Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Avrupa’dan ne kadar ‘koptuk’?

19 Nisan 2016 Salı

2002’den beri AKP iktidarı ile Avrupa (ve Batı’dan) ne kadar uzaklaştık? Uzaklaşma veya yakınlaşmaların ölçüleri vardır: Bazıları kalitatif, bazıları kantitatiftir.
Nicelik ve nitelik boyutlarını birlikte değerlendirmek gerekir;
1) Batı (ve Avrupa) demokrasisinden ve hukuk düzeninden ne kadar uzaklaştık? “Oldukça” uzaklaştığımızı somut örnekleriyle yaşıyoruz.
Meclis’in durumundan medyanın içine alındığı faşist yapılanmaya kadar; piyasanın “düzensiz ve tek yanlılığından” kamusal düzenin bozulmasına kadar; anayasanın işlerliğinden, “duruma göre kanun çıkarmaya” kadar Avrupa’dan uzaklaşmaları yaşıyoruz.
2) Piyasaların işlemesinde, içerde “haksız rekabet” yaygınlaştı. İktisadi, toplumsal yarar yerine, “kişisel ve grupsal çıkarlar” öncelik aldı.
3) Batı güvenlik sistemi (ve NATO) ile sorunlarımız var. Ulusal çıkarlarımıza ters düşen NATO uygulamaları ve bölücülük ön plana çıkabiliyor. YPG ve İncirlik örnekleri gibi.
4) Batı (ve Avrupa) yaşam tarzından uzaklaştırılmak istenen bir Türkiye söz konusu. Çağdaş uygarlık değerleri yerine, “din odaklı ve yabancı düşmanı” bir toplumsal yapıya itiliyoruz. Bir ankette IŞİD sempatizanlarının (yüzde 14) çıkması bu ilkelliğin göstergesidir.
5) Körfez ülkeleri ve İslam dünyası ile “zorlama” bir işbirliği söz konusu. Demokratik ve uygar dünya yerine, “yüzünü antidemokratik ve azgelişmiş dünyaya çevirmiş” bir durum ile karşı karşıyayız.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ülkelerinin fotoğrafına baktığımız zaman, Ankara’nın yanında resim veren bir demokratik ülkeye rastlayamıyoruz. Krallar, prensler, şeyhler, diktatör devlet başkanları sıralanıyorlar. Ve bu teşkilatın yeni başkanı da Türkiye. Yüzünü demokratik dünyadan, antidemokratik dünyaya çevirmiş bir politika ile karşı karşıyayız.

Atatürk Avrupa’ya dönüktü
Kurtuluş Savaşı’nı Osmanlı’yı işgal eden Avrupa devletlerine karşı kazanan Atatürk Türkiyesi’nin yüzü Avrupa’ya dönüktü:
• Avrupa hukuk düzenini, vatandaşlık koşullarını, eğitimden kadın-erkek eşitliğine kadar uygar koşulları getirmeye başladı. Bugün bizim dışımızdaki 56 İslam ülkesine bakın: Hangisinde Atatürk devrimlerinin getirdiği uygar koşullar gelişmiş?
• Laikliği esas alarak, Türkiye’yi dinci karanlıkların dışına çekti.
• Yaşam tarzı olarak Cumhuriyet döneminde, Avrupa’da tarih boyunca gelişen uygar koşulları tercih etti.
• Türkiye Cumhuriyeti geleneksel olarak, “kendi bölgesinde komşuları ile iyi geçinen”, bu nedenle de Avrupa ve Batı ile ilişkilerini “dengeli” tutan bir konumda olmuştur. Soğuk savaş hariç, Rusya ile iyi ilişkiler içinde kaldı: İran, Irak, Suriye, İsrail, Mısır ve Libya ile, özellikle ekonomik faktörleri kullanarak çok iyi ilişkiler kurdu.
Ve bu sayede çok başarılı bir “sentezi” ortaya çıkardı: Ortadoğu’nun olumsuz koşulları içinde bulunmasına karşın “uygar ve çağdaş Avrupa değerlerine sahip çıkmış”; 57 İslam ülkesi içinde tek başarı sağlayan devlet olmuştur.
Ve şimdi bütün bu değerler sistemini “din odaklı bir yapı ile tersyüz etmeye çalışıyoruz”.
Uygarlaşmış demokratik toplumlar sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal olarak çağdaş değerlere ulaşmak için çaba gösterirler. Türkiye bunun tersini yaparsa, yarın Irak, Suriye ve Libya’nın durumuna gelir. AKP dahil, herkes bu determinizmi artık görmek zorunda.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları