Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Baskı Meşrulaştırılamaz

17 Şubat 2014 Pazartesi

Geçen hafta medya tarihi açısından önemli bir haftaydı. Arşive kaydedilmiş ama unutulmaya, “hafızayı beşer”in “nisyan” yeteneğine terk edilmiş kimi gerçeklerin iktidardaki iç koalisyonun çatlamasıyla ortaya dökülmesi belki de şans sayılmalıdır. Bugünlerde medyada sorumlu görevlerde bulunmuş kişilerin yaşadıklarını kendi açılarından da olsa yazmaları, TV programlarında anlatmaları pek çok gerçeğin ortaya çıkmasına yol açtı. Ortaya çıkanlar medya dünyasının bilmediği şeyler değildi ama her nedense derin bir sessizlik içinde geçiştiriliyordu. İktidarın baskısının bu kez yetkili ağızlardan itiraf edilmesi, eğer bundan sonrası için egemenlere, güç sahiplerine direnme eğilimini güçlendirecekse çok yararlı olacaktır.
Gerçeklerin birbiri peşi sıra ortaya çıktığı, iktidarın medyayı yönetme, yönlendirme çabalarının inkâr edilmez bir şekilde sergilendiği günlerde baskıyı meşrulaştırma girişimlerinin gazetecilik etiğini, ahlakını hiçe sayan yandaşlar eliyle savunulduğunu, baskının doğal olduğunun medya dünyasına kabul ettirilmeye çalışıldığını kaydetmekte de yarar var.

Çevre haberlerine daha fazla ilgi 
Merhaba, bir İstanbullu olarak kurak ve aşırı ılık bir kış geçirmekten üzüntü duyuyorum. Her ne kadar ısınma problemi olan aileler için bu bir avantaj da olsa, mevsimlerin normal düzenlerinin dışına çıkması ve yeterli yağış olmaması bu üzüntümün en büyük nedenidir. Hatırladığım kadarıyla 1994 yerel seçimlerinden önce de büyük bir kuraklık olmuş ve milyonlarca insan şehirlerde susuzluktan kıvranmıştık! Gazetenizde bu kuraklığın ve mevsim ortalamalarının dışına çıkmanın nedenleri ve boyutları hakkında yeterli bilgi bulamıyorum (yoksa ben mi atlıyorum?). Örneğin yağış miktarındaki azalma ve ortalama hava sıcaklığı artışı yalnızca belli bölgelerimizde midir, yoksa tüm yurtta mıdır? Yalnızca bizim ülkemizi mi etkilemiştir, yoksa çevre ülkelerini de, örneğin Balkanlar, Kafkasya, diğer Akdeniz ülkeleri ve Avrupa’yı da etkilemiş midir? Küresel ısınma gerçeğinin hepimiz farkındayız ama bu olgu her zaman kuraklık demek değildir. Aksine, özellikle deniz suyu sıcaklığının artışıyla beraber daha çok fırtına ve şiddetli yağış olması beklenir. Nitekim ABD ve İngiltere’de böyle olduğunu okuyoruz. O halde bizde devam eden anormal hava olaylarının bilimsel nedenleri nelerdir? Bu konularda okuyucularınızı aydınlatırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden teşekkürler. Kemal Bahçekapılı  

Okurlardan kısa kısa
Bu iddia doğru değil 
7 Şubat 2014 Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji ekinin sonundaki “Sanatın Dinsel İşlevi Üzerine” adlı makale “Dinsiz ve sanatsız yaşam olmamıştır ve olmayacaktır” cümlesiyle bitmektedir. Bilimsel yaklaşımdan, evrim kavramından uzak böyle bir iddia, bu örnek yayın organında nasıl yer aldı? Saygılarımla. Necat Özgür 
‘Neden olan’ olumsuz vurgudur 
Geçen hafta manşette yer alan haberinizin metnindeki “Kasasında KALMASINA NEDEN OLAN” cümlesi; “... kasasında KALMASINI SAĞLAYAN ...” şeklinde yazılmalıydı. Maalesef günümüz gazete ve TV’lerinde hatalara çok sık rastlıyoruz. Editörlerin yükü çok mu fazla? İyi çalışmalar. Hamdi Erdem
‘Asist’e gerek yok 

7 Şubat günü en üstte yer alan asist sözcüğü uygun düşmemiş. Assisteyardım gören, yardım alan demektir. Hazır bulunma, devam, seyirci, dinleyici, yardım esirgememek, sigorta gibi anlamları da vardır. Lütfen Türkçemizi güzel kullanalım. Türkçesi varken Doğu ya da Batı dillerinden sözcüklere gerek yok. Saygılarımla. Prof. Dr. Emrullah Güney

David Robinson yanılıyor 
C. Chaplin sinemacı idi, ama aynı zamanda müzikçi idi de, ve de yazar. Evet, Chaplin bir yazardı da. Cumhuriyet gazetesinin 06.02.2014 günlü nüshasında “Kültür Servisi” çıkışlı yazısında belirtildiği gibi, Chaplin’in “tek romanı” gün ışığına çıkmıyor, bunu uzun süredir Chaplin’in biyografi yazarı David Robinson da söylese bu böyle değil. 1954 yılında Çağlayan Yayınları’nda Sahne Işıkları olarak Türkçe yayımlanmış hali elimin altında. Kitabı 1981 yılında bir sahaftan (belki de bir kaldırımda) aldım. Okudum diyemem, çünkü yine Chaplin’in çektiği (yaptığı / hem yönetip hem oynadığı) Limelight’ı seyretmiştim. Film bizde Chaplin ile özdeşleştirilmiş filmdir. Oysa Chaplin özellikle sessiz sinema döneminde asıl başeserlerini vermiştir. Hatta -karıştıranlar olabilir- City Lights (1931) filminde ilk kez sesi kullanmaya başlaması, bu filmin bir özelliğidir ama, bu film sinema dünyasında Limelight’tan daha itibarlıdır. Limelight’a (1952) da kaynaklık eden Footlights romanı pek çok kişi tarafından bilinmeyebilir (çok şükür ben onlardan değilim) ama yeni bulunmuş bir roman da değildir. Yukarıda da yazdığım gibi, kitap bizde 1954 yılında Çağlayan Yayınları tarafından basılıp yayımlanmıştır. Kitap Reşat Nuri Güntekin’in Gizli El romanı ile birlikte önlü arkalı yayımlanmıştır. (Sahne Işıkları kitabı bittikten sonra başlamaz Gizli El, romanı ters çevirmek ve arkasında yeni bir kapak ile, Gizli El’in kapağı ile karşılaşmak garip bir durum değildir. İmdi, bu kitabın yeni bulunduğunu, kitabın, İtalya’da eski filmlerin restorasyonunu yapan Cineteca di Bologna Enstitüsü tarafından yayımlanarak, önümüzdeki ay Londra’da piyasaya çıkarılacağını okumak, kitabın 1954 yılında ülkemizdeki yayımlanmış basımını elimde tutarken -bana- biraz garip geldi. Sinema ile ilgili kişiler Charlie Chaplin’i bilmiyorlarsa bu bir ayıptır; biliyorlarsa da Limelight’ın bir romandan (hem de Chaplin’in bir romanından) kaynaklandığını bilmiyorlarsa bu bir kayıptır, bunu dahi biliyorlarsa, bu kitabın 1954 yılında (sonra ikinci bir basımı daha yapılmış) ülkemizde basılmış ve yayımlanmış olduğunu da öğrensinler. Orhan Ünser  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları