Aman 'Mayın Eşeği Olmayalım'

13 Haziran 2012 Çarşamba
\n

\n

Bir okuyucum pazartesi yazımla ilgili olarak gönderdiği notta Mayın eşeği olmayalım diyordu. Kaygısına katılmamak elde değil.

\n

Hem savaş davullarının sesinin aniden yükselmesine yol açan Hula katliamına ilişkin sorular, hem de Türkiye üzerinde baskılar artmaya devam ediyor.

\n

Hulada ne oldu?

\n

Hula katliamından hemen sonra, ABD, İngiltere, Arap medyasında Suriyeye askeri müdahaleçağrısı yapan koro sesini daha da yükseltmişti. Ancak tüm şamataya karşın, Lübnanda yayımlanan Al Akhbar gazetesinin 5 Haziran yorumunda vurgulandığı gibi, Hulada aslında ne oldu hâlâ belli değil, her şey hâlâ çok bulanık.

\n

Hulada katliamı aslında muhalefetindüzenlediğine ilişkin Rusya kaynaklı iddialara, pazar günü, ABDde muhafazakâr kanadın dergilerinden National Reviewa yansıyan bir rapor eklendi. Almanyanın önde gelen gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) için hazırlanan rapor, pazartesi günü aktardığım Rusya kaynaklı bulguları destekliyor.

\n

FAZın raporuna göre Hula katliamını Suriye muhalefeti gerçekleştirmiş, FAZın görgü tanıklarından derlediği bilgilere göre, ölenlerin büyük çoğunluğu Esad rejimi yanlısı Alevi ve Şii ailelerin üyeleri. FAZ, nüfusunun yüzde 90ı Sünni olan Hulada katliamda ölenlerin, Sünni İslamdan, Şii İslama geçen ailelerin üyelerinden oluştuğuna işaret ediyor.

\n

Ortadoğu uzmanı, Martin Janssen de Belçika haber sitesi De Redactiede yayımlanan araştırmasında, görgü tanıklarının, Huladaki katliamı, kafası kazınmış uzun sakallı insanların gerçekleştirdiğini söylediklerini aktarıyor. Salı günü de Syria Report (muhalefete yakın) Marmarita bölgesinden 40 genci öldürenlere ilişkin, benzer görgü tanığı ifadeleri aktarıyordu. Bu tanımlamalar, Suriye askerlerine değil Radikal İslama, Selefi militanlara işaret ediyor.

\n

NR yazarı, muhalefetin gerçekleştirdiği birçok gaddarca olayın, Batı ve Arap basını tarafından, yeniden paketlenerek, Suriye rejimi yapmış gibi sunulduğu konusunda, St. James Haçı Manastırından rahibe Agnes-Mariamın daha nisan ayından bu yana birçok uyarıda bulunduğunu da aktarıyor.

\n

Fay hattına mı sürülüyoruz?

\n

ABD, İngiltere başta olmak üzere Batı, Suriyeyi Libyaya benzetmeye kararlı görünüyor. Bu nedenle de medya propaganda yayınına dozunu arttırarak devam ediyor. Kissinger gibi, dış politika duayenlerinin, pazartesi yazımda aktardığım uyarıları, anında sen yanılıyorsun tepkisiyle karşılanıyor.

\n

Çünkü ABD sağının en militarist kesimleri Suriye olayına, stratejik bir mekânı, enerji kaynaklarını denetleme bağlamında büyük anlam yüklüyor. Örneğin başında, eski CIA Başkanı James Woolseyin bulunduğu neo-contekkesi, Foundation for Defense of Democraciesin kurucu üyelerinden Clifford Maye göre, Esad yerinde kalırsa İran kazanmış olacak, Esad giderse ABD (NRO, 07/06). Bu amaç için Libyada olduğu gibi Selefi akımlarla işbirliği yapmak da sorun değil; önemli olan İranı sıkıştıracak, İsraili koruyacak bir Sünni-Şii kamplaşmasının inşa edilmesi.

\n

Ama bu madalyonun öbür yüzünde, Suriye ile olan ekonomik, siyasi bağlarını korumaya kararlı Rusya ve Çin var. Suriye bağlamında öncelikle Rusya önemli. Rusya için Suriye önemli bir silah pazarı. Rusyanın Suriyede büyük enerji sektörü yatırımları var. Rus donanmasının Akdenizde ikmal yapabileceği tek liman, Tartus da burada. Pazartesi aktardığım gibi Rusyanın Suriyedeki personelinin (ekonomik, askeri, istihbarat) sayısı 100 bine ulaşıyor. Bu nedenlerden dolayı Rusyanın Suriyeyi, ABDye ve bölgedeki enerji piyasası rakibi Suudi Arabistana kaptırmaya niyeti yok.

\n

ABDnin bölgedeki etkinlikleri, İranı hedef alması, Çini de tedirgin ediyor. Çin açısından Suriyenin düşmesi, sıranın, önemli bir enerji tedarik kaynağı, yatırım piyasası ve stratejik coğrafya olan İranın da ayakta kalmasının olanaksızlaşması anlamına geliyor.

\n

Bu jeopolitik diziliş, Suriye, İran çizgisinin, çok kırılgan bir fay hattı oluşturduğunu gösteriyor. ABD-Suudi Arabistan tarafında yer alan ve pazartesi günü Financial Timesın başyazısının bir kez daha vurguladığı gibi, Suriye konusunda inisiyatif alması istenen Türkiye böylece her an kırılacak, kırıldıktan sonra da Lübnandan, bir askeri müdahale olursa devreye gireceğini açıklayan İrana, Ürdünden büyük bir Şii nüfusa sahip Suudi Arabistana hatta, Müslüman Kardeşler bağlamında Mısıra kadar uzanacak, İsraili de kaçınılmaz olarak sarsacak bir depremin fay kırığı üzerine sürülmek isteniyor.

\n

Bu sırada insan sormadan edemiyor: Sakın, aralarında, Fethullah Hoca Efendiye geçmişte referans mektubu yazmış Morton Abramowitz gibi tiplerin de bulunduğu kimi yorumcuların, düne kadar yere göğe koyamadıkları Başbakan Erdoğanın, otoriter eğilimlerinin şimdi farkına varmaya başlamaları bu konuyla ilgili, artmakta olan bir basıncın parçası olmasın?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları