Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Avrupa’nın Sıkıntılı Seçimi

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarının Birlik ülkelerinde hayal kırıklığı yarattığı söyleniyor. Öyledir; bazen beklediğiniz, bildiğiniz sonuçlar sizde hayal kırıklığı yaratabilir. Avrupa’nın liderleri bu sonuçları neredeyse milimi milimine biliyorlardı. O nedenle belki üzüldüler ama şaşırmadılar. Tesellileri AP’de hâlâ çoğunluğu ellerinde tutuyor olmalarıdır. Çoğunluk hâlâ onlardaysa üzülmek niye?
Seçim sonuçlarının derin anlamı ürkütüyor onları.
İki seçimdir aynı uyarıyı alıyorlar. İki seçimdir Avrupalı seçmenler sandığa gitmiyor. Oy verme oranı yüzde 50’yi bir türlü geçemiyor. İşte budur al takke ver külah “Avrupa Birleşik Devletleri” oluşturmaya çabalayan liderleri ürküten.
Olmuyor işte.

***

Neden olmuyor peki?
Şu bizim de her seçimden sonra sorduğumuz o tuhaf soruyu soralım; sandığa gitmeyen Avrupalı seçmenin mesajı ne? Avrupalı seçmen, “Ben bu işe inanmıyorum arkadaş” diyor. Birlik mirlik hikâye; bizimkilerin torba yasa yapması gibi “onu da alalım bunu da alalım” derken, gelişmişlik düzeylerini eşitleme niyet ve çabası ters tepti. Haklıdırlar. Ulusal paraların yerine konulan Avrupa parası da haksızlığın daniskası oldu. Hepsinden önemlisi ulusları birleştirelim derken farklı sınıf ve tabakaları sermaye cenderesine sokup bir “sermaye piyasası demokrasisi” uydurdular ki, eşyanın tabiatına aykırı bir ucubedir.
Yaptıkları yapıştırdıkları, başına “sermaye piyasası değişmez düzendir” diye yazmaya utanmadıkları anayasa oylamasında Parlamento seçimlerinden de daha kötüydü sonuçlar. Halklar pek çok ülkede “hayır” dedi. AB’nin cingöz liderleri çareyi halka sormaktan vazgeçmekte, alavere dalavere yöntemlerinde buldular.
Ondandır işte Avrupa’nın sandığa gitmemekteki ısrarı.
Öyleyse koşa koşa seçime giden ve oylarını artıranlar kimler?
Gerçekte oyları artmış değildir. Seçime katılma oranı yüzde kırklarda kalınca Parlamento’da daha fazla temsil hakkı elde edenler sağdan ve soldan Avrupa Birliği hayaline inanmayan, dahası karşı çıkanlardır.

***

Peki, ama bize ne bu seçimlerden? Neden kafa yoruyoruz ki?
Avrupa’nın sistemi garantiye almış, sola kapıları kilit üstüne kilit vurarak kapattıkları için içleri rahat muktedirlerinin Türkiye gibi bir dertleri yok; biliyoruz. Türkiye’nin biricik muktedirinin de AB diye bir derdi yok, onu da biliyoruz. İttifak “fevkaladenin fevkindedir” yani; oturup anlaşsalar bu kadar olmaz.
Bu durum umudunu AB’ye bağlamış, bu nedenle AKP’nin otoriter rejime doğru gidişini bile görmezden gelmiş, dahası demokrasiye gidiş sanmış arkadaşları üzüyor ama ne yapalım ki gerçek bu.

***

Uluslar arasındaki çıkar çatışmalarının “tarihin sonu”yla birlikte geçip gittiğine inananların, son zamanlardaki tehlikeli ısınmayı gördükçe “Yahu ne oldu, şu komünistler tepelenince sermaye düzeni ‘tarihin sonu’yla birlikte ebedi barışa kavuşmamış mıydı, bütün kabahat şu pis komünistlerde değil miydi, hani sınıf mınıf kalmamıştı, hani ulan nerede bu cennet?” demeleri pek eğlencelidir. “Battık, Marx’ın Kapital’ini tersten yazalım, belki kurtarırız” diyen Piketty gibileri de şaşkınlığa neşe katıyor doğrusunu isterseniz.
Bizim durumumuz da pek iyi değildir aslında. Uluslar arasında çatışma tehlikesinin artması, egemenlerin yeniden paylaşma hırsı korkutucudur. Halkların itirazı ise her zamanki gibi zorlu yollarda. Yine de “yanılmışız, unuttuklarımızı hatırlamanın zamanıdır” diyenlerin sayısı arttıkça, en azından Avrupa Parlamentosu’na girmiş AB karşıtı Yunanlı bir komünist kadar mutlu oluyoruz.
Olmayalım mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları