Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Beyaz Türklerin Gafleti Üzerine

19 Şubat 2014 Çarşamba

Otoriter yönetimleri savunmanın bin bir yolu var. Şu günlerde hepsi bir bir deneniyor. En revaçta olanı, “tek parti iktidarlarının engel tanımadan iş yapmaktaki maharetlerini” övmektir. Gerçekten de öyle; engel tanımıyorlar. Sandıktan “yetkiyi” aldıktan sonrası “iş”tir. Yol yap, yolsuzluk yap, AVM yap, HES yap, kentlerin canına oku, yeşili kov gökdelen yap; engel olmaya çalışanı nasıl olsa “büyümeyi engellemeye çalışmakla” suçlar, “gayri safi milli hasıla düşmanı” ilan edersin. “Büyüdük mü, büyüdükse bize bir şey düşmedi mi” diye soran safdillere de güler geçersin. “İstikrarın simgesi” tek parti iktidarı böyle bir şeydir.

***

“Sandık her şeydir” sloganının işe yaramadığı durumlar da var. “Sandıktan çıkanın hukukla imtihanı” sloganı karşısında tek particilerin, hukuku da kendilerine uydurmaya çalışmaları, “bu kez olmadı yeniden” diye kendi yaptıklarını bozup yeniden yapmaları, itirazların arttığı zamanlarda sıklıkla başvurdukları yöntemdir.
Birlikte iş tuttukları elemanların harcanması, hukuksuzlukta paralelken, paylaşmada çapraz olmaları, “destan yazanların” bu kez “tayin terfi” makasına tabi tutulmaları böyle zamanların işidir.
Demokrat Parti zamanında pek moda olan, benim babam gibi devlet memurlarının sürgün edilmeleri, “Vatan Cephesi”ne girmemekte direnenlerin; radyoda isimlerinin okunmasına itiraz edenlerin oradan oraya turistik geziye yollanmaları, şimdi bakıyorum da pek ilkelmiş. Toplu sürgün nereden baksanız daha bir modern duruyor. Hatta paralel olanların garantili bir şekilde iki üç kere halledilmeleri de şimdiki modern yöntemin bir inceliği olarak karşımıza çıkıyor.

***

Yalnız bir önemli sakınca var ki, tek parti iktidarının bu sakıncayı gidermesi pek mümkün görünmüyor. Yıllarca birlikte iş tuttuğun takımı tasfiye etmeye niyetlenmişsen, tasfiye ettiklerinin deposunda ne var ne yok iyice bileceksin. Bak şimdi torbadan turp üstüne turp çıkıyor. Hatta iddia odur ki büyüğü de hâlâ heybedeymiş. Sen, “ne gam, ben heybenin ağzını büzerim” diyorsun da bak işte yanıldığın ortada. Hukuksuz işlerinde ortaklık ettiğin, destek çıktığın, savcılık yaptığın zamanlarda pek sık kullandığın alışkanlık, o senin eski ortağında berdevam.
Kısacası sen o torbanın, heybenin ağzını büzemezsin. İstediğin kadar torba yasa çıkar, yasadışı olan, senin torbalı yasanı dinlemez, bildiğini okur; turp üstüne turp çıkarır heybesinden.

***

İşte tek parti muktedirleri eskiden böyle durumlarda “uzun bıçaklar gecesi”nin karanlığına sığınır, eski dostlarını bir şekilde halletme yöntemlerine başvurur, işleri biten ortaklarını bire kadar kırarlardı. Sen öyle yapamazsın; hem devir o devir değil, sana haksızlık olur, hem de ortak kırılacak gibi durmuyor; sen bile bilemiyorsun kaç kişidir, neyle meşguldür, “abisi, ablası” kim, “imamı” nerededir?
Yine de senin bu eski ortakla mücadele bahanesiyle memleketi yeniden “dizayn etme” çaban her türlü takdire şayandır! Biz henüz tam ayılamadık. “Şu ortağı bir halledeyim, aslında maksadım demokrasi” masalını yutmaya hazır olan “yetmez ama evetçi kuş” sayısında artış gözle görülür hale geldi. “E ne yapsın bu çeteyi halletmek için elbette böyle yasalara ihtiyaç var” diye kırıtanların sayısı arttı. Değiştirilen yasaların “kişiye özel, yalnızca Cemaat için” olduğunu zanneden, “bana dokunmayan bin yaşasın” saflığında olanların sokaklarda avare dolaştığını gördükçe, “meheldir” diyesim geliyor, ama zorbalığın altında gittikçe ümüğü sıkılan halkın ne suçu var? Ben de mi “halkı tan eyleyeyim”, ben de mi sanki kendim halkın parçası değil, her şeyi bilenlerden biri gibiymiş gibi davranayım?
“Beyaz Türk” müyüm ben yahu!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları