Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Teröre karşı Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran işbirliği

13 Aralık 2016 Salı

Dolmabahçe’deki son dinci ya da bölücü terör saldırısı, Ankara’nın teröre karşı, “Şam, Bağdat ve Tahran ile işbirliğinin” kaçınılmaz olduğunu gösterdi.
AKP’nin S.Arabistan ve Katar ile Körfez’de oluşturduğu üçgen, son 14 yıl içinde dinci ve bölücü terör örgütlerini güçlendiren bir ortam yarattı. S.Arabistan ve Katar gibi İslamcı diktayı uygulayan, ilkel ve çağdışı topluluklar, “fıtratı gereği”, mezhepçi ve bölücü ortamı güçlendirdi.
BOP’la birlikte bölünüp parçalanmak istenen, yerine Kürdistan oluşturulmaya çalışılan ülkeler Irak, Suriye, Türkiye ve İran. Emperyalist odakların hedefindeki bu dört ülkenin aralarındaki işbirliği, “dinci ve etnik bölünmeye ve teröre karşı” tek çıkış yoludur.
Suriye’nin bütünlüğünü Esad (ve rejimi) istiyor; Bağdat Irak’ın bütünlüğünden yana. Ankara’nın Esad’a karşı aldığı tavır YPG ve IŞİD’in yalnız Suriye ve Irak’ta değil, Türkiye’de de güçlenmelerine yol açtı. Türkiye’de dinci ve etnik bölücü terör eylemlerinin yaygınlaşması bunun sonucudur. Bu yanlışlar, FETÖ’nün de güçlenerek Türkiye’de Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını yapmasına ortam hazırladı, 15 Temmuz’un yolunu açtı.

Görünen ne?
1) ABD Suriye’de YPG aracılığı ile Suriye Kürdistanı’nı kurmak için askeri, siyasi, mali, diplomatik olarak elinden geleni ardına koymuyor. Buna karşı çıkan kim? Ankara ve Şam; ve hükümet de Esad’la (Şam’la) kavgasını sürdürüyor. Çelişkiye ve yanlışlığa bakın.
2) Rusya Esad’ın (ve rejimin) en büyük destekçisi. Ankara’ya da, “Benimle ilişkilerini geliştirmek istiyorsan Esad’ı kabullen, onunla eskiden olduğu gibi işbirliği yap” diyor.
3) Ankara, AKP (ve Erdoğan) Rusya ile ilişkileri geliştirmek zorunda, çünkü; FETÖ (ve arkasındaki) 15 Temmuz’da Türkiye’ye karşı bir girişimde bulunmuş, bu arada Erdoğan’ı da gözden çıkarmıştı: Bu durum, ekonomik ve stratejik olarak “Türkiye- Rusya ilişkilerinin geliştirilmesini zorunlu kılıyor.” Rusya’nın duruşu Ankara’yı (ve Erdoğan’ı) Esat ile işbirliğine götürür, başka çıkış yok.
4) Suriye’yi Libya’da olduğu gibi üç, dört parçaya bölmek isteyen Avrupa da Ankara ile çatışma halinde.
Zaten bu nedenle Ergenekon’a, Balyoz’a ve FETÖ’ye ses çıkarmadı. Son saldırıya Avrupa’dan gelen kınama mesajlarında ilginçtir, “terör” sözcüğü yok. BOP maşalarını destekliyor. Ankara bu nedenle de Moskova, Tahran, Şam ve Bağdat’la yakın durmak, çatışmamak, işbirliği yapmak durumunda.
Bütün bunlar Avrupa ve ABD düşmanlığı değil: ulusal çıkarlarımızla örtüşmeyen ABD ve AB politikalarını dengelemek için yapılması gerekenler: uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez kuralları.
Uluslararası ilişkilerde sevgi, saygı, nefret, ahde vefa gibi kavramlara yer yoktur. Bunlar bireyler arasında geçerlidir. Uluslararası ilişkilerde “ulusal çıkarlar” söz konusudur: iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel boyutlarıyla.

Tek adamlık ve terör
Yeni anayasa kavgası ve tek adam formülü: Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran yeni tartışma ve dayatmalar Türkiye’nin içine düştüğü (ve düşürüldüğü) ortamı değiştirir mi? Herkes aklını öne çıkarıp elini vicdanına koyup son 14 yılı değerlendirsin. Çağdaş demokrasilerle hiç örtüşmeyen “yerli” uygulamaların bizi nereye götürebileceğine karar versin:
Gazetecilerin yazdıklarından, çizdiklerinden dolayı zindana atılmadıkları uygar bir toplumsal yapıya götürecek mi? Nüfusun yüzde birinin, milli gelirin yüzde elli beşinin üzerine oturduğu bir çarpıklıktan bizi kurtaracak mı? İşsizler ordusu ortadan kalkacak mı? Dinci ve bölücü örgütlerin eylemleri son bulacak mı? Kadınlar parkta rahatça yürüyebilecekler mi?
Türk halkının yaşam tarzı, uygar dünyaya mı yaklaşacak yoksa çağdışı, karanlık toplumların benzeri mi olacağız? Varın siz düşünün, karar verin…
Bu arada Tuğrul Türkeş’ten sonra Bahçeli’nin de AKP’ye var gücüyle destek vermesi, “öngörüleri” dolayısıyla, Tuğrul Bey’in Bahçeli’den, bir puan öne çıkmasına yol açtı diye düşünüyorum...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları