Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soykırım, dincikırım, demokrasikırım

07 Haziran 2016 Salı

Alman parlamentosunun “ittifakla” aldığı kararı hangi koşullar hazırladı? 1) Bölgede “Kürdistan” kurulurken Ermeni meselesini de kaşıyarak Batı’nın kervanına katılmak,
2) Güneydoğu’daki PKK çatışmalarında, Türkiye’nin haksız gösterilmesine ortam hazırlamak,
3) AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın politikalarını cezalandırmak. Özellikle de Alman basınına açmış olduğu savaşın yanlışlığına destek vermek.
4) Kendi tarihsel soykırımını perdelemek için “soykırım karşıtı bir Almanya imajı yaratmak”.
Hatırlayalım; benim bu köşede defalarca adını andığım Alman Prof. Fritz Neumark, 1933’te Hitler Almanyası’ndan kaçarak Atatürk Türkiyesi’ne sığınmış ve çok uzun yıllar Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası olmuş, iktisat fakültesinin kuruluşuna katılmıştı.
Bugün olayın temelinde, Türkiye’deki “dinci, Kürtçü ve antidemokratik gelişmelerin” yarattığı ortam bulunuyor. Almanya ayrıca, Almanya’daki Türkleri bu karar ile iyice kutuplaştırmış ve ötekileştirmiş oluyor. 11 Türkiye kökenli vekil de, “Türkiye karşıtı duruma getiriliyor”.
Öte yandan Ankara hükümeti dış politikada büyük yanlışlar ve yetersizlikler içinde bulunduğu için bu karar, “ittifakla geçiriliyor”.
AKP hükümetlerinin son 12 yılda Rusya’dan Almanya’ya, Libya’dan Suriye’ye kadar büyük yanlışlarının bedeli 78 milyona ödetilmiş oluyor.

Büyük resimdeki yeri
Almanların kararının büyük resimdeki yerini iyi anlamak gerekir;
“Ergenekon ve Balyoz sivil darbeleri, Kürdistan projeleri, Türkiye’deki dinci, mezhepçi ve demokrasi dışı uygulamalar, Araplaştırma girişimleri birbirlerini tamamlayan lego parçaları oldular”.
Türkiye’yi BOP bataklığına gömme amacına yöneliktir. Bütün bunları, “Ergenekon Kumpasında Yaşadıklarım” kitabımda bir bir anlattım. (*) Hem de, birebir yaşadıklarımla beraber.
Ergenekon darbesine henüz geçilmemişken bile 2004 ve 2005’te Yalçın Akdoğan TV ekranlarında defalarca şöyle dedi; “Batı ile bizim taleplerimiz 200 yıldır ilk defa örtüşmeye başladı”.
Cumhuriyet’teki köşemde hemen bir yazı yazdım; “Örtüşenler neymiş, saysın ki biz de anlayalım” sorusunu yönelttim. Yanıt tabii ki gelmedi. Ancak gelişmeler yanıtı gösterdi. Bir süre sonra “açılım politikası” açıldı. Örtüşenlerin başında o tarihte Kürdistan geliyordu.
Soner Yalçın 3 gün önce Halk TV’de Uğur Dündar’ın programında, “Gülen’e kalma izni çıkmadı; Ergenekon başlayınca izin verildi” dedi.
Batı talepleri ile örtüşen “açılım politikası” bizi bugünkü kaos ortamının içine soktu, hem de, çevremizdeki Arap ülkeleri ile birlikte.
Numan Kurtulmuş bile bugün, “politikalarımız yanlıştı, düzeltilmesi gerekiyor” demek noktasına geldi.
Ancak işin odak noktasında, “dincilik mi yoksa demokrasi ve laiklik mi” stratejik tercihi bulunuyor.
Birinci seçeneğin içine bir de “tek adamlı yönetim biçimini” eklediğimiz zaman işin nereye varacağı net olarak ortaya çıkar.

(*) Erol Manisalı, “Ergenekon Kumpasında Yaşadıklarım”, Kırmızı Kedi, Haziran 2016  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları