'Ölümsüzlük'

12 Ağustos 2015 Çarşamba

9 Ağustos 2015 sabahı erken bir saatte Fikret Otyam’ı (Fikret Baba deriz hep ona) kaybettiğimizi öğrendiğimde, 28 Şubat 2015’te Yaşar Kemal’in öldüğü gün hissettiklerimin aynısını hissettim.

Ölmez ki onlar. Ölümsüzdür bazı ruhlar.

Üzülmedim diyemeyeceğim. Ama onun hep bizimle kalacağını bildiğim için korkmadım “ölüm” kelimesinden.

Fikret Otyam, türküdür.

Anadolu’nun folklorudur.

Yazdıklarıyla, resimleriyle, fotoğrafları, anı notları ile folklorun ta kendisidir Otyam.

***

Aynı Yaşar Kemal usta gibi, Fikret Otyam da 90 yıl kadar yaşadı.

Bakın; uzun ömürler.

90 yıllık hayatlar.

Güzel ve “büyük yaşanmış” hayatlardı onlarınki.

Büyük nefeslerdi.

Topraktılar. Güneş doğdu battı, doğdu battı 30 küsur bin kere.

Düşünüyorum;

Onca hırpalanmaya, onca tartışmaya, onca hapis cezalarına, yılgılara, haksızlıklara, cezalara, onca mücadeleye rağmen eskimediler, aşktan vazgeçmediler, sevmek, düşünmek ve anlamaktan vazgeçmediler, Nâzım Abilerinin kardeşleriydiler, önümüzdeki ışık ve ses idiler, ruh idiler, erken ölmediler, ölüm yenemedi onları.

Yüzyıl insanlarıdır onlar.

Bütün bir yirminci yüzyılı anlatırlar.

***

Yaşar Kemal’in kaleminde destan olur Anadolu öykükeri. Ve fışkırır yayılır tüm dünyaya.

Kemal, Anadolu’yu anlattı insanlığa. Binboğalar Efsanesi’nde Çukurova sıcağını, Anadolu’daki insanlık dramını, çaresizliğin şiirini okuttu, şiir gibi aktı, nehir şiir oldu, şiir nehir oldu, 80 kadar edebiyat eseri ile yüzyıla damgasını vurdu Yaşar Kemal. İnsanlar anlar, teninde hisseder romanlarını, büyük ustalığını. Türkiye’nin en büyük romancısıydı.

***

Ve birkaç ay ardından Otyam da gitti;

Düşünüyorum; Otyam’ın sanatı ile dünya “Alevi” kelimesinin anlamını öğrenmiştir.

Resimler yaptı, fotoğraflar çekti, yazdı da yazdı, üretti, durmadan üretti, Anadolu’yu gezdi, insanların elinden tuttu, kültür merkezleri kurdu, elişi bile yaptı.

İnsanlar ile yaptı. İnsanlar için yaptı.

Sevgiyi, saygıyı, emeği anlatmıştır Otyam.

Kendisi de resimleri gibi bir “portre” idi.

Yüzündeki yaşanmışlığı, pozitif ruhu, hep gülümseyişi, hep umut taşıması, bitmeyen enerjisi, tekerlekli sandalyede geçirdiği son yıllarında bile kızlarla flört edişindeki çelebiliği...

***

Yıllar geçti Otyam hep kaldı...

Antalya’daki -AKP’nin Gürer Aykal ile bir olup elimizden aldığı- Piyano Festivalimizde de bir simgeydi Otyam. Çok kırıldı Gürer Aykal’ın bu egoist davranışına.

Kızdı belediye başkanının kişiliksizliğine.

Küçüklüğüne.

Küçüklüğe kızardı.

Egoizme kızardı.

***

Köylere giderdik, Fikret Baba yanımızdaydı.

Okullara gider çocuklara piyano çalardık, Fikret Baba yanımızdaydı.

Akşam yemeğinde rakı içerdik, Fikret Baba ile içerdik.

Ölümsüzdür Otyam. Dolayısıyla onunla olmaya devam edeceğiz yaşadığımız müddetçe.

Fikret Otyam yağlıboya portre 1.20/1.20

Fazıl Say Ağustos 2000 Aspendos konseri portresi.

Evimde asılı olan hediyesidir.

Ama asıl bir anımız daha var kasette onu da yayımlayacağım. Yıl 1981. Ankara. Fikret Otyam ve Mahzuni Şerif, Ahmet Say’ın evine gelmişler. Rakı masası. Ahmet Say’ın o zaman 11 yaşındaki oğlu ile koca Mahzuni Şerif, 25 dakika süren bir bağlama piyano düeti yapıyorlar bu eski kasette. Fikret Baba bizzat hediye etmişti bir konserimde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gideon Klein 28 Eylül 2016
Büyük çaresizlik 13 Ocak 2016

Günün Köşe Yazıları