Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Antik Yunan’dan Haziran’a

07 Kasım 2014 Cuma

Sınıf mücadelelerinin tarihi bir anlamda insanın tarihidir. Bu bugüne kadar bitmek tükenmek bilmeyen savaşın, sömürü ve onun koruyucusu kollayıcısı devlet sönümlenmeden tamamen ortadan kalkmayacağını söylüyoruz. Tarih insanların bugüne kadar devletsiz yaşayamadıklarını gösterdi. Devletin farklı biçimleri altında sömürü düzeninin sürekliliğinin hep korunduğunu, tarihin ana çizgisinin böyle geliştiğini de biliyoruz. Peki bu neden böyle oldu ya da oluyor? Tarihteki bir iki örnek dışında sömürü ve emperyal sömürü düzenini ortadan kaldırmaya niyetli başarı hikâyemiz yoktur. O hikâyelerin de hem içeriden hem dışarıdan saldırılarla sona erdiğini, geriye biricik ve yaralı bir örnek olarak Küba’nın kaldığı da günümüzün gerçeğidir.

***

Peki artık biz sömürü düzenlerinin ve onların koruyucusu devlet biçimlerinden; “demokrasi” ve diktatörlüklerden kurtulamayacak mıyız? Halimizin yürüyerek hac yolunu tutan mümin karıncaya benzediği besbelli. Olsun. Olsun da bu iş yalnız imanla olacak iş değildir. İnsanlığın tarihin başlangıcından bu yana kendini sürekli yineleyen ve yenileyen sömürü düzeninden kurtulması için unutulan ve ortadan kalktığı varsayılan teoriye geri dönme zamanıdır. Şimdi bu teorinin sürekli takipçisi olduğunu söyleyenlerin “yahu arkadaş sen ne diyorsun, kim unutmuş, kim peşini bırakmış” dediğini duyar gibiyim. Ben de tıpkı onlar gibi etrafıma bakıyor ve unutanları, teorinin, Marksizmin değersizleştiğini savunanları arıyorum.

***

Aslında onları bulmak kolay. Dar siyasete teslim oldukları, iltihak etmenin verimli kolaylığını seçtikleri için hemen belli olurlar. Solun yanlışı ise tartışmak yerine, kimi zaman büyük bir kibirle teoriyi savunduğunu sanması oldu. Güncel politikada farklı şeyler söyleyenlerle tartışmak, güncel politika ile ilgili görüşlerimizi sınamak, “Ne diyorlar” diye sormak doğru olmaz mıydı? Şimdi de bir şeyler anlatıyor, örneğin AKP’de Kemalist damar arıyorlar. Deniz Yıldırım’ın İleri Haber’de tartıştığı gibi tartışmak gerekmez mi? Ama konumuza, teorimize ve tarihe dönelim; tarih kendini hep yineliyor mu?

***

Yordam Yayınları’nın büyük bir cesaretle yayınları arasına kattığı Antik Yunan Dünyasında Sınıf Mücadeleleri adlı eser bir anlamda bunun kanıtıdır. Tarihçi Geoffrey Ernest Maurice de Ste. Croix’in eseri, ağırlıklı olarak eski Yunan ve Roma’da sınıflar, sınıf mücadeleleri ve devlet biçimleri ilişkisini anlatıyor. Daha da önemli bir iş yapıyor, Marksizmi devre dışı bıraktıklarını söyleyenlere bu teorinin ışığının yalnızca sanayi devrimi ve sonrasını değil ilk çağları da aydınlattığını gösteriyor.

***

Tekrarın tekrarına gelelim. Kitaba göz atarken Roma’da Augustus’un tartışmasız liderliğine giden yolu anlatan bölüm özellikle dikkatimi çekti. Augustus’un “Cumhuriyeti ıslah etme” iddiasıyla kurduğu sistem ve kimi tarihçilerin “devrim” diye tanımladığı “Principate”, hem kuruluşu hem de yöntemleri bakımından bana pek tanıdık geldi. Augustus, Roma hâkim sınıflarını mutlak iktidarına boyun eğmeye “ikna” ederken onlara, “barış”, “refah”, “mevki”, “himaye” ve “iktidar” vaat ediyor. Hepsini verecek ya da verdiğini söyleyecektir. İktidar hariç. Onu paylaşmayacak ve cumhuriyetten Principate’ye, “cumhuriyet biçimi altına gizlenmiş mutlak bir monarşiye” (Sf.470) geçecektir.

***

Bu geçiş sırasında ezilenlerin, sömürülenlerin hiç sesi çıkmadı mı? Ya da bu mücadeleler sırasında açık seçik bir tutum takınamadılar mı? Günümüzün de sorusu ve sorunudur. Ste. Croix eserinin 447. sayfasında şöyle diyor: “Baskı altındaki sınıflar kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için gereken yeterli tecrübe ve siyasi kapasiteye ulaşana kadar, genellikle kendilerini yönetenlerin safları arasından önderler bulmak zorunda kalırlar.”
Peki biz, deneyimin baskı altında hafızadan silinip gittiğini, siyasi kapasitenin ise çok uzaklarda olduğunu mu söyleyeceğiz. Toplumsal hafıza tazelenmiyor mu? Siyasi kapasite özellikle bu işe soyunan siyasetçilerin sorunu değil mi? Haziran Hareketi’nin programı budur diye umutlanalım mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları