Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Özgürlüğü solumanın tadı

01 Mart 2016 Salı

Can ve Erdem’in özgürlüğe kavuşmaları Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıldır elde ettiği birikimlerin bir sonucudur. Atatürk devrimlerinin bütün eksikliklerine rağmen sağladığı başarıdır.
Ne Mısır, ne S. Arabistan, ne Irak ya da öteki Ortadoğu ülkelerinde böyle bir birikim olmadı, olamadı, izin vermediler. Ama Atatürk devrimlerinin Cumhuriyeti bunu başardı.
Can ve Erdem’e arka çıkan çevreler, nesillerin, 90 yılın sağladığı birikimin, oluşumun sonucudur, bütün eksikliklere karşın.
Gezi, Artvin ve Can-Erdem oluşumları, bütün karşıdevrim darbelerine karşın “toplumsal kimliğin doğan sonuçlarıdır”.
İç ve dış antidemokratik dinamikler alt edilmiştir. Mesele “teknik bir hukuk meselesi değildir”. O, işin biçimsel ve teknik boyutudur. Mesele siyasal, sosyal ve entelektüel birikimlerin Türkiye’de belirli bir düzeye gelmiş olmasıdır.
Evet biliyoruz ve görüyoruz; Meclis çalışamıyor, siyasal partiler “kolektif bir ulusal yarar yaratacak konumda değiller”. Ama yine de demokrasi ve toplumsal fayda doğrultusunda olumlu gelişmeler olabiliyor. AYM’nin son kararında olduğu gibi.

Sembol oldular
Can ve Erdem’in iç ve dış kamuoyundan bu denli destek almasında bazı özel nedenler vardı:
Türkiye’de medyaya karşı baskılar son yıllarda olağanüstü arttı. Ülke dünya sıralamasında Afrika standartlarına geriledi. Can ve Erdem olayı bardağı taşıran damla oldu.
Can ve Erdem için suç duyurusunda bulunanlar “çok özel kişilerdi”. Böylelikle, “onlara rağmen” algılaması ortaya çıktı.
Haber yapılan konu, bugün Türkiye ve dünyadaki “en kritik” olayla ilgiliydi. Suriye iç savaşında kimler, kimlere nasıl yardım ediyorlar meselesine ışık tutuyordu. Haber, tarafları ve niyetlerini “deşifre eden” bir özellik taşıyordu.
Cumhuriyet gazetesinin, karşı darbe girişimlerinde odak haline getirilmesi konunun önemini arttırdı. Daha dün kumpasçılar İlhan Selçuk’u, Mustafa’yı ve beni içeri almışlardı. Şimdi sıra Can ve Erdem’e gelmişti.
Gazete, karşı darbe kumpasçıları için ön hedefte yer alıyordu. AYM verdiği karar ile yalnızca hukukun gereklerini yerine getirmedi, aynı zamanda toplumsal vicdanı da rahatlattı.
Can ve Erdem’i Silivri’den özgürlüğe çıkışta izlerken benim 13 Nisan 2009’dan 5 Haziran’a kadar süren tutukluluğum aklıma geldi. Mahkeme benim için tutuksuz yargılama kararını, ben Haseki Hastanesi’nde bıçak altındayken, ameliyat olurken vermişti. Kumpasçılar, “ellerinde kalacağım” diye korkmuşlardı. Can ve Erdem gibi şölenli bir çıkışım olmadı, yoğun bakımda kendime gelirken haber verdiler.
Can ve Erdem Türkiye’de ve dünyada basın (ve demokrasi) özgürlüğünün sembolü oldular. Cumhuriyet gazetesi Cumhuriyet tarihimizdeki yerini bir daha aldı.
Medyamız içinde emperyalizmin üzerine projektör tutanlar korkutulmak ve cezalandırılmak istenmektedir. Gerçek suçlular kendilerini gizlemek için bunu hep yaptılar; faşizmin ayrılmaz bir parçası olarak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları