’la oynamak, onları icat edilmiş “yeni” kavramlarla tarif etmek gerekir. Burada kuşkusuz referans din olmalıdır. Zamana ve bilime direnebilen başlıca ideoloji, her ne kadar binlerce farklı yorumla ve kendini sürekli değişen öz ve biçimlerle üretse de, dindir.

***

O zaman “dindar bir Kemalizm”, “dualarla açılan bir Meclis” hiç değilse geçici bir zaman için işe yaramaz mı? Aydınlanmacı, “en hakiki mürşidin ilim olduğunu” ilan eden, en büyük savaşını bağnazlıkla vermiş, 1789 ile öğrenmiş, 1917 ile dostluk kurmuş, emperyalizmle savaşan devrimci unutturulmalıdır. 12 Eylül paşalarının denediği ve pekâlâ başardıkları gibi, hatta onların yaptıklarından daha iyisi yapılabilir. Bunun için cehaletin kurumsallaştırılmasından daha iyi yol olabilir mi? “Dindar” ve insandaki iyilik damarları, IŞİD’e özendiklerini ilan edenlerce devre dışı bırakılabildiği ölçüde “kindar” bir nesil neden yetiştirilemesin ki?

***

Çağdaş dünya ve bilim, hangi noktaya yükselmiş olursa olsun henüz insanlığın çoğunun malı haline gelemedi. Bu da cahil bırakma hakkını kendilerinde görenlere iktidarlarını bunun üzerine kurma çabasında olanlara umut veriyor. Toplum “din eğitimi isteğe bağlı olmalı” tartışmasını unutup, imam hatip okullarında okuma zorunluluğuna boyun eğer hale gelmedi mi? Bu okullarla birlikte bilimsel düşünceye temel hazırlık, eğitim alanından büyük ölçüde tasfiye edilmiş olmayacak mı?

***

İktidar bilimin kavramları yerine dinin, bu dayanıklı ideolojinin kavramlarını dayatıyor; inanç alanı ile yetinmiyor, eğitime, siyasete, hayatın her alanına uyulması zorunlu kurallar, düşünceyi prangalayan kavramlar olarak taşıyor. Bu dayatmayla savaşmanın yolu kitlesel eğitimdir; pratiktir. Pratiğin devrimci özü de bilimin kavramlarına dayanıyor olmasından gelir. Okullarını dogmalara kaptıranlar için çıkış yolu sokaktır. İnsanlar en iyi eğitimi hayatın içinde yani sokakta alırlar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları