Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ortakların Uyumsuzluğu ve Kriz
?Türkiye, yıllardır iç savaşın sürdüğü Irak ve Suriye ile uzun sınırlara sahip. Irak üzerindeki operasyonlar 1991 Çekiç Güç’ten bu yana İncirlik’ten ve diğer noktalardan yürütüldü.
? Irak Kürdistanı’nın iktisadi (ve diğer) ikmali Türkiye üzerinden yürütüldü ve yürütülmekte.
? Arap Baharı sonrasında başlayan Esad’ı devirme operasyonu ve iç savaş büyük ölçüde Türkiye üzerinden yapıldı. Sınır, silah ve insan trafiğinin dünyadaki en yoğun bölgesi oldu.
? İran 2010’da artan kısıtlama ve ambargoları Türkiye üzerinden aşmaya çalıştı.
Ve 2003’te Irak’ın işgali ile başlatılan bölgeyi yeniden yapılandırma faaliyeti, Türkiye’den Libya’ya kadar uzanan geniş bir alana yayıldı. Türkiye her cepheye sokuldu.
Bulgaristan ve Yunanistan hariç Türkiye’nin tüm sınırları silah ve para trafiğinde öne çıktı. Silah ve paraya uyuşturucu, insan, altın, sigara gibi diğer şeyleri de katmak gerekir.
Kayıt dışı ve kaçak iktisadi değerler olağanüstü boyutlara ulaşınca bu kaynaktan nemalanma konusu da yaygınlaştı. Gücü fiilen ellerinde tutan iktidar çevreleri bu konuda yönlendirici olmaya başladılar.
Arap ülkeleri ve İran’a, belki Rus kara parasını da eklemek gerekir. Türkiye farkında olmadan, “off shore” bir alan haline geldi.
Küresel ve bölgesel “kayıt dışını” çeken bir cazibe merkezi haline dönüştü. Sıcak paranın bir kısmı da bu yolla gelmeye başladı. Başlangıçta herkes memnundu.
Ve hükümetin durumu
İçerde iktisadi, mali ve idari yönetimde tamamen merkezi bir otorite haline dönüşen hükümet, “off shore alanının otoriter yöneticisi durumuna geldi”.
Bu durum başlı başına bir çelişki yarattı;
?Hem merkezi otorite olarak her şeye hâkimsiniz, güç elinizde, istediğinizi yapar görünüyorsunuz;
? Hem de hiçbir şeyi kontrol edemiyorsunuz; sınırlarınız delik deşik, piyasa küresel motivasyonlara göre bağımsız çalışan bir konumda, bağımlısınız.
Bir de koalisyon bozulursa
Hükümeti 2002’de iktidara getiren koalisyon bozulunca masanın altında gizlenen şeyler masanın üzerine dizilip teşhir edilmeye başlandı.
Sistemin destek vererek iktidara getirdiği hükümet sistemle karşı karşıya geliyordu. Bu belki de kaçınılmaz bir sonuçtu.
İslami derinlikleri “stratejik derinlik” haline getirince sistemle çatışma başlamıştı. İşler Max Weber’in, “iş ahlakı-protestanlık bütünleşmesi gibi yürümüyordu”. Orası Hıristiyan dünyasıydı, Batı’ydı.
Dün dündü, bugün kurallar çoktan değişmiştir; “İslam-kapitalizm-küresel düzen” sacayağı sadece kısa bir süre için geçerliydi; dereyi geçinceye kadar… Bütün taraflar böyle düşünüyordu.
Orta vadede her taraf, belli ölçüde amaçlarına ulaşmışlardı.
? Kürdistan kurulma yoluna girmişti.
?Petrol ve doğalgaz kaynakları Arap dünyasında ve Akdeniz’de paylaşılmıştı.
Ve, zaten en baştan çelişkili görülen ortaklık yavaş yavaş sona eriyordu. Sudan ve Hamas konularında baş veren sorunlar Müslüman Kardeşler üzerinden keskinleşti. Batı artık, laik Türkiye’ye göz kırpıyordu.
Türkiye’nin şu anda yaşamakta olduğu büyük çalkantıyı yaratan nedenleri iyi görmemiz ve elmalarla armutları karıştırmamamız gerekiyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti