Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İki artı iki her zaman dört etmez

14 Haziran 2016 Salı

Toplumsal ilişkilerde ve gelişmelerde iki artı iki her zaman dört etmez. Hatta çok defa üç ya da beş edebilir.
Demokrasinin ve altyapı kurumlarının geliştiği çağdaş ve uygar toplumlarda iki artı iki genellikle dördün üzerine çıkar.
Herkes trafik kurallarına uyuyorsa, vergisini gereği gibi ödüyorsa, piyasada haksız rekabet yaşanmıyor, örneğin ihaleler hukuk düzeni içinde toplum yararına yapılıyorsa, Meclis’te milletvekilleri ilkel yaratıklar gibi sille tokat birbirlerine girmeyip uygar insanlar gibi ülke sorunlarını tartışıyorlarsa, siyasi, iktisadi ve sosyal yaşam din baskısı altına alınmıyorsa, kadın, erkek, cinsellik, etnik, dinsel ayrım yapılmıyor ve yönetimdekiler bireysel ve toplumsal yaşam tarzına karışmıyorlarsa bu ülkelerde iki artı iki her zaman dördün üzerindedir.
Prof. Brian Arthur’un görüşlerinde yansıttığı gibi dışsallıklar (externalities) ortaya çıkar, ülke bireysel olarak da toplumsal olarak da mutlu olur. Refah ve özgürlükler at başı gider ve bütünleşirler.(*)

Tersi olursa...
S.Arabistan, Katar, Uganda, Somali ya da Sudan gibi dünyanın çoğunluğunu oluşturan azgelişmiş, antidemokratik, anti sosyal, akılcı ve çağdaş dünyadan uzak, dinci veya postallı tek adama dayalı krallık ve diktatörlüklerde her şey A’dan Z’ye bozuktur. Yönetimdeki oligarşik, baskıcı yönetim bu ülkelerde iki artı ikinin üçe hatta ikiye düşmesine yol açar.
Şarlo Diktatör” filminde Chaplin’in dediği gibi, “diktatörler özgürlüğü sadece kendileri için isterler”.

Sihirli olan ‘birey toplum örtüşmesi’
Toplumdaki gelişmişliğin, demokratikleşmenin ve uygarlığın temelinde “bireyin çıkarı ile toplumun çıkarının her anlamda örtüştürülmesi yatar”;
- İktisadi olarak bireyin çıkarı ile toplumun çıkarı örtüşmelidir.
- Firmanın kâr maksimizasyonu ile ulusal ekonominin makro maksimizasyonu aynı yönde gelişmelidir. AB bu nedenle on binlerce sayfa tutan “kurallar dizisi” getirmiştir.
- Hukukta bireysel özgürlükler ile toplumsal özgürlükler birbirlerini tamamlamalıdır. Türkiye’de sendikal haklara ve diğer sivil toplum örgütlerine getirilen antidemokratik kurallar ve müdahaleler, “toplumsal örgütlenmelerin yolunu kesmek için yapıldı”. Bunun yerine dinci örgütlenmeler desteklendi.
Mikro-makro çatışmalarının ve kutuplaşmaların altyapısı hazırlandı.
Türkiye’de 12 Mart 71, 12 Eylül 80 ve AKP’nin gelişi ile ülkedeki çağdaş, demokratik ve uygar toplumsal örgütlenmelerin önü kesildi.
Yerini siyasal İslam odaklı dinci örgütlenmeler almaya başladı. Bu süreç “mikro-makro, birey-toplum bütünleşmesi” yerine kutuplaşma, ayrışma ve çatışma ortamının altyapısını sistemli bir biçimde hazırlamaya başladı.
Bu durum devam ederse Türkiye bölünür ve siyasal İslamcı bir yapıya sürüklenir. Herkes altında kalır, istisnası olmaz, dünyadaki örneklerinde görüldüğü gibi.

(*) “Mikro-makro örtüşmesi ve dışsallıklar için”, Doç.Dr Arzu Azer, “Anılarda Gizli Kalan, Bir Aydının Portresi”, sayfa 174-177, Derin Yay, 2016  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları