Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adonis’e Şükran

06 Temmuz 2014 Pazar

Amerikan rüyası tökezledi artık. Zenginlik bitti. Avrupa çoktandır ölü. Doğu bütün parasını kültürsüzlüğe yatırdı. 11 Eylül’den, ikiz kulelere derin bir sırrı içinde taşıyan saldırıdan sonra milyarlarca dolarlık İslam sermayesi kendine yeni bir alan arıyordu ve buldu sonunda. Adonis bu gerçeği yalın cümlelerle anlatmış, “Bu paranın herhangi bir İslam ülkesinde kültür ve sanat alanında herhangi bir yatırım yaptığına, katkıda bulunduğuna tanık oluyor muyuz” diye sormuştu. Peki, nereye gidiyor bu sermaye, bu “kültürsüz para”?
Silaha gidiyor, boğaz kesen kimi yaratıklara, uçsuz bucaksız vahşete gidiyor.
Bu bir türlü tarihin tuhaf anaforundan kendini kurtaramayan bölgede gerçeğin, “çağın” kitabı böyle yazılıyor artık.

***

Amerika rüyasından uyanamıyor bir türlü.
Zafer kazandığını ilan ettiği “tarihin sonunu getirdiğini” duyurduğu günlerden bu yana işi bitiktir. Avrupa ise artık kolunu kıpırdatacak hali kalmayan bir ihtiyardır. Aklı fikri petrolü yitirmemektedir. Her türlü pazarlığa açık bir halklar pazarlayıcısıdır. Ve petrol kuyularından fışkıran para, koyu bir kana dönüşüyor. Banka dekontlarında görünmeyen bu sermaye terör örgütlerinin hesabına yatırılıyor.
Adonis bu gerçeği bütün yalınlığıyla anlatmış; “New York’a Mezar”* şiirinde uzun uzun resmetmişti. New York sokaklarında dolaşır, Walt Whitman’a söylenirken uzun uzun ve artık sonuna geldiği bilinen tarihi anlatıyordu. Bittiği ilan edilen tarihi değil, kanla bitirilen tarihi.
Şimdi “o para nereye gidiyor” sorusunun en açık ve kanlı yanıtını, Arap dünyasında birbirini izleyen, birbirini çoğaltan, bir irin gibi coğrafyaya yayılan örgütler, cemaatler sırıtarak ve gururla ifşa ediyorlar.

***

Bitti bitti, büyüttüğünüz ve önünü tıkadığınız için sonu gelen uygarlık bitti. Tükettiniz ve artık elinizde yeni hiçbir şey yoktur. New York’taki kadın heykeli, hani şu “bir elinde Özgürlük dedikleri kâğıt parçasını, Tarih dediğimiz kâğıt tomarını tutan, Adı dünya olan bir çocuğu boğan öteki eliyle”, işte o kadın, yıllardır sakladığı sırrını ele verdi; içi kurumuş bir kalıpmış meğer onun uygarlığı. Özgürlük heykeli parçalandı, öyle yazıyor Adonis: “Yeniden Doğu’dan esiyor rüzgâr, kökünden söküyor çadırları ve gökdelenleri”. Rüzgârda kara sakalları sallanan din bezirgânı, elinde kanlı petrol sermayesiyle satın aldığı en modern silahla, Scud füzesiyle bile dolaşıyor artık yakılıp talan edilmiş bir Suriye kasabasında, kanlı gözlerle bakıyor 3D bir televizyon ekranından.
Biz onu tanıyoruz zaten. Benzin bidonlarıyla Sivas sokaklarında yürüyor, “tahrik var” diye yakmaya gidiyordu memleketin geleceğini. Yaktı zaten ve biz o zamandan beri yalnızca ağlıyoruz. Elimizin altından kayıp gidiyor birikmiş ne varsa.

***

Adonis söylemişti, dinleyen olmadı.
Arap sokakları, ustaca çalınan devrimlerine artık ağlayamıyor bile. Yalnız kan, yalnız kan ve şimdi İstanbul’un karanlık köşelerinde ellerini ovuşturarak mırıldanıyor Sivas avukatları: “Zamanı geldi, zamanı geldi; teslim oldular, bizden başka umutları kalmadı yaşamak için. Bize döndüler, eski kitapları karıştırıyor, o kitapların içinde kendilerini rahatlatacak cümleler arıyorlar; buldukları harfler ve kelimeler bizim kelimelerimizden ve ürkütücü efsun tozumuzdan başka bir şey değildir. Çöle götüreceğiz onları. Bir vaha umuyorlar ama seraptır. Bize benzeyerek bizi yenebileceklerini düşünüyor bu meczuplar.” Böyle konuşuyor Ortadoğu kentlerini talan eden, Arap sokaklarından İstanbul varoşlarına sızan ticani.

***

Bizse bir kere daha yenilerek güç topluyoruz, lanet okuyarak kendi uygarlığını talan eden Amerikan zibidilerine, Avrupa’nın kurumuş, kadidi çıkmış burunlarından kıllar fışkıran ihtiyarlarına lanet okuyarak...
Karanlıkta karanlıkla savaşa hazırlanıyoruz.

                     
New York’a Mezar, Adonis; Çev: Özdemir İnce; Can yayınları  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları