Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soğuk savaştan bugüne değişenler...

08 Aralık 2015 Salı

Kapitalizm-komünizm çatışmasından, “din ve mezhep” savaşlarına mı geçildi? Yoksa din ve mezhep savaşları üzerinden, “hem eski hem de yeni kapitalist güçler” çıkar kavgalarını bunlar üzerinden mi yürütüyorlar?
1990 sonrasının yeni küresel düzeni, “süper güçler oligarşisini” yarattı. Bir tarafta ABD, AB büyükleri Çin ve Rusya, öte yanda oligarşiyle çıkarları çatışmayan Batı ülkeleri ve gerideki azgelişmiş dev nüfus.
184 ülke içinde 57’yi oluşturan Müslüman ülkeler hemen hemen tamamen son grup içinde yer alıyorlar.
Demokrasi açısından “yarı demokratik” Türkiye dışında tamamen, demokrasiden ve çağdaş yaşam tarzından ayrılmış, azgelişmiş ülke konumundalar. Türkiye’deki mevcut gidişat, ülkeyi bu gruba dahil etmek yönünde yürüyor.

Oligarşinin egemenliği
ABD, AB, Çin ve Rusya’nın oluşturduğu oligarşik düzen, sistemi belirliyor. Bu sistem içinde “Batı kökenli” diğer demokratik ülkeler de oligarşinin getirdiği refah ve güvenlik içinde sistemde ezilmiyorlar. Türkiye’den Arjantin’e, İran’dan Mısır’a kadar olan geniş bir grup ise büyük ölçüde edilgen durumda.
Suriye olayında ayna gibi ortaya çıktı; ABD, AB büyükleri ve Rusya, Suriye’yi bugünkü noktaya, parçalayarak birlikte getirdiler.
Askeri olarak ABD, İngiltere, Fransa, Rusya hatta Almanya, birlikte yerleşiyorlar. Kıbrıs’ta ve Türkiye’de kullanımlarına tesis edilmiş üs ve tesisleri hep birlikte bol bol kullanıyorlar.
Ankara sayesinde, ellerindeki diğer üsler ve Akdeniz’deki zırhlıları eli ile ortalığı toz duman ediyorlar. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa birbirlerinin kuyruklarına basmadan: hatta işbirliği yaparak Ortadoğu politikalarını, oligarşinin yürütme gücü olarak yapıyorlar.

Türkiye’nin yeri
Soğuk savaştan bugünkü sıcak savaşlara geldiğimizde, yeri en belirsiz görünen ülke Türkiye. Nedeni açık;
- Makro ve uzun vadeli bir ulusal politikamız yok, çoktandır uygulanmıyor.
- Başkalarının belirlediği gündeme ve olaylara göre tepki gösterilerek “günlük politika” izleniyor.
- ABD’den Fransa’ya, Rusya’dan Almanya’ya kadar hepsinin bölgesel çıkar stratejileri “dengeli olarak yürütülürken” bizimki, “İslami devlet odaklı” bir zemine oturtulmak istendiği için Türkiye bölgede en fazla kayba uğrayan bir konumda.
- Açılım ve Kürt milliyetçilerinin Kürdistan odaklı politikaları iç içe geçmiş; ABD, AB, Rusya hep birlikte PKK’yi PYD’yi destekler konuma gelmişler; Ankara, din odaklı politikaları yüzünden komşu ülkeler ve Batı ile “ortak çıkarlara dayalı bir politika izleyememiş”. Rusya’dan İran’a, AB’den Mısır’a herkesle kavgalı. Suriye ile savaş halinde.
Bütün bunların sonucu olarak şu anda hem içeride hem komşularla ilişkilerde sorunlar ve çatışmalar sarmalı içine gömülmüş.
Düşünebiliyor musunuz; Neredeyse dünyada kimi çevreler, “Türkiye’nin üçüncü dünya savaşına yol açacağına dair”, trajikomik iddialarda bulunmaya başlamışlar. NATO’nun savaş gemileri İstanbul’a yeniden demirlemişler. Rus askeri Boğaz’dan silah göstererek geçiyor.
Türkiye’yi idare edenler kafalarını iki elleri arasına alıp kendilerine sormalılar; “Biz ülkeyi bu duruma nasıl getirdik? Bu duruma yol açan uygulama ve politikaları 180 derece değiştirmemiz gerekmiyor mu?”
Yurtta barış dünyada barış” diyen o yüce insan bundan dolayı, yurtta savaş dünyada savaştan kaçıyordu. Türkiye bugünkü noktaya gelmesin diye.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları