Tarık Akan varsa yalnız kalmazsınız

17 Eylül 2016 Cumartesi

Yer Silivri Cezaevi önü. 2012 yılı. Duruşma var. Tutuklu yakınlarının tepkilerini ifade etmeleri ve duruşmaya girmelerini engellemek için barikat kurulmuş. Barikatların aşılması gerekiyor. Ama bunu yalnız yapmaları zor. Yalnız da kalmıyorlar. Barikatları yıkmaya çalışan tutuklu yakınlarının önünde Tarık Akan. Kaybı üzerine dün en çok paylaşılan fotoğraflarından biriydi.

Söküğünü dikemeyen terziler

7 Haziran seçimleriyle başlayan dönem 5 ay sürdü. 1 Kasım seçimleriyle o 5 aylık süreç iptal edilerek adeta arşive kaldırıldı. Kasım bitmeden biz 7 Haziran günlerindeki haberlerimiz nedeniyle tutuklanıp Silivri’de hapsedildik.

Gazeteci arkadaşlarımız bizi yalnız bırakmamak, gündemden düşürmemek için ellerinden geleni yapmaya çalıştı. Ama gazeteci bu, mesleği gereği yapmaz, yazar. Kendisi haber olmak istemez. Bildiği haber yazmaktır, haber olmak değil. Üstelik sayıları da az. Ve zaten “terzi söküğünü dikemez” sözü belki de en çok hapse düşen, gözaltına alınan arkadaşları için “Ne yapmalı” sorusunu sorup duran gazeteciler için geçerli sanki.

Tam o günlerde tutukluluğumuzun birinci ayı dolarken arkadaşlar Taksim - Tünel’de, “30 günde 30 adım” adıyla bir yürüyüş organize etti. Orada da eylemci alışkanlığı olmayan arkadaşları yalnız bırakmayan Tarık Akan’dı. Yine oradaydı. Biz ertesi gün yürüyüşün fotoğrafında gazeteci arkadaşlarımızı tek tek seçtik, ama Tarık Akan’ı görünce başka türlü hissettik. Yalnız değildik.

Cumhuriyet’e bir şeyler söyledim

Aslında kabullenmese de dünkü haber, onu sevenlerce bir süredir bekleniyordu. Dünkü kaybından sadece 20 gün önce korkutucu haber 26 Ağustos’ta internet sitelerine “Ünlü sanatçı akciğer kanseri tedavisi görüyor” başlığıyla düştü. Haberi görür görmez telefonla aradım. Telefonu kapalıydı. Bütün gün aklımdaydı, akşam olunca yeniden aradım. Bu kez telefonu açtı. Sesi çok yorgundu. Ama sitemkâr değil. Önce hastalığına ilişkin haberi duyduğum için aradığımı söyleyince, “Ben o konuda Cumhuriyet’e bir şeyler söyledim” dedi. Gerçekten de gazetenin internet sitesinde hastalığını ilk kez doğrulayan ama bu hastalığa yenilmeyeceğine olan inancını vurgulayan cümleleri vardı.

Nasıl olduğunu sorduğumda, “Çok boğuştuğunu, çok uğraştığını” anlattı. Anlaşılıyordu ki hastalığın ve tedavinin çok ileri aşamaları yaşanıyordu. Ama o bununla ilgili detaya girmek istemiyordu. Hastalığı yeneceğine ilişkin mücadele ve iyileşince buluşma vurgularıyla görüşmeyi tamamladık.

Kılıçdaroğlu görüşemedi

O günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Tarık Akan’ın durumuyla yakından ilgileniyordu. Kılıçdaroğlu, sürekli aradı, hastalık ve tedavinin gidişi hakkında bilgi aldı. Kılıçdaroğlu, Tarık Akan’ı ziyaret de etmek istedi. CHP Genel Merkezi, bu bilgiyi Tarık Akan’a iletti. Ancak Tarık Akan, uzun süre hastalığının bilinip kamuoyunun bununla meşgul olmasını istemediği gibi, ağırlaşan hastalık ve tedavi günlerinde bu görüşmeyi yapmayı tercih de etmedi. Büyük sanatçı CHP liderine, “Hastalığı yenip iyileştikten sonra buluşup dertleşmelerinin daha iyi olacağı” mesajını iletti.

Bu kadar iyi oynayan, bu kadar onurlu ölen

Hastalığının konuşulmasını istememesinde, haber değeri görmemesinde Tarık Akan kişiliği var gibi geliyor bana. Kendisi için değil, içinde bulunduğu toplum ve ülke için yaşayan insanlar kuşağının temsilcilerinden o. Elbette onu en iyi sinemacılar anlatacak. Ama kusuruma bakmazlarsa iki cümle kurmak isterim ben de çocukluktan beri bir hayranı olarak. Hastalığı ile ilgili tavrı, tam da onun “Canım Kardeşim” filmi gibi. Hani her defasında gözyaşlarına boğulmadan izleyemediğimiz Halit Akçatepe ile oynadıkları film. Kan kanseri olduğunu öğrendikleri Kahraman Kıral’ın oynadığı küçük kardeşini, ölene kadar mutlu etmek için dibine kadar yoksulluğa ve acıya battıkları film. O filmi izleyince göreceksiniz, ondan daha iyi kimse oynayamazdı. Ve hiçbir mağduru yalnız bırakmayan bu dev adamdan başkası, bu kadar büyük acıyı herkesten gizleyerek tek başına çekip, bu kadar onurlu ölemezdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Davutoğlu artık mağdur 23 Mayıs 2016

Günün Köşe Yazıları