Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye’nin getirildiği nokta

22 Eylül 2015 Salı

Hemen her gün askere, polise, sivil halka saldırılar. PKK terör örgütü başkaldırılara yelteniyor, toplu saldırılar, ölümler ortaya çıkıyor. TSK sık sık “içerde ve dışarda, savaş hali gibi, vurmak zorunda kalıyor”.
Basının en demokrat ve sağlam organlarına, tam anlamı ile kaba kuvvet saldırıları düzenleniyor.
Ekonominin en saygın holdinglerine baskınlar yapılıyor. Yabancı şirketler uzaklaşıyor.
Üniversitelerin bir ikisi hariç iki yüze yakın kısmı etkili olamıyor, seyretmek zorunda bırakılmış.
Bütün komşu ülkelerle büyük sorunlar yaratılmış. Türkiye Suriye ile savaş haline sokulmuş, Suriye birleşemeyecek biçimde parçalanmış; Suriye Kürdistanı Batı’nın PYD’ye desteği ile kurulma yoluna girmiş.
Ekonomik kriz kapıya gelmiş, ekonomi dünyanın en riskli ülkelerinden sayılıyor. İçerde halkın reel satın alma gücü gerilemiş, işsizlik çok yüksek düzeyde.
Ankara’nın da büyük hatası sonucu Suriye’den, iki milyon insan Türkiye’de yollara, meydanlara, parklara üşüşmek zorunda kalmış.
Bugün Türkiye’nin geldiği (getirildiği) manzara budur.
En büyük pay kuşkusuz AKP’nin ve onun başında bulunanlarındır.
Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere iki sivil darbe yapılmış ve ülkenin iç dinamikleri değiştirilmiştir.

Dincilik ve siyaset
Toplumun tersyüz edilmek istenmesinde “dincilik ve siyaset bütünleşmesi” vardır. Diğer bir deyişle dinin siyasete (ve siyasetin dine) alet edilebilmesi için demokrasinin, hukukun, ekonominin de tersyüz edilmesi gerekiyordu.
Bugün yaşanmakta olan ve sokaktaki insanın anlamakta zorlandığı olaylar, “tersyüz edilmenin sonuçlarıdır”.
Büyük çoğunluk demokrasi için, ahlak için, hukuk için, siyaset adamları (!) için, “Böyle bir şey nasıl olur” diye şaşkınlıkla soruyorlar.
Ergenekon, Balyoz kumpaslarının yapılması, her gün asker, polis ve sivillerin öldürülmesi, kalkışma girişimleri ve inanılmaz soygunlar için insanların kafaları karmakarışık.
Geçmişte silah gücünün, para (sermaye) gücünün yaptığını bu sefer din aracılığı ile dinciler yapmaya başlamışlar.
Silah ve sermayenin aksine, “öbür dünya ile bu dünya bir araya sokulunca”(!) El Kaide, Müslüman Kardeşler, IŞİD hattında olduğu gibi çok farklı ve düzeltilemeyen bir kaos ortamı doğmuş.
O nedenle bugün 200 dolayındaki ülkenin 57’sini oluşturan İslam ülkelerinin tamamı kaos içinde ve demokrasiyle yönetilemiyor.
1600’de engizisyon tarafından yakılarak öldürülen Giordano Bruno ne demiş: “Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.”
Din, siyasetin bir aracı olursa, işte böyle olur.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları