Beşiktaş Kulübü tarihi bir dönemeçte. Geçmiş yönetimlerin büyük bir sorumsuzlukla batırdıkları mali yapı acil onarım istiyor. Ve Ahmet Nur Çebi yönetimi de bu gidişe bir son vermek vaadiyle iktidara geldi. Belki de Beşiktaş’ın en zor döneminde görev başındalar.

Başkanın sözlerinde samimi olduğuna da iyi niyetine de güvenim tam. Kendisiyle 2010 genel kurulunda Murat Aksu yönetim kurulu listesinde birlikte yer almıştık. Kader arkadaşlığı yapmıştık.

Bu zor dönemde göreve gelmek şanssızlık gibi gözükse de eğer işleri rayına sokarsa tarihe ismini büyük harflerle yazdıracak Çebi. Bu da her zamankine göre daha fazla bilgi, deneyim, vizyon, cesaret ve kararlılık gerektirecek bir sürece girmek demek. Yapılacak bir tek hata ya da yalpalama bile her şeyi bozabilir. Ayrıca taraftara bağış için çağrı yapıldığı, hatta Beşiktaşlı olmayanların bile gönüllerinden kopan meblağlarda kampanyaya katıldığı bir süreçte imkânları en iyi şekilde kullanmak, çarçur etmemek şart. Bu tek atışlık bir vuruş çünkü.

Tarihe geçmek var

Çebi Başkan başarırsa tarihe "Beşiktaş’ı kurtaran başkan" olarak geçecek. Ama başaramazsa son şansı da heba eden başkan olarak kendinden önceki iki başkanın yanına eklenecek. Hem de bunca sıkıntı, stres, uykusuz geceler yaşandıktan sonra. Yıllardır kulüplere çöreklenmiş anlayışların, ilişkilerin yok edilmesi çok zor. Arkamızda sayısız böylesi başarısız deney var. Baştan “öze dönüş, genç kadro, yeni isimler” gibisinden çok güzel laflar ediliyor ama iş icraata gelince köhnemiş yapıya teslim olunuyor.

Zor ama Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Avrupa kulüplerinde birçok yaşanmış örnek var. Batmışlar ama çok daha güçlü çıkmışlar o bataktan. Herkes Benfica’dan bahsediyor ama Benfica’nın bu işi nasıl başardığına bakmıyor, o süreci Türkiye’ye uygulama beceri ve kararlılığını gösteremiyor. Oysa başka yol yok.

Başkan da bağış kampanyası nedeniyle çıktığı TV kanallarında sürekli gelir-gider dengesizliğinden yakındı zaten. Bundan böyle yüksek rakamlı üstelik işe yaramaz oyunculardan uzak olacaklarını söyledi. Bu da genç, yetenekli, istikbali olan, maliyeti düşük futbolculara yönelmek demek. Öyle de şu sıralar medyada Beşiktaş’la adı anılan otuz yaşını aşmış ne olduğu belli futbolcu haberlerinden geçilmiyor.

Sergen Yalçın’ın sözleri

Sergen Yalçın futbolu çok anlayarak oynayan üstün bir yetenekti. Bu yüzden futbolcudan da anladığını düşünüyorum. Sergen Hoca da Beşiktaş’ın en zor zamanında takımın başına geçti. O da büyük bir sınavdan geçecek, tıpkı Beşiktaş yönetimi gibi. Zaten yorumcu iken eski başkanları ünlü ama anlamsız transferlere para saçmakla sert eleştirdiği sözleri hafızalarda. “Beşiktaş isimsiz gençlerle oynasın İnönü’yü her maç 30 bin 40 bin taraftar doldurur” deyişi de...

Şimdi artık icraat zamanı... Beşiktaş yönetiminin güzel sözleri hayata geçirme zamanı... Zaman durmuyor çünkü.