Büyülü Dağ - Endişe Çağı

30 Ocak 2012 Pazartesi
\n\n\n

Dünya Ekonomik Forumunun 2012 toplantısını medyadan izlemeye çalışırken, aklıma Thomas Mannın Davosta bir sanatoryumda geçen Büyülü Dağ romanı ve W.H. Audenin The Age of Anxiety (“Endişe Çağı) başlıklı uzun şiiri geldi. Birincisi, I. Dünya Savaşı öncesindeki, diğeri de II. Dünya Savaşı sırasındaki Zeitgeist(zamanın ruhu) üzerinde duruyor. Davos Toplantılarında bu yıl egemen olan Zeitgeistın en önemli özelliklerini bu iki yapıtın yardımıyla tanımlamayı deneyebiliriz.\n

\n

Bir uygarlık çıkmaza \tgirince...\n

\n

Thomas Mann Büyülü Dağ üzerinde çalışmaya 1912de başlıyor, yapıt 1921de yayımlanıyor. I. Dünya Savaşından önceki on yılı kapsayan bu yapıta, zaman, değişim, hastalık gibi temalar damgasını vuruyor. Bu bağlamda yapıtı, kapitalist uygarlığın manevi çürüyüşü üzerine bir çalışma olarak da düşünmek olanaklı. Gerçekten de romanın ana karakteri Castorp bu sanatoryumdan bir türlü iyileşerek çıkamaz. Mann, Castorpun bu uzun hastalık dönemini bir portmantoolarak kullanır, bunaastığıkarakterler aracılığıyla I. Dünya Savaşı öncesi siyasi, entelektüel iklimi, Zeitgeistı betimler. Castrop bir türlü iyileşemez, hastalığı doğru dürüst tanımlanamaz, ama sonunda, sanatoryumdan çıkarak yeni başlamakta olan I. Dünya Savaşına katılmak (ve fırtınanın içinde yok olmak) üzere askere yazılır. \n

\n

Burjuva uygarlığı, büyük güçler arasında giderek yoğunlaşmaya başlayan kaynakların, pazarların yeniden paylaşımı, hegemonya transferi sorunlarıyla boğuşurken intihar etmeye başlamıştır. Üzerinde yaşayanları da kendisiyle birlikte büyük felaketlere sürükleyerek... \n

\n

I. Dünya Savaşında 10 milyon asker 7 milyon sivil yaşamını yitirir, ama ne kaynakların, pazarların bölüşülmesi ne de hegemonya transferi sorunları çözülebilir. II. Dünya Savaşında 60 milyon insan, dünya nüfusunun yüzde 2.5i ölür; insanlık, Yahudi soykırımı gibi tarihin o zamana kadar görmediği bir manyaklıkla 6 milyon insanın, en son teknolojik, idari yöntemlerle katledilmesine şahit olur. \n

\n

Büyülü Dağ, aslında Davos olduğu için bu yapıtın akla gelmesi doğal, hatta gelmemesi Dünya Ekonomik Forumunun düzenleyicisi Klaus Schwabın Burası dünyanın sanatoryumu sözlerinden son neredeyse olanaksız. Peki, ama Auden nereden çıktı? \n

\n

Auden, söylemimize endişe çağı kavramını yerleştiren yapıtına, Tarihsel süreç koptuğunda ve böylece oluşan boşluğu (void), ordular işlemeli metal tartışmalarıyla örgütlediklerinde, zorunluluk dehşetle, özgürlük can sıkıntısıyla ilişkilendiğinde, barların müşterileri çoğalır sözleriyle başlar.\n

\n

Üç adam ve bir kadın, Manhattanda bir barda tesadüfen karşılaşırlar, saatler boyu konuşurlar, içerler; sonra geceye kadının apartmanında devam ederler. Derken, adamlardan ikisi gider. Geride kalan ise sızıp kalarak kadının beklentilerine cevap veremez. Özetle, Endişe Çağı yapıtının karakterleri (2011de yayımlanan yeni baskısının önsözünde Alan Jacobsun açıklamalarından anladığımıza göre -Jungcu, önsezi, hissetme, duygu ve akıl gibi arketipleri simgeliyorlar) bu boş karşılaşmadan, yalnızlıktan, kültürel kabızlıktan, cinsel iktidarsızlıktan öte bir şey çıkarmayı beceremezler.\n

\n

Davos toplantılarının, bu barlar, lokanta ve oteller kompleksinde buluşanların tartışmalarına son yıllarda egemen olan entelektüel kabızlık, iktidarsızlık, duyarsızlık ve korku, bir çözüm üzerinde anlaşmayı başaramadan eve dönmeler, bana Endişe Çağışiirindeki karakterleri anımsattı...\n

\n

‘Büyük dönüşüm’\n

\n

Toplantının temasının Büyük Dönüşüm (1944) (Karl Polanyinin, serbest piyasayı mahkûm eden en mükemmel eleştirilerden biri olan yapıtının adı) olması çok anlamlı. Bu da, bu yıl Davos toplantılarında, tarihin olağan akışının koptuğuna ilişkin bir algının egemen olduğuna işaret ediyor.\n

\n

Mali kriz patlamadan birkaç ay önce toplanan Davos 2007, BBCye göre cansız ve ruhsuzdu”. 2008’de panik ve endişe egemendi. Davos 2009 toplantısının Kriz sonrası dünyayı şekillendirmek teması, aptalca bir özgüvene, entelektüel kabızlığa işaret ediyordu. Katılanlar, sürecin bu kadar uzun, krizin yapısal olduğunun ayırdında değildi. Bu kabızlık, 2010’daDünyanın durumunu iyileştirmek: Yeniden düşünmek, yeniden tasarlamak, yeniden inşa etmek temasıyla devam etti. 2011 toplantısının temasıYeni bir realite için paylaşılan normlar olmuş ve toplantıiyimser bir tonda bitmişti.\n

\n

Bu yıl, Davos tipleridurumun, en azından onlar açısından vahametini kavramaya başlamış görünüyorlar. Ama entelektüel kabızlık devam ediyor. Risk raporunda Distopya filizleri uyarısı, krizi aşamazlarsa kendilerini (dünyanın efendilerini) neyin beklediğini kavradıklarını gösteriyor. Sorosun toplantıdan önce yayımladığı denemede şiddetlenen sınıf mücadelesinin, ayaklanmaların ve bunları bastırma çabalarının, ABD ve Avrupada hak ve özgürlükleri yok etmeye başlayacağı uyarısı da. Financial Timesdan Gillian Tett de Burada ilk kez gelir dağımı sorunu gündemin başına oturuyor diyor.\n

\n

Ekonomik kriz bağlamında, kapitalizmin geleceği tartışılıyor, IMF Başkanı Lagarde, 2012’de dünya ekonomisini bekleyen riskleri vurguluyor, dolaylı olarak da olsa 1930lara geri dönme (depresyon) olasılığının artmakta olduğu konusunda Davosluları uyarıyor. \n

\n

Jeopolitik alanındaki tartışmalar, Çinin yükselişinin ABD ve Brzezinskinin Geniş Batısı açısından ne kadar tehlikeli olmaya başladığının” (Gideon Rachman, FT) bilinçlere çıktığını gösteriyor. HSBCnin Baş Ekonomisti Stephen Kingin Dünya 1000 yıl öncesine dönüyor”, Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Lamynin Çin trilyonlarca dolar rezervin üzerinde oturuyor. Hiç şüphe yok bu para geliyor... Çin, kaynakları ele geçiriyor havası yaratmamalı sözlerindeki kaygılar bu algıyı yansıtıyor. Eurasia Grup Başkanı Ian Bremmer, demokrasinin gerilemesinden, küresel sınıf savaşından korkuyor; küreselleşme eğiliminin yerini bölgeselleşmeye bırakmaya başladığını düşünüyor. Davostakiler bu sorunları akıllı bir biçimde görüyor. Büyük Dönüşüm uygun bir tema. Bu yeni bir model arayışı. Ama bu model henüz ortada yok diyor (Foreign Policy. 25/01).\n

\n

Endişe ve entelektüel kabızlık, iktidarsızlık böyle. Peki, orduların işlemeli metal tartışmalarıyla boşluğu örgütlemesi üzerine ne diyebiliriz? Yeni ABD Savunma Stratejisine ek olarak aklıma, 23 Ocakta yayımlanan, Obama imzalıKüresel tedarik zinciri güvenliği için Ulusal Strateji başlıklı belgeyle, Obamanın 2 Ocakta imzaladığıUlusal Savunma Yetkilendirme Akdi geliyor. Birinci belge, dünyanın neresinde olursa olsun, tedarik zincirlerinin korunmasının ulusal güvenlik alanına girdiğini saptıyor; ikincisi, terorizmle ilişkili şahısların, yargılanmadan savaşın sonuna kadar tutuklanması yetkisini ABD vatandaşlarını kapsayacak biçimde genişletiyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları