Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sevinç, Üzüntü ya da Kan Kusturmak

16 Aralık 2013 Pazartesi

Gülşah’la konuşuyorum, çok sevinçli; Mustafa’yı karşılamaya gidiyor. Onun coşkusunu telefonda bile görebiliyorum.
Sonra televizyondan izlemeye başlıyorum. Çok sevinçliyim, Mustafa özgürlüğüne kavuşuyor. Ama içimde bir sızı, acı var.
Fatih Hilmioğlu hâlâ içeride, özgürlüğünden ve sağlığından yoksun bir halde. Fatih, Mustafa ve bendeniz F tipinde bir süre beraberdik. Daha önce Fatih ile bir defa; Mustafa ile de üç defa yüz yüze gelmiştim.
- İnönü Üniversitesi rektörü iken Fatih beni, 2004-2005 eğitim döneminin açılış dersini vermek üzere Malatya’ya davet etmişti. Rahmetli Rauf Denktaş ile birlikte gitmiştik. Daha sonra, Silivri’ye kadar hiç görüşemedik.
- Mustafa ile Denizli’de bir panelde beraberdik; iki defa da gazetede, İstanbul’da karşılaşmıştık.
Kader üçümüzü Silivri’de F tipi mekânda birleştirmişti. Benim sağlık sorunlarım yoğunlaşınca, kanser ameliyatımın sonrasında tutuksuz yargılanmama karar verilmişti.
Kısa bir süre de olsa Fatih ve Mustafa ile yalnız aynı mekânı değil insanlığı, dostluğu ve acıları paylaşmıştık.
Mustafa’yı karşılamaya giden Gülşah’la telefonda konuşurken bütün bunlar aklımdan geçti. Fatih hâlâ içerdeydi, içim sızlıyordu. Acılar, acılar, acılar ve sürüp giden hastalıklar.
Sağlıktan, mutluluktan ve özgürlükten yoksun bir insanın çığlıkları.

Kan kusmak
“Kan kusturmak” derler ya; bu durumu fiilen yaşayan bir insan olarak, “mecazisinden gerçeğine döndüğümde”, ikisi arasında bir fark olmadığını gördüm.
Kan kusmanın ıstırabı her ikisinde de aynı. Şimdi bir bekleme dönemindeyim; sağlıktan hukuka her şey belirsizlik içinde.
Emekli bir bilim insanı olarak fikirlerimi ve kendime saygımı ayakta tutmaya çalışıyorum.
- Televizyon kanallarında, basında dünyanın (ve Türkiye’nin) nasıl döndüğünü izliyorum. Haberler, tartışmalar, olaylar; BBC’den Paris’e D.Welle’den CNN’e akıp giden olaylar.
- Kurulmakta olan Kürdistan, dönüşmekte olan Ortadoğu ve Türkiye, demokrasi ve din arasında sıkışıp kalan ülkeler.
“Büyük resmi” çok iyi gördüğüm halde onu uzayı seyreder gibi izliyorum, çaresiz bir dünyalı gibi.
“Sistemin” acımasız üstünlüğü kendi ürettiği kuralları dayatıyor. Gazeteciler, akademisyenler, askerler tek tek dizilmişler, boylu boyunca… Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin yeniden dizayn edilmesinin bedelini ödüyorlar…
Sistemin kurbanları olarak…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları