Ercan Yeşilyurt

Seçimi Yine Onlar Kazandı...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Olaya bir başka ya da kendi durdukları yerden haklı olarak bakan AKP’liler de bizim onlara neden oy vermediğimizi merak edip araştırma yaptırıyorlarmış. Ben de onların bu psikolojisini anlamaya çalışıyorum, ama nafile bir çaba içinde olduğumun farkındayım.

 

Bugünlerde herkes seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğimi soruyor ve ben, ülkemizde yaşanmış bir seçim değerlendirmesiyle durumu anlatmaya çalışıyorum. Hatırladığım kadarıyla olay şöyle oluyor: Yıl 1969, Adalet Partisi tek başına iktidarda ve Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliyle parlamentoda. Harbiye Cumhuriyet Caddesi üzerinde sahibi Türkiye İşçi Partili, sosyalist olan birisinin apartmanı var. Bina sahibi, kapıcıya oyunu Türkiye İşçi Partisine vermesini, kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu, bir çalışan olarak Adalet Partisine vermemesini telkin ediyor. Ve seçimler oluyor, Adalet Partisi büyük bir çoğunlukla seçimi yeniden kazanıyor. Sabah kapıcı, patronunun kapısını gazetelerini vermek üzere çalıyor. Bugüne kadar seçim sonuçlarını açıklayan o enfes lafı söylüyor: Beyefendi seçimi yine biz kazandık patronun buna verecek hiçbir cevabı yok, adam haklı çünkü.

Televizyonlarda günlerdir bilim adamı kılıklı ve sahibinin sesi gazeteciler, tahliller yapıyorlar, ama kapıcının tahlil sonucuna bir türlü ulaşamadılar. Kapıcı sağduyusuyla, saflığıyla, cehaletiyle en doğru tahlili kırk yıl önce yapmış, ama onlar olayın hâlâ farkında değiller. Bunlar Türkiye İşçi Partisinin 1965 seçimlerinde İstanbulda en çok oyu Teşvikiyede, en az oyu ise o zamanki adı Taşlıtarla olan, şimdiki Gaziosmanpaşa da aldığını da bilmezler. Ülkemiz insanını en iyi tanıyan Demirelin bu konuda önemli bir sözü var. Demirel, Erdal İnönüyle yani DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde; milletvekillerinin olumsuz davranışlarıyla ilgili bir soruya parlamento temsilidirdiye atasözü niteliğinde bir cevap veriyor. Evet seçim sonuçlarını seçilenlerin niteliği değil, seçenlerin niteliği belirler. Sonuçları değerlendirirken seçenlerin kim olduğundan yola çıkarsak doğru sonuca ulaşırız. Bu, fukaralıkta solculuk arayanların hüsranıdır aslında. Türkiyenin siyasi haritasını önünüze alıp bakarsanız durum daha net görülür. İnsanlar oy kullanırken neyi önceliklerine alıyorlar? Hiç demokrasi istiyorum, demokratik haklarımı istiyorum diyene rastladınız mı? Şimdi birileri Kürtler istiyor ya diyebilir, onu bir başka zaman tartışırız.

Şimdi bir milletvekili nasıl ya da kimler olmalıdır sorusuna cevap arayalım. Milletvekilliği temsil ettikleri kesimlerin ve grupların yararlarını, ülke yararlarıyla bağdaştırabilen, sorunların çözümüne ve yeni politikaların oluşturulmasına katkı sağlayabilecek bilgi ve deney birikimine sahip olan ve sadece bu amaçla parlamentoda yer almak isteyenlerin ilgi duyacağı bir konuma getirilmelidir…. (Mehmet Aslan eski TİP Genel Başkanı) İşin seçilen tarafı böyle de, seçenlerin yani bizlerin de bu nitelikleri talep edecek biliç seviyesinde olmamız gerekiyor.

Olaya bir başka ya da kendi durdukları yerden haklı olarak bakan AKPliler de bizim onlara neden oy vermediğimizi merak edip araştırma yaptırıyorlarmış. Ben de onların bu psikolojisini anlamaya çalışıyorum, ama nafile bir çaba içinde olduğumun farkındayım. AKPnin başarılı seçim sonucuna rağmen 9 yıllık iktidardan sonra partinin ikinci adamı Bülent Arınç hâlâ ağlıyor. Kalan yüzde elli onları neden anlamadı diye mi ağlıyor? Çok merak ediyorum ülkenin, halkın durumuna mı, yoksa kendisine mi? Eski RP milletvekili Şevki Yılmaz, iktidarlarken öldükten sonra Allahın yüzüne nasıl bakacağım diye dizlerine vura vura bağırarak ağlardı. Acaba Bülent Arınç da onun için mi ağlıyor.

Yine seçimi onlar kazandı.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmran Öktem Olayı 2 Şubat 2014
Açıklık Çözer 19 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları